Kadınların “bacak arası” ile uğraşan yerleşimciler

Aziz Şah – İmam, müteahhit ve gazeteci üç tane Türkiyeli yerleşimci. Türkiye’de yaşasalardı hayatları boyunca hiçbir zaman bir gazetenin manşetine çıkamazlardı.  Bu üç yerleşimcinin üçü de Kıbrıs’ın işgal bölgesinde kadınların “bacak arası” ile uğraşarak manşet oldu…

Üçünü de çok iyi tanıyorsunuz bu yerleşimcilerin…

İmam olan yerleşimci, Ankara’daki sömürge idaresi tarafından Kıbrıs’ın işgal bölgesine “Din İşleri Başkanı” olarak atanan Ahmet Ünsal. “Kadınlar kocalarının yatak davetine icabet etmek zorundadırlar” diyerek birçok gazeteye manşet oldu.

Müteahhit olan yerleşimci, 1974 istilasından sonra Bülent Ecevit tarafından ilk taşınan yerleşimci kafileleriyle gelen Ayhan Arıklı, faşist Erhan Arıklı’nın kardeşi… Türk ordusunun işgal edip kendisine altın tepside sunduğu ganimet topraklarda müteahhitlik yapar. Şehir Planlama Dairesi -bir süre önce- “kaçak/ruhsatsız” kat yaptığı için kendisine ihbar göndermişti. Yasadışı bir yerleşimcinin “yasal” inşaat yapması mümkün mü?.. Türkiye’nin işgali altındaki Kıbrıs’ın kuzeyinde “TC kimliğine mülteci muamelesi yapılıyor” sözü de ona aittir!.. Kıbrıs’ın güneyinde inşaat işçiliği yapan Türkçe konuşan Kıbrıslı emekçilere ise “Hiçbir Rumun Türkün yanında çalıştığını duyan bilen var mı? Nedir bu Rum tarafından çalışma isteği arzusu, hiç mi gururunuz yok, bu kadar diz çökmüş durumda mısınız?” demişti!

9 Ekim 2017’de gazetemize “GENELEV İSTİYOR” diye manşet oldu Ayhan Arıklı… “Açık saçık giyinen kadınlardan tahrik olan” Türkiyeli işçiler, askerler ve öğrenciler için belediyelerin “ucuz genelevler” açmasını talep etti. “30 bin kadar askerin, 40 bin civarında öğrencinin ve 50 bin kadar bekar işçinin ortak sıkıntısı”ymış genelev Arıklı’ya göre… Sokaklardaki kadınlardan tahrik olan erkekler ihtiyaçlarını karşılayacak yer bulamıyorlarmış… “Oysa Türkiye’de her ilde genelev var. Öğrenci, asker, işçi ucuza ihtiyacını gideriyorlar” dedi.

Tesadüf mü zannediyorsunuz Türkiyeli yerleşimci “gazeteci” Alihan Pehlivan’ın “Ayşe”nin 100 Dolar karşılığı yapacağı fuhuşla “ekonomik çarkın döneceği” yönündeki sözlerini?

İmamı da, müteahhidi de, “gazeteci”si de aynı…

Ortak yanları ne? 1974’ten sonra Kıbrıs’a yerleştirildiler. Üçü de Kıbrıslı değil, üçü de TC Anayasası’nın 66. Maddesine göre Türk. Üçü de kadınların “bacak arası” ile uğraşıyor…

Gördüğüm kadarıyla Alihan Pehlivan’a çok öfkelenen Kıbrıslı oldu. Karşınızdaki yerleşimci sömürgeciliği sorunudur! Kıbrıs’ın işgal bölgesinde bütün sorunlar “nüfus”tan çıkar. Din nüfustan çıkar, ahlaksızlık nüfustan çıkar, sağlık-eğitim-kültür nüfustan çıkar. Çevre sorunu nüfustan çıkar.

Nüfusun ezici çoğunluğu da Türkiye’nin Kıbrıs’ın işgal bölgesine taşıdığı yerleşimcilerdir. “Kadının toplumdaki yeri” ve “kadınlara hangi gözle baktıkları” da bir nüfus meselesidir.

Biri “kocası çağırdığında yatağa gelecek” der, diğeri “Türkiye’deki gibi genelev isteriz”, sonuncusu da “fuhuşla ekonominin çarkları döner” der…

1974’ten beridir Kıbrıslıların ne kadar ahlaksız-dejenere-dinsiz olduğunu söyleyen “ahlak timsali” yerleşimcilerdir bunlar.

Türkiye’de kendi köylerinde kalsalardı hiçbir zaman bir gazeteye manşet olmayacaklardı, ama Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki kolonide yerleşimciler her zaman manşet olabilir.

Sömürgecilik karşıtı mücadelenin filozofu Albert Memmi yerleşimcilerin “sömürgeci ülkenin vasatları” olduğunu söyler. Yerleşimciler kendi ülkelerinde hiçbir zaman elde edemeyecekleri “statü”yü sömürge ülkede elde ederler; bunun için de “Statükolarına sıkı sıkıya yapışırlar, çünkü sömürgedeki tüm varoluşlarının buna bağlı olduğunu hissederler” der Memmi… Aynı şekilde çağımızın en önemli filozoflarından Zygmunt Bauman da yerleşimcileri tanımlamak için “ıskarta” kavramını kullanır.

Şöyle der Zygmunt Bauman: “İçeride üretilen ‘sosyal sorunlar’ı nüfusun sorunlu kesimini kitleler halinde yurtdışına yollayarak çözme gayretinin bir nedeni de, kentlerdeki ‘ıskarta’ insan birikiminin patlamaya yol açacağı korkusuydu. 1848 Haziran’ından sonra Paris’in ‘ayaktakımı’ yığınları deniz ötesine, Cezayir’e gönderilmişti. 1871 sonrasında aynı işlem tekrarlandı, ancak bu kez istikamet Yeni Kaledonya idi”…

Bauman’ın dediği gibi, Türkiye’nin “sosyal sorunu” olarak kadınların “bacak arası” ile uğraşan erkeklik/ataerki yerleşimci sömürgeciliği olarak Kıbrıs’tadır… Kadın düşmanlığı da “nüfus”tan çıkar!

(12 Haziran 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author