Korkunun adalete faydası yoktur!

Aziz Şah – Evinizin etrafına duvar yaparken komşunuzun arsasını 15 santim ihlal etseniz mahkemelik olursunuz değil mi?

Tapudan memurlar gelir ölçüm yapar, sizin duvarınızı yıktırıp, 15 santim geriye çektirirler. Yaptığınız duvarın masrafı yanınıza kalır, canınız acır ama 15 santim 15 santimdir.

Gidip başkasının arazisine gecekondu yaparsanız, yıkarlar değil mi?

Türkiye’nin işgali altındaki Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarında mesele bu kadar basittir aslında. Mülkiyet hakkını karmaşık hale getiren, Türkiye’nin işlediği savaş suçlarını aklamak için toprak hırsızlığı formülleri üreten Birleşmiş Milletler’dir.

Başkasına ait toprağa inşaat yaparsanız yıkarlar.

Başkasına ait toprağı sahte tapuyla üzerinize geçirirseniz nitelikli hırsızlık, dolandırıcılık ve evrakta sahtecilikten hapse girersiniz.

Başkasına ait toprağı sahte tapuyla bir yabancıya satarsanız, bu da nitelikli dolandırıcılık, hırsızlık ve evrakta sahteciliktir…

Yeri gelmişken TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a da teşekkür etmek istiyorum: Başkasına ait bir toprağı işgal etmenin “hırsızlık” olduğunu söyleyerek ufkumuzu açtı.

Türkiye geldi Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının %37’sini işgal etti, toprakların sahiplerini evlerinden kovdu, gasp ettiği topraklara sahte tapu çıkardı. Sahte tapuları da Türkiye’den taşıdığı illegal yerleşimci nüfusa dağıttı. O sahte tapularla gasp edilmiş topraklar yabancılara satıldı…

Burada işlenen bir düzine suç var…

Savaş suçları var: İnsanların zorla evlerinden kovulması, yerlerine illegal yerleşimci nüfusun iskân edilmesi ve işgal bölgesinde inşaat yaparak toprağın statüsünün kalıcı olarak değiştirilmeye çalışılması.

Adi, nitelikli ve organize suçlar da var: Evrakta sahtecilik, hırsızlık, dolandırıcılık.

Kıbrıs’ta mülkiyet hakkı en basit konudur, çünkü mülkiyet hakkı dokunulamazdır… Ancak Türkiye’nin işlediği bu savaş suçlarını meşrulaştırmak için Birleşmiş Milletler bir formül geliştirdi: “Toprakta öncelik hakkı hırsıza aittir”.

Gali Fikirler Dizisi’nde başladı toprak hırsızlığının meşrulaştırılması Annan Planı’nda ise utanmaz bir hâl aldı.

BM toprak hırsızlığına formül ürettikçe daha çok toprak sahte tapularla satıldı, üzerine gecekondu yapıldı, gecekondular sahte tapularla satıldı. Birleşmiş Milletler suçu ve suçluyu teşvik etti!

En başa dönelim: Evinizin etrafına duvar yaparken komşunuzun arsasını 15 santim ihlal etseniz mahkeme kararı ile o duvar yıkılır değil mi?

Bu toprak hırsızlığını durdurmak için Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 20 sene önce yapması gereken 3-5 müteahhidi, avukatı, emlakçıyı tutuklamaktı. Başkasına ait bir malı sahte evrakla satmak suçtur çünkü…

Toprak hırsızlığını meşrulaştıran Annan Planı’ndan güç alan hırsızlar daha çok toprağı gasp ettiler, yağmaladılar, sattılar.

Koskoca Birleşmiş Milletler demiş ki, toprak hırsızları haklıdır!

Annan Planı diyordu ki, taşınmaz mallarda öncelik işgalciye aittir. Kıbrıslı Rumlar da haklı olarak gasp edilmiş mallarını hibe etmeyi reddettiler.

20 senedir reddedilmiş bir planla yaptığınız hırsızlığı meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz!

Reddedilmiş bir anlaşma reddedilmiş bir anlaşmadır ve geçerli değildir.

Annan Planı reddedilmesine rağmen, 20 senedir “Biz Annan Planı’na evet dedik” deyip duruyorsunuz…

Rumlar kendilerinden çalınmış olan malları neden hırsıza hibe etsinler? Siz olsanız eder miydiniz?

Komşunuz duvar yaptırdığında sizin arsanızı 15 santim ihlal ediyorsa, o duvarı yıktırırsınız. “Varsın, 15 santimden ne olacak” demezsiniz… Çünkü bilirsiniz ki, o 15 santim yarın 1 buçuk metre olacak!   

Annan Planı’ndan sonra Girne tecavüze uğrarken Kıbrıs Cumhuriyeti birkaç müteahhidi tutuklasaydı bugün bu memleket bu halde olmayacaktı. Trikomo betona gömülmeyecekti, betonmikseri Karpaz’a yol almayacaktı…

Bir haber patladı: CTP’li Fazilet Özdenefe’nin eşi avukat Akan Kürşat’ın gasp edilmiş Rum mallarının yabancılara satışından dolayı İtalya’da tutuklandığı iddia edildi. Konu Rum mallarıyla alakası olmayan, bambaşka bir şey de olabilir.

Ancak bu haberin patlamasının nedeni toprak hırsızlarının korkusudur. Biliyorlar suç işlediklerini…

Gasp edilmiş topraklara inşaat yapanlar ile sahte tapularla toprak ve konut satanlar bir gün Lokmacı Kapısı’ndan geçerken tutuklanabileceğini hiç aklından çıkarmasın!

(3 Ocak 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author