Erdoğan: 1974’te Kıbrıs tamamen bizim olabilirdi

TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Mart’ta 4. Kolordu Komutanlığı’ndaki iftarda askerlerle bir araya geldi.

“Asker millet olarak nam salmış, bu vasfıyla dünyada temayüz etmiş bir milletin mensupları olarak, bizi biz yapan temel değerlerden şehadet şuurunun zayıflamasına asla izin veremeyiz. Her karışında bir aslanın yattığı vatan topraklarını başka türlü muhafaza etmemiz mümkün olmaz. Bu gerçeğe yakın tarihimizde defalarca şahitlik ettik” diyen Erdoğan 1974’te Kıbrıs’ın tamamı bizim olabilirdi dedi:

“Kıbrıs Türkleri daha bundan yarım asır önce soykırımın eşiğinden döndü. 1974 Barış Harekatında ülkemizin dört bir köşesinden subayı, astsubayı, eriyle tam 498 Mehmedimiz şehit oldu. Tüm baskılara rağmen, şayet Türkiye’nin müdahalesi olmasaydı, bugün ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olurdu ne de Kıbrıs Türkleri kalırdı. Hatta belki de güneye yüklenmiş olsaydık, bugünün bir evladı olarak söylüyorum, artık güney-kuzey diye bir şey kalmaz, tamamen Kıbrıs bizim olurdu”…

Kıbrıs Cumhuriyeti Hükûmet Sözcüsü Konstantinos Letymbiotis, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın dün Kıbrıs’la ilgili yaptığı açıklamalarını kabul edilemez ve kışkırtıcı olarak nitelendirerek kınadı.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçtiği zamanlama, uluslararası hukuka, Avrupa müktesebatına, BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve aynı zamanda, üzerinde mutabık kalınan çerçevede görüşmelerin yeniden başlaması için gerekli koşulları yaratma misyonuyla ülkemizde bulunan Genel Sekreterin Kişisel Temsilcisinin kendisine saygı duymadığını göstermektedir.”

Sözcü, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın BM Güvenlik Konseyi kararlarını aktif bir şekilde ihlâl ederek ve görmezden gelerek bölünme mesajı vermeyi tercih ettiğini söyledi.

“Erdoğan’ın kabul edilemez açıklamaları şu gerçeği bir kez daha ortaya koymaktadır: modern bir Avrupa devletinde çağdışı garantilere yer yoktur. Hiçbir devlet yabancı devletlerin iştahlarının ve yayılmacı niyetlerinin insafına bırakılmamalıdır. Uluslararası hukuk bunu gerektirir. Adalet ve akıl da bunu gerektirir. Kıbrıs Cumhuriyeti olarak, Kıbrıs sorununun nihaî çözümü amacıyla müzakerelerin kesintiye uğradığı noktadan, siyasî eşitlik temelinde, BM Güvenlik Konseyi kararları ile tam uyumlu ve tutarlı bir şekilde, iki kesimli, iki toplumlu çözüm temelinde yeniden başlaması için elimizden gelen tüm çabayı göstermeye devam edeceğiz. Bu bizim tarihî sorumluluğumuz ve en yüksek ulusal önceliğimizdir.”

Türkiye Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarının ardından, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin (BMGS) Kişisel Temsilcisinin çabalarının başarıya ulaşacağına inanıp inanmadığı sorulan Sözcü, Genel Sekreterin Kişisel Temsilcisinin çabalarının “müzakereleri yeniden başlatma çabalarımızda bize yeni bir dönem açtığını” söyledi.

“Hiç kimsenin bizi Kıbrıs sorununu üzerinde mutabık kalınan çerçevede çözme misyonumuzdan alıkoymasına izin vermeyeceğiz. İstediğimiz ve bir kez daha çağrıda bulunduğumuz şey hem Kıbrıslı Rumların hem de Kıbrıslı Türklerin ve tüm bölgenin yararına olacak, yaşayabilir, nihaî bir çözüme ulaşmak için, kesintiye uğradığı noktadan itibaren, üzerinde mutabık kalınan çerçevede müzakerelere geri dönmeye yönelik samimî bir niyet ve arzu olmasıdır.”

Bu arada, Kıbrıs Haber Ajansına (KHA) ulaşan son bilgilere göre BMGS Kişisel Temsilcisinin nisan ayında Brüksel ve Berlin’i ziyaret etmesi bekleniyor.

About the author