“Avrupa Konseyi Basın Özgürlüğü Yıllık Değerlendirmesi”nde işgal bölgesi yok

Gazetecilerin Güvenliği Platformu’nun ortak kuruluşları tarafından hazırlanan Avrupa Konseyi Basın Özgürlüğü Yıllık Değerlendirmesinde Avrupa Konseyi üye devletlerinin, Pegasus gibi son derece müdahaleci gazeteci izleme yazılımlarının ihracatı, satışı, transferi ve kullanımı konusunda gecikmeksizin bir moratoryum uygulanılması gerektiği yönündeki vurgu öne çıkıyor.

Kıbrıs’ın, Pegasus ve benzeri casusluk programlarının (PEGA) kullanımını inceleyen Soruşturma Komisyonundan, Avrupa Parlamentosu tarafından 15 Haziran 2023 tarihinde kabul edilen bir raporda hedeflenen tavsiyeleri aldığı belirtildi.

Raporda özellikle Macaristan ve Yunanistan’a yönelik eleştiriler öne çıkarken, Komisyon, Macaristan, Polonya, Yunanistan, Kıbrıs ve İspanya’ya yönelik hedefe yönelik tavsiyelerde bulundu. Raporda özellikle casus yazılımların “sadece yazılımın kötüye kullanımına ilişkin iddiaların yeterince ele alındığı, ulusal mevzuatın Venedik Komisyonu’nun tavsiyeleri ve AB Adalet Divanı içtihadı ile uyumlu olduğu ve ihracat kontrol kurallarının uygulandığı üye devletlerde kullanılması gerektiği” belirtildi.

Ayrıca, Yıllık Basın Özgürlüğü Değerlendirmesi, üye devletlerin gazetecilere karşı yasa dışı casus yazılım geliştirmekten kaçınmaları ve her vakanın yasallığını, gerekliliğini ve orantılılığını sağlamak için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerine uymaları gerektiğini belirtildi. Ayrıca, adlî makamların yazılımın kötüye kullanıldığı iddialarını tam olarak soruşturması ve hükûmetlerin elde edilen bilgilerin incelenmesi, kullanılması ve saklanması için katı prosedürler oluşturması gerektiğine dikkat çekildi.

Casusluk yazılımının Azerbaycan, Fransa, Yunanistan, Macaristan, İspanya, Türkiye ve Birleşik Krallık’ta gazetecileri gözetlemek için kullanıldığı bildirildi. Hükûmetlerin bu ifşaatlara verdiği yanıtlar sadece şeffaflık eksikliği ile karakterize edilmekle kalmadı, 2023 yılında yeni vakalar ortaya çıktı.

Raporda aynı zamanda, Kıbrıs’tan “hakareti” kısmen suç olmaktan çıkaran bir devlet olarak bahsediliyor.

“Hakaretin suç olmaktan çıkarılması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önemli kararları ve ‘Gazetecilik suç değildir’ sloganı altında yürütülen kamuoyu kampanyaları sayesinde 1990’lardan bu yana hız kazandı. Avrupa Konseyi 2023 yılında, hakareti iç ceza hukukundan tamamen çıkaran 13 üye devlet listelerken, Bulgaristan, Kıbrıs, Litvanya ve Sırbistan olmak üzere dört üye devlet de hakareti kısmen suç olmaktan çıkardı.”

Raporda yer alan diğer tavsiyeler arasında üye devletlerin insanî vize programları ve yakın bir tehlikeyle karşı karşıya olan ya da üçüncü ülkelerdeki sürekli zulümden kurtulmaya ihtiyaç duyan gazeteciler için uygun tedbirleri almaları ve bu tür durumlarda acil vize verilmesini kolaylaştırmaları yer alıyor.

Üye devletler ayrıca polis ve yargıda gazetecilerin özgürce ve korkusuzca çalışma haklarını gerçek anlamda dikkate alan reformları gündemlerine almalı.

Raporda daha genel olarak, Avrupa’da 2023 yılında gazeteci cinayetleri ve protesto gösterilerinde basına yönelik şiddet olaylarında bir azalma kaydedilmesine rağmen, Gazetecilerin Güvenliği Platformu’nda yayımlanan uyarıların, gazetecilerin görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları tehdit, baskı ve kısıtlamaların çeşitliliğinin arttığını gösterdiği belirtildi.

Ukrayna, Dağlık Karabağ ve Gazze eksenli gelişmeler

Ukrayna, Dağlık Karabağ ve Gazze eksenli gelişmeler de raporda yer aldı. Rusya’da savaşın, devletin medya üzerindeki sıkı kontrolünü daha da güçlendirmek ve gazetecileri vatana bağlılık veya ulusal güvenlik suçlamalarıyla tutuklamak için bir bahane olarak kullanıldığı bilgisi raporda yer aldı. Ayrıca Rus rejiminin gazetecilere gözdağı vermek, sürgün etmek ve yabancı gazetecileri önemsiz suçlamalarla tutarak “rehine diplomasisi” yapmak suretiyle uluslararası baskı uyguladığı belirtildi.

Raporda, haber yapma özgürlüğünün ulusal güvenlik konularında 2023’te önemli bir tema olduğu belirtildi. Gazetecilerin devlet güvenlik makamları tarafından çağırıldığı veya yargılandığı, terörizm veya aşırıcılık suçlamalarıyla gözaltına alındığı ve tutuklandığı kaydedildi. Gazeteci örgütleri, Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası’nın gazetecileri devlet gözetiminden muaf tutmasını sağlamak için AB kurumları içinde uzun bir mücadele vermek zorunda kaldı ve birçok ülke 2021’de ortaya çıkan Pegasus casusluk yazılımı skandalının sonuçlarıyla karşı karşıya kaldı.

Türkiye’ye özel atıflar

Raporda Türkiye’ye özel atıflar göze çarpıyor. Bunlar arasında ülkenin kamu medyasını siyasî iktidarın sözcüsü hâline dönüştürmesi, parti kontrolleri, devlet reklâmlarının keyfi dağıtımı ve kamu medyasında muhalefete ayrılan süreye getirilen ciddi kısıtlamalar yer alıyor. Bu faktörün mayıs ayında Türkiye’de ve Polonya’da yapılan genel seçimler öncesinde ve sırasında özellikle endişe verici olduğu kaydedildi.

Gazetecilerin fiziksel güvenliği ve bütünlüğüne yönelik saldırılar da kayıt altına alındı. En fazla olay Rusya tarafından işgal edilen Ukrayna topraklarında (11), Fransa’da (4), Türkiye’de (4), İtalya’da (3) ve Sırbistan’da (3) kaydedildi. Türkiye, Kürt yanlısı olduğu düşünülen kişilere karşı 2022 yılında başlayan tutuklama dalgasını sürdürdü. 25 Nisan’da, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Diyarbakır’da ve İstanbul, Ankara ve İzmir dâhil olmak üzere Türkiye’nin diğer 20 şehrinde Kürt yanlısı çevrelere yönelik büyük bir polis operasyonunda 13 gazeteci, yasaklı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile bağlantılı oldukları iddiasıyla tutuklandı. Bu kişilerin çoğu birkaç gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılırken, bazıları uzun hapis cezaları istemiyle yargılanmayı bekliyor.

Ayrıca 6 Şubat’ta Türkiye ve Suriye’yi vuran çifte depremin ardından, Türkiye’nin güneyindeki yıkıma uğrayan şehirlere gönderilen gazetecilerin tehdit edildiği ve sadece işlerini yaptıkları için asılsız suçlamalarla tutuklandıkları kaydedildi.

Türkiye’de medya özgürlüğüne ilişkin memorandum

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović , Türkiye’deki ifade ve medya özgürlüğü ile insan hakları savunucuları ve sivil toplumun durumuna ilişkin yayımladığı ayrı bir memorandumda “Türkiye’de ifade özgürlüğü risk altındadır. Gazeteciler, insan hakları savunucuları ve sivil toplum, kendilerine yönelik sistematik baskı ve yasal işlemlerle karakterize edilen son derece düşmanca bir ortamda faaliyet göstermektedir” ifadelerine yer verdi.

“Türkiye’de ifade özgürlüğünün kötüye gidişi, insan hakları standartlarının çok sayıda açık ihlâli ile karakterize edilen yeni ve son derece endişe verici seviyelere ulaştı. Zaman geçtikçe ve yetkililer bu ihlâlleri ele almakta başarısız oldukça, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne verilen zarar giderek daha derin bir yara açmakta, gazetecilerin ve bağımsız medyanın otosansüre başvurmasına yol açıyor. Aynı şey genç nesil de dâhil olmak üzere genel olarak kamuoyu için de söylenebilir. Genel olarak, bu durum zayıf ve tek taraflı bir kamuoyu tartışması yaratıyor.”

Komiser, “gazetecilere, sivil topluma, insan hakları savunucularına ve avukatlara yönelik adlî tedbirlerin, eleştirel sesleri susturmak ve Türkiye’de devam eden insan hakları ihlâllerini rapor etmelerini engellemek için kasıtlı bir girişimle uygulanan sürekli ve uyumlu baskının en rahatsız edici tezahürü olmaya devam ettiğini” belirterek “Yetkililer bu son derece zarar verici durumu düzeltmeli ve ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğünün kullanılmasına elverişli bir ortam yaratmalı” diye ekledi. (KHA)

About the author