Aziz Şah – Yahudi tarihçi Ilan Pappe şöyle der:
“Günümüzde neredeyse 150 yaşında olan bir ulusal kurtuluş mücadelesinin, vatanın sadece yüzde 20’si üzerinde koşullu bir özerk yönetimle son bulabileceği düşünülemez”…
İsrail’in başı ne zaman sıkışsa “iki devletli çözüm” atılır ortaya…
Pappe der ki, 150 senelik bir mücadeleyi emzikle kandıramazsınız.
Birleşmiş Milletler, ABD ve AB, Britanya, Katar ve Türkiye “iki devletli çözüm”ü destekler.
Erdoğan da “iki devletçi”dir, Davutoğlu da, Kılıçdaroğlu da…
Arafat’ın mirasçısı Mahmud Abbas da iki devletçidir. Yalvarır İsrail’e masaya gelsin diye…
Marksist ve İslami direniş örgütleri FHKC ve Hamas başta olmak üzere direniş cephesi iki devletli çözüm saçmalığına inanmaz ve reddeder. “Zafere kadar savaş!” der onlar, size “ütopist” gelse de…
İsrail de “iki devletli çözüm”ü kabul etmez. İsrail için “iki devletli çözüm” ateşkes zamanlarında yerleşimcileri Filistinlilerin topraklarına iskân etmek için zaman kazanmaktır sadece…
Filistin’de “iki devletli çözüm” aynı Kıbrıs’taki “iki bölgeli” çözüm yalanı gibi işgalcinin zamana oynamasıdır.
1993’te Arafat ile Rabin arasında imzalanan Oslo Anlaşması’na göre 1999’da bir “Filistin devletçiği” kurulması gerekiyordu ama İsrail anlaşmaya uymadı…
Oslo Anlaşması Kıbrıs’taki Crans Montana müzakerelerindeki şartlarla aynıdır.
Oslo’da Kudüs’ün statüsü, Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı ve Yahudi yerleşimcilerin durumu “5 yıllık geçiş dönemi başarıyla sonuçlandığında müzakere edilecek” dendi…
Oslo Anlaşması’ndan 5 yıl sonra İsrail ne Filistin devletçiğinin kuruluşunu ne de bu konuları konuşmayı kabul etti.
Çünkü Nelson Mandela’nın dediği gibi, “Yalnızca özgür insanlar müzakere edebilir. Bir mahkum sözleşme yapamaz”…
Oslo Anlaşması’nda İsrail’in şart koştuğu “5 yıl”ı Crans Montana’da Türkiye “15 yıl” olarak sürdü masaya…
15 yıllık geçiş süreci başarıyla tamamlanınca Kıbrıs’tan asker çekip çekmeyeceğimizi, tek taraflı müdahale hakkını ve garantörlük meselesini konuşuruz dedi TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu. Bunun üzerine BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Türkiye tarafından kandırıldığını itiraf ederek Crans Montana sirkini bitirdi.
Guterres Türkiye’yi “Yanlış anladım” dedi.
(Makarios Druşotis’in Galeri Kültür Yayınları’ndan çıkan Crans Montana kitabının 333’üncü sayfasında itiraf ediliyor bu gerçek!)
Oslo’da verdiği sözü İsrail tutmadı, Annan Planı ya da Crans Montana’da verdiği sözleri Türkiye tutar mıydı?
Oslo anlaşmasına İsrail uymayınca Filistinlilerin tek taraflı devlet ilan etme olasılığına karşı 2000’de İsrail Genelkurmayı bir “bastırma planı” hazırladı. Bu harekâtın adı “Kan Banyosu”dur…
Televizyon ekranlarında duyduğunuz şu “iki devletli çözüm” kağıt üzerinde nedir?
Batı Şeria’da “gravyer peyniri” şeklinde kolonileştirilmiş Filistin “belediyeciği” ile Gazze’de 1948’de evlerinden kovulmuş Filistinlilerin mülteci olarak yaşadığı açık hava hapishanesi Gazze “belediyeciği”nden oluşan, su idaresinin bile İsrail’e bağlı olduğu sözde devletçik. Gazze ile Batı Şeria arasındaki karayolu ise İsrail’in denetiminde.
150 senelik bir ulusal kurtuluş mücadelesine bunu kabul ettiremezsiniz…
Edenler var mı? Yaser Arafat 1990’larda kabul etti Oslo’da. Bu yüzden bugün Hamas bu kadar güçlü.
Arafat’tan sonra gelen hain Mahmud Abbas da kabul ediyor “iki devletli çözüm”ü… Hatta İsrail’in sözcüsü olarak dayatıyor bunu Hamas’a Mahmud Abbas.
2010’lu yılların başında “el-Fetihleşme”si için Hamas’ın üzerinde çok büyük bir baskı kuruldu. Bunun için Türkiye ve Katar kullanıldı.
Tayyip Erdoğan bir yandan “Hamas bir terör örgütü değildir” der. Diğer taraftan Hamas’ın karşı çıktığı “iki devletli çözüm”ü savunur… Neden?
Hamas’ın sırtını okşarken bile İsrail’i savunurlar, “İsrail devletini tanı ve müzakere et” derler. “İsrail’in işgal ettiği topraklardan vazgeç, Gazze ve Batı Şeria neyine yetmez?” derler. “1993’te Arafat’ın yaptığı gibi işgalci ile anlaş” derler…
Filistin direnişi çok iyi bilir: İsrail bir kanserdir, yayılmak zorundadır.
(3 kasım 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)