Oz Karahan: İşgalin geri dönüşü olmayan sonuçlarına karşı mücadele vermemiz gerekiyor

Çevreciler Hareketi (Kıbrıs Yeşiller Partisi)’nin Avrupa Parlamentosu milletvekili adayı ve Kıbrıslılar Birliği Başkanı Oz Karahan, 15 Nisan’da gazeteci Thanasis Houpis’in Yunanistan’dan bütün dünyaya yayın yapan ERT radyosundaki programına konuk oldu.

Dikkat çeken açıklamalarda bulunan Karahan, 2019’daki Avrupa Parlamentosu seçiminden bu yana geçen 5 senede Kıbrıs’ta işgal ve kolonizasyon koşullarının çok ağırlaştığının altını çizdi ve bu durumun Kıbrıs’ta demografik yapıdan çevre konusuna kadar her alanda yıkıcı etkileri olduğunu belirtti.

“Bizim mücadelemiz yabancı askerlerin ve garantörlerin olmadığı üniter, seküler ve çoğulcu normal bir devlet içindir” diyen Karahan ile yapılan röportajı bilginize sunuyoruz.


AMACIMIZ VATANSEVER BİR CEPHE OLUŞTURMAK

Gazeteci: 2019’da da aday olmuştunuz… Şimdi ikinci defa yeniden adaysınız. Sizi buraya getiren nedir? Parlamento’ya girdiğinizde ne yapmayı planlıyorsunuz?

Karahan: Bu 5 sene içerisinde Kıbrıs ile ilgili her konu daha kötü durumda. Kıbrıs’ın işgali devam ediyor. Demografik yapımız daha da bozuldu. Çevre ve doğa konuları daha da kötü durumda. Böyle bir durumda elbette mücadeleyi devam ettirmek adına Yeşiller ile birlikte vatansever bir cephe oluşturmak adına katıldık…

Kıbrıs’ın Avrupa Parlamentosu’nda 6 parlamenteri var. Bu 6 kişi Kıbrıs’ta çok büyük sorumluluk sahibidir.

Kıbrıs’ın işgali sebebiyle ve Kıbrıs’ın coğrafi olarak Avrupa’da olmaması sebebiyle, bizim sorunlarımız Avrupa’daki sorunlardan biraz daha farklı. Bu sebeple diğer ülkelerin parlamenterlerinden daha fazla mücadele etmemiz gerek, ben de bu mücadeleyi vermek için adayım.

TÜRKİYE İSRAİL’İN STRATEJİSİNİ UYGULUYOR

Gazeteci: İşgal altındaki bölgede durum nedir?

Karahan: Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki durumu özetleyecek tek kavram: Yerleşimci sömürgeciliği, yerleşimci kolonyalizmidir.

Türkiye’nin uyguladığı strateji bugün Filistin’de uygulanan stratejiyle aynıdır.

Yani yerleşimcileri işgal bölgesine sürmek ve orada askeri, siyasi ve kültürel bir baskı olarak yerleşimcilerin kullanılması.

Bugün verilere baktığımızda, işgal bölgesindeki yerleşimcilerin sayısı Kıbrıslıtürklerin 10 katı kadardır.

Kıbrıslıtürkler kültürel ve siyasal olarak Türkiyeli nüfustan farklı bir geçmişe sahiptir. Ancak bugün yerleşimci kolonyalizmi nedeniyle ne siyasi ne kültürel olarak kendimizi ifade edebileceğimiz bir alanımız var.

Türkiyeli illegal yerleşimciler Kıbrıs’ta gazete linç edecek noktadadırlar.

Bu sebeple Kıbrıslı Türk gençleri adayı terk etmekte ve Avrupa’ya göç etmektedir. Bu baskı korkunç bir boyuttadır.

HRİSTODULİDİS BÜTÜN MÜCADELEMİZE VE TEZLERİMİZE ZARAR VERİYOR

Gazeteci: Erdoğan’ın son zamanlarda İsrail’e yönelik yerleşimci sömürgeciliği yönündeki eleştirileri Kıbrıslı Türklerde nasıl tepkilere neden oluyor?

Karahan: İlk günden itibaren, Türkiye’nin ikiyüzlülüğünü bütün dünyaya anlatmaya çalışıyoruz. Erdoğan ve Hakan Fidan bu kirli oyunu oynayarak ikiyüzlü siyasetlerini yapıyorlar, Filistin’deki işgalden bahsederken Kıbrıs’taki işgalden bahsetmiyorlar.

Ne yazık ki, biz Kıbrıslılar olarak Türkiye’ye karşı bu mücadeleyi verirken, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yeni Hristodulidis hükümeti İsrail ile yakın durarak bizim bütün tezlerimize ve mücadelemize zarar veriyor.

Biz Kıbrıslılar olarak Filistinlilerle aynı kaderi paylaşıyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yeni hükümetinin İsrail ile bu kadar yakın durma siyaseti yanlıştır.

Kıbrıs işgal altındadır ve bu işgalin adı yerleşimci sömürgeciliğidir, bunun mücadele yeri de uluslararası hukuktur ve diplomasidir.

KIBRIS’IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN PAN-KIBRISLI SEFERBERLİĞİ

Gazeteci: İşgalin 49’uncu yılında “Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği” deklarasyonu yayınladınız. Bu deklarasyonla Avrupa müktesebatı ve hukuku çerçevesinde çözümün üniter bir Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu söylediniz. Kıbrıs hükümeti iki bölgeli federasyonu müzakere ediyor… AB hukuku ile “iki bölgeli iki toplumlu federasyon” nasıl bir araya gelebilir?

Karahan: Burada başka bir ikiyüzlülüğü görüyoruz.

Kıbrıs’ta konuşulmakta olan iki bölgeli iki toplumlu apartheid federasyon modeli AB hukukuna ve uluslararası hukuka aykırıdır.

Ne yazık ki, Avrupa Birliği de, Avrupa liderliği de Türkiye ile ilişkilerini bozmamak adına Türkiye’nin federasyon oyununu oynuyorlar.

İki bölgeli iki toplumlu federasyon, Kıbrıslıları “ırksal” kökenlerine göre ikiye ayırarak, iki bölgeye ayırıp, kotalar koyduğu için bu hem BM insan hakları hukukuna hem de AB’nin insan hakları hukukuna aykırıdır. Ve biz mücadelemizi bu doğrultuda yapıyoruz.

Bahsettiğiniz, geçen sene imzalanan “Kıbrıs’ın özgürlüğü için Pan-Kıbrıslı Seferberliği Deklarasyonu” tarihi bir belgedir. Çünkü ilk defa Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, vatandaşlar, aydınlar, gazeteciler ve siyasiler ortak bir şekilde, böyle bir apartheid devletinde yaşamak istemediklerini bütün dünyaya ilan etmişlerdir.

Bizim mücadelemiz üniter, seküler ve plüralist, yani normal bir devlette yaşamak için verilen bir mücadeledir.

TÜRKİYE’NİN AMACI BÜTÜN KIBRIS’IN KONTROLÜ

Gazeteci: Türkiye’nin öne sürdüğü eşit egemenlik ve iki devletli çözümü nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye bunları işgalini sürdürebilmek için mi ortaya atıyor?

Karahan: Öncelikle sorunu anlamamız gerekiyor. Türkiye’nin istediği şey, şu andaki statükonun devamıdır. İki bölgeli iki toplumlu federasyonu da Türkiye öne sürmüştü. 1957’den beri süren bu siyasetini geçtiğimiz yıllarda değiştirdi.

Şimdi yine iki bölgeli iki toplumlu federasyon gibi anlamsız bir söylem olan “egemen eşitlik”le siyasetini sürdürmeye çalışmaktadır. Türkiye’nin hiçbir zaman amacı iki devlet ve federasyon olmadı.

Türkiye bütün Kıbrıs’ı kontrol etmek için uygun zamanı beklerken mevcut durumun korunması için çalışmaktadır.

Bu yüzden, “eşit egemenlik” gibi ortaya atılan yeni siyaset Türkiye’nin mevcut durumu uzatmak adına yaptığı bir stratejidir. Ve bizim Kıbrıslılar olarak bu defa bu oyunu oynamamız lazım. Bizim kendi tezimizi, kendi planımızı ortaya koymamız lazım.

Bizim verdiğimiz mücadele, temel olarak Kıbrıslıların kendi tezlerini ve planlarını gerçekliğe çevirerek masaya koyma mücadelesidir.

HOLGUİN KIBRISLI MÜLTECİLERLE GÖRÜŞMEDİ

Gazeteci: Maria Holguin Cuellar ile görüştünüz mü? Holguin’in görüştüğü kişiler arasında Kıbrıslıları temsil eden kurumlar ve kişiler var mı?

Karahan: Holguin bu adaya bir amaç için geldi. Ve o amaç kesinlikle Kıbrıslıların istediği gibi Kıbrıs sorununun çözülmesiyle ilgili olduğunu düşünmemekteyiz.

Birçok örgüt, dernek, örneğin Kıbrıslı Rum mülteci dernekleri, işgalden sonra göç etmek zorunda olan mültecilerin dernekleri Holguin ile görüşmek istediler. Holguin bu kişilerle görüşmedi. Biz Deklarasyon ekibi olarak da görüşme talebinde bulunduk, uzun süre cevap alamadık. Yaptığımız baskılar sonucu, ilerleme kaydettik ancak henüz görüşemedik…

Gazeteci: Sadece kendini temsil eden kişiler Cuellar ile görüşüp fotoğraf çekiniyor…

Karahan: Aynen öyle. Maria Holguin geldiğinden beri burada aynı kişilerle tekrar tekrar, marjinal federalistlerle defalarca görüştü ama Kıbrıs halkının çoğunluğunun fikirlerini temsil eden çevrelerle görüşmedi.

NORMAL BİR DEVLET

Gazeteci: Mesela 2017’de Guterres Kıbrıs’ta normal bir devlet kurulması gerektiğini söyledi. Kıbrıs’ta yabancı asker, askeri üs, garantörler olduğu sürece nasıl normal bir devletten bahsedebiliriz 1974’ten 50 sene sonra?

Karahan: Kıbrıs, NATO işgali altında bir devlettir. Bugün Türkiye’nin işgali dışında, dört NATO üyesi ülke Kıbrıs’ta asker bulundurmaktadır. Elbette bu askerlerin bulunduğu bir devlet normal bir devlet olamaz ve bu askerlerin bulunacağı bir çözüm de normal bir devleti getirmez.

Bizim mücadelemiz üniter, seküler ve plüralist bir devlet içindir, normal bir devletin en önemli ayağı da bunun yabancı askerlerin olmadığı bir devlet olmasıdır.

MİLLİ BİR STRATEJİ

Gazeteci: Madem iki bölgeli iki toplumlu federasyon hiçbir şekilde çözüme götürmedi, sizce Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği federasyon ile ilgili politikada neden ısrar ediyor?

Karahan: Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği federasyon konusunda ısrar ediyor çünkü ne yazık ki Kıbrıs Devleti, devletimiz, hiçbir zaman Kıbrıs sorunu hakkında milli bir stratejiye sahip olmadı.

Türkiye’nin milli bir stratejisi oldu Kıbrıs hakkında her zaman. Ve o milli stratejisini her zaman dikte etti bütün dünyaya. Bizim ihtiyacımız olan ve yapmaya çalıştığımız şey milli bir strateji oluşturmak ve o milli strateji doğrultusunda bir mücadele vermek. Çünkü Kıbrıs’ta böyle bir stratejiyle mücadele edilmediği sürece Türkiye’nin dikte ettiği planlar üzerinde konuşmaya devam edeceğiz. Devletimiz Türkiye’nin dikte ettiği planlar doğrultusunda konuşmaya devam ediyor ne yazık ki…

Gazeteci: Kapatmadan önce, dünyada yaşayan Kıbrıslılara ne mesaj göndermek istersiniz?

Karahan: Bütün dünyadaki Kıbrıslılara ve dostlarına söyleyebileceğim, kolonizasyon korkunç boyuttadır bugün. Hiçbir zaman olmadığı kadar birleşmemiz ve birlikte mücadele etmemiz gerekmektedir bugün. Diaspora örgütleri çok önemlidir, Avrupa Parlamentosu çok önemlidir, dünyada her ülkede yaşayan Kıbrıslıların bulundukları ülkelerde hükümetlere yapacakları baskı çok önemlidir.

İşgalin geri dönüşü olmayan sonuçlarına karşı mücadele vermemiz gerekiyor ve zaman bu zamandır.

About the author