Faşizmi tanımadan onu lanetleyemezsiniz

Aziz Şah – 0/09/2023

Kıbrıs’ın özgür bölgesinde yaşayan birkaç dostuma aynı soruyu sordum epey zaman önce:

-Emekçi gençler nerede örgütlüdür?

Verdikleri cevaba hiç şaşırmadım:

-ELAM, dediler.

Şaşırmadım çünkü diğer AB ülkelerinde de yoksulları aşırı sağ ve faşistler örgütler. “Sol” ise LGBT, ekoloji ve çokkültürlülük gibi meselelerle uğraşır.

Peki, “AKEL ve DİSİ’deki gençlerin durumu ne?” dedim…

-AKEL’cilik aile geleneğidir, babadan oğula geçer; AKEL sınıf partisi değildir, kendisi bir sınıftır, dediler.

-DİSİ ize zengin ailelerin çocuklarını örgütler…

***

Baf ve Leymosun’da yabancılara yönelik ırkçı saldırılar gerçekleşince fikrini sormak için bir tanıdığı ziyarete gittim.

Bu dostum Tassos İsaak ile Solomos Solomou’nun anısını yaşatmak için yürütülen faaliyetlerin merkezindedir.

Türkiye’den getirilen ülkücülerin, Türkiyeli yerleşimcilerin ve KKTC polisinin demir sopalarla kafasını parçaladığı Tassos İsaak ile KTBK Komutanı Hasan Kundakçı’nın emri ile öldürülen Solomos Solomou’dan bahsediyorum…

Sizlere hep İsaak ve Solomou’nun “milliyetçi” olduğu söylendi. Bu yüzden öldürülmeleri “meşru”ydu değil mi?

Oysa ki İsaak ve Solomou mülteciydiler. 1974’te evlerinden kovulan 200.000 Kıbrıslı mültecinin çocuklarıydı…

Ağustos 1996’da İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Dördüncü Cenevre Konvansiyonu’nun mültecilere hak olarak tanıdığı “eve dönüş hakkı”nı talep ettikleri yürüyüş sırasında Türk işgal güçleri tarafından BM Barış Gücü gözetiminde ara bölgede öldürüldüler.

İnsan tanımadığı “yabancı”yı “tehdit” olarak görür…

Açıkçası, İsaak ve Solomou’nun anılarını yaşatmak için her sene Ağustos ayında seferberlik ilan eden bu “motorcular” bana çok yabancı gelirdi. Ta ki liderlerinden biriyle tanışana kadar…

İlk tanıştığımızda İsaak ve Solomou’nun adını yaşatmak için verdiği mücadeleden da haberim yoktu.

Niye anlatıyorum bunları? Tanımadığınız “yabancı”yı “tehdit” sayarsınız.

İsaak ve Solomou’yu ananların da “faşist” olduğu söylenir size, siz de düşünmeden kabul edersiniz. “Motorcu faşistler” dersiniz…

***

İşte o “motorcular”ın liderlerinden birini görmeye gittim.

-Nedir bu Baf ve Leymosun’da faşistlerin yaptıkları, dedim…

Çok öfkeliydi, “Devletin bir göçmen politikası yok. Göçmen meselesi kendi haline bırakıldı” dedi.

Devam etti: Göç sorununu yönetemeyen devlet bir Suriyelinin berber dükkanına ve bir Vietnamlı annenin mini marketine saldıran kapişonluları yarattı, dedi.

Daha önce çok sohbet ettik bu dostumla. Kafalarımız aynıdır, benim Türkçe söylediğimi o Rumca söyler…

İlk kez bu kadar öfkeliydi…

-“Rus oligarkları, İngiliz zenginleri, İsraillileri, çok uluslu şirketleri ve Avrupa sermayesini rahatsız etmeyen kapişonlular Suriyelileri, Vietnamlıları ve turistleri döverek göçmen akınını durduramayacağını anlayamaz”…

Daha geçenlerde Pile-Arsos meselesini konuşurken yolun amaçlarından birinin “insan ticareti” olduğunda hemfikirdik bu dostumla…

2021 yılına ait Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre Avrupa Birliği üyesi devletlerin nüfuslarına oranla kabul ettiği mülteci sıralamasında Kıbrıs Cumhuriyeti birinci sıradadır!

Avrupa Birliği ortalaması ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında 13 kat fark var!

Kıta Avrupası’ndaki 1 mülteciye karşılık Kıbrıs’ta 13 mülteci var. Ama Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’nin bir göçmen politikası yok…

Kıbrıs’a AB’ye oranla bu kadar çok mülteci gelmesinin bir nedeni de “Yeşil Hat” olmasın?

Bu dostumla Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgale ve yerleşimci sömürgeciliğine karşı bir politikası olmadığını çok konuştuk bugüne kadar.

Yanından ayrılırken, “İşgal koşullarında çürüyen bir kültür” dedi…

Mesele yalnızca Kıbrıs Devleti’nin bir göçmen politikası olmaması ve AB ortalamasının 13 kat üzerinde mülteci olması değildir.

2008 krizinden sonra yoksullaşan genç emekçileri örgütleyen bir “sol” yoktur Kıbrıs Cumhuriyeti’nde. Yoksul gençleri ELAM örgütlüyor.

Mesele yoksulları ve emekçi gençleri kimin örgütlediği meselesidir. ELAM’ı kapatabilirsiniz, ama yoksulluğu ortadan kaldırmadan “ırkçılık” her zaman var olacaktır…

Faşizm bir sınıf meselesidir, büyük sermayenin küçük burjuvaziye yaslanan kitle terörüdür. Irkçılık sadece bir motiftir. Esas sorun 2008 krizinden sonra yaratılan yoksul gençliğin “sınıf meselesi”ni çözmektir.

(4 Eylül 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author