Akan Kürşat Çakurmas’la mı takas edilecek?

Aziz Şah – 26/01/2024

İtalya’da Akan Kürşat Rum malı gaspı, dolandırıcılık, kara para aklama gibi iddialarla tutuklandıktan sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’ne teslim edilmesi talep edilince aklıma tek bir isim geldi:

-Çakurmas!

2001 yılında Pile’de Ömer Gazi Tekoğlu, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından eroinle yakalandı ve 10 yıl hapse mahkum oldu.

Tekoğlu’nu kurtarmak için misilleme olarak İngiliz üsler bölgesinden Mihalis Çakurmas’ı kaçırarak uyuşturucu kaçakçılığı ile suçladı işgal rejimi.

Çakurmas, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Uyuşturucuyla Mücadele Komitesi’nin üyesiydi.

-Tekoğlu’nu bize verin, biz de size Çakurmas’ı verelim, dediler.

Kıbrıs Cumhuriyeti bu takası kabul etmek zorunda kaldı.

İşte bu yüzden Kürşat İtalya’da tutuklandığında aklıma ilk olarak Çakurmas geldi. Kürşat’ın olayı çok daha ciddidir. Bir Kıbrıslı Türk avukatın Rum malı yağması, kara para ve dolandırıcılıktan Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemesinde yargılanması işgal rejiminin zülfü yârine dokunur.

İtalya Kürşat’ı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yargılanmak üzere teslim ederse bir Çakurmas olayı daha yaşanabilir…

Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki rejim bir gasp rejimidir: Toprağın, bedenin ve özgürlüklerin gaspı!

Bugün işgal altında nefes alabiliyorsak, hasbelkader 1962 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) kabul etmesinden dolayıdır. Makarios ile Dr. Küçük’ün birlikte yaptığı en doğru iştir AİHS’in kabulü.

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde mahkemelerde açılan ifade özgürlüğü davalarında sıkça 1962 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AİHS’i kabul etmesine atıfta bulunulur.

AİHS, Kıbrıs’ın işgal bölgesinde rehine olarak yaşarken bize soluk borusu oluyor, siz bunun farkında olmasanız da…

Kıbrıslı Türk sivillerin askeri mahkemede yargılanmamasından tutun da, işgal bölgesinde Rum mallarının yağmalanması konusuna kadar aklınıza gelecek her konu AİHS’e bağlanır.

İnsan yaşadığı yere benzer. Kıbrıslı Türk toplumu da içinde yaşadığı işgal rejimine benzedi. “Normal bir hukuk devleti”nin ne olduğunu ve normal bir devlette normal bir vatandaşın “statüsü”nü ortalama bir Türkçe konuşan Kıbrıslı anlayamaz.

Türkiye vizesi ile Kıbrıs’ın işgal bölgesine gelen ve “Rauf Raif Denktaş Üniversitesi”ne kaydolan yabancı uyruklu kişiler Lefkoşa surlariçinde Ayça Alav’ı öldürüp güneye kaçtılar. Güneyde “insan kaçakçısı” olduğu iddia edilen bazı Kıbrıslı Türkler tarafından kaçırılıp kuzeydeki rejime teslim edildiler.

Normal bir hukuk devletinde insan kaçırmak suçtur. Bir kenara bırakalım bu kaçırılan adamların cinayet işlediğini. İster kabul edin ister etmeyin, burada bir devlet var, adı da Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti. “Adam kaçıran”lar kuzeyde “kahraman” ilan edildi, şimdi bir tanesi güneyde Ağır Ceza’da yargılanıyor.

Normal bir hukuk devletinde insan kaçıramazsınız. İşte bunu bile algılayamayacak noktadadır Kıbrıslı Türkler. Çünkü biz gaspa, yağmaya, tecavüze alıştırıldık.

Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin topraklarını işgal ederek devlet otoritesi olmayan hukuk dışı bir alan yarattı. Bu hukuk dışılığın, korsanlığın, haydutluğun adı “KKTC”dir.

Tarihi boyunca normal bir devlet çatısı altında yaşamamış Türkçe konuşan Kıbrıslılara nasıl anlatılır bilmiyorum…

Kimsenin toprağına, bedenine ve özgürlüklerine tecavüz edemez, gasp edemez, rehin alamazsınız…

-“Bu tecavüz, KKTC hukukunda yasaldır” diyemezsiniz…

Çünkü “KKTC hukuku” diye bir şey yoktur. 50 senelik haydut işgal rejiminin pratikleridir sizin “yasa” dediğiniz.

İtalya’da Akan Kürşat kara para aklama, Rum malı gaspı ve dolandırıcılık iddiasıyla tutuklanınca Ersin Tatar, Zorlu Töre, Tufan Erhürman ve Hasan Esendağlı “Kürşat’ın yaptıkları KKTC’de yasaldır” dedi.

“Tanınmamışlığın avantajlarından yararlanalım” derken Faiz Sucuoğlu tam da bunu söylüyordu: Rum malı yağmalayalım, kara para aklayalım ve dolandırıcılık yapalım çünkü “KKTC’de yasaldır”…

Bundan sonra Tatar’la alay etmeyin, Töre’ye faşist demeyin çünkü onlarla aynı çizgide hizalandınız!

Biri hukuk profesörü, diğer Barolar Birliği başkanı olan iki kişi “KKTC hukukunda yasaldır” diye insan haklarının gasp edilmesini savunuyor.

Normal bir hukuk devletinde normal insanlar gibi, içinde çalıntı, gasp ve rehinelik olmayan bir hayat nasıldır?

Çalınmış değil, size ait gerçek bir hayat yaşamak istemez misiniz?

(26 Ocak 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author