Hakan Fidan’ın yerleşimci sömürgeciliği

Aziz Şah – Kıbrıs’taki yarım asırlık TC işgalini özetleyecek olsak TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın sözlerine pek bir şey eklememize gerek yok:

-“Birisinin toprağını işgal ediyorsunuz. İşgal etmekle kalmayıp evine el koyuyorsunuz, yıkıyorsunuz, dışarı atıyorsunuz, sonra bir başkasını getirip oraya koyuyorsunuz, sonra buna da bir terim buluyorsunuz ‘yerleşimci’ diyorsunuz. Bunun adı hırsızlıktır”…

Hakan Fidan Kıbrıs milliyetçisi mi oldu? Kıbrıs milliyetçileri söylüyor Hakan Fidan’ın söylediğini…

-Ülkemizi işgal ettiniz, 200.000 Rumca konuşan Kıbrıslıyı silah zoruyla evlerinden attınız. Henüz onlar evlerinde yaşarken onların evlerine Türkiye’den nüfus taşıdınız. İçinde ev sahibi yaşarken işgalci-yerleşimci taşıdınız.

-İçinde insan yaşayan eve nasıl başkasını yerleştirebilirsiniz? Tabii ki içinde yaşayanı atarak!

Tam da Hakan Fidan’ın dediği gibi oldu herşey Kıbrıs’ta…

1975’te Türkiye Kıbrıs’ın kuzeyine nüfus taşımaya başladığında 180.000 Rum kovulmuştu, 20.000 kişi ise evlerini terk etmemişti.

Evlerinde yaşayan insanların yerine nüfus taşıdınız. Nasıl ikna oldular evlerini terk etmeye?

1974’te akıllı telefon yoktu, sosyal medyada canlı yayın yapamıyordunuz. Ama 2023’te var bunlar. Yerleşimcilerin Filistinlilerin evlerini nasıl işgal ettiğini gösteren yüzlerce video kaydı var.  Dozerlerle evleri yıkılırken, yerleşimciler tarafından zeytin ağaçları yakılırken, su kuyularına beton dökülürken, İsrailli yerleşimciler Filistinlileri öldürürken video kayıtları var.

ABD Büyükelçisi William Crawford Denktaş ile Bellapais’te görüşür:

-“Girne bölgesinde yaşayan Kıbrıslı Rumların kovulması için askeri bir karar alındığı gibi bir sonuca vardık” der ABD’li diplomat Denktaş’a… Denktaş başını sallayarak onaylar Bay Crawford’u. Büyükelçi sıranın Karpaz’a gelip gelmeyeceğini sorduğunda ise, “Evet, gelecek… Askerin kararı bu yöndedir” der Denktaş.

Avrupa İnsan Hakları Komisyonu raporuna göre Marathovuno’da 25 kadın seks kölesi olarak kullanıldı. Bir gün durumu komutanlara şikayet edince, şikayet ettikleri komutanlar tarafından da tecavüze uğradılar. Tecavüz bir etnik temizlik yöntemidir. Tecavüze uğrayanlar orayı terk eder, onların yerine yerleşimciler iskân edilir.

Avrupa İnsan Hakları Komisyonu 1976 yılında Türk askerinin “geniş ölçekli tecavüz” suçu işlediğini, delillerin “hayli kabarık” olduğunu kurban, görgü şahidi ve doktor tanıklıklarıyla raporlaştırdı. Tecavüzün amacı budur: Bölge halkı evlerini “gönüllü” terk etsin diye tecavüz bir silah olarak kullanılır savaşta.

Etnik temizliğin çeşitli yöntemleri vardır. Çoğunda silah kullanmanıza gerek yoktur…

Uluslararası Kızıl Haç Komitesi temsilcisi Zuger ile BM Mülteci Yüksek Komiserliği temsilcisi Kelly’nin, 7 Şubat 1975’te Denktaş, Klerides ve BM temsilcisi Weckmann-Munoz’un katıldığı toplantıda söylediği şudur:

-Rumlar evlerinde yaşadıkları sürece güneye gitmeyi düşünmediler ama evlerinden alınıp okul binalarında alıkonulunca ve evlerine geri dönmeleri engellenince büyük bir moral çöküntüsü içerisinde güneye gitmek ‘istediler’…

10 Temmuz 1976 tarihli Avrupa Komisyonu İnsan Hakları Raporu:

“Yerlerde yatıyor, etraflarında olup biten hiçbir şey ile ilgilenmiyorlardı. Tek istedikleri şey ağlamaktı”…

İşte Türk tarafının ‘nüfus mübadelesi’ dediği şey, evlerinde oturan insanları alıp kendi topraklarını terk edecek psikolojiye gelene kadar rehin tutmak. Onların yerine de Türkiye’den taşıdıkları yerleşimcileri iskân etmek.

Rapor Türkiye’yi sorumlu tutuyor Rumların evlerine geri dönmesini engellemekten dolayı. Raporda, Türk ordusunun geçit noktalarını kapattığı ve halkın evlerine geri dönememesi için mayın döşediğinin altı çizilmektedir.

Türk ordusunun sorumluluğu şu şekilde tanımlanıyor:

-Kıbrıs’ın kuzeyinden Kıbrıslı Rumların evlerden, kendi evlerinden de dahil olmak üzere, boşaltılmaları;

-Türk ordusunun kontrol ettiği bölgelerde Kıbrıslı Rumların başka yerlere, çeşitli tutuklama ve gözaltı yerleri dahil, taşınmaları;

-Kıbrıslı Rumların ayrım çizgisinin ötesine kovulmaları;

-kuzeyde yaratılan yaşam koşulları sebebiyle güneye uzaklaştırılmaları. (Bir Hınç ve Şiddet Tarihi, Niyazi Kızılyürek, s. 536)

Tam da Hakan Fidan’ın tanımladığı gibidir yerleşimci sömürgeciliği. Kıbrıs’ta ve Filistin’de etnik temizlik/homojenleştirme ve yerleşimci sömürgeciliğinin mantığı aynıdır. Aynaya bakın arada bir İsrail’i eleştirirken…

(20 Ekim 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author