Aziz Şah – 4/4/2024
Ne aksi tesadüf!
Şubat’ın son günlerinde Rum malı yağmasından “yanlışlık”la tutuklanan Avukat Akan Kürşat’ın davasının Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde “delil ve tanık yok” diye düşürüldüğü hafta Baf Kaza Mahkemesi bir karar okudu…
Tesadüf yoktur, tarihin mantığı vardır.
Çünkü başkasını ezen asla özgür olamaz.
Çünkü başkasını rehin alan, kendisi de rehinedir.
Çünkü başkasının mülkiyet hakkını gasp eden, her zaman bir işgalci gibi yaşar.
Rum malı yağmasından tutuklanan Kürşat’ın davasında mesele spesifik bir vaka ya da kişi değildi. İşgalin toprak yağmasıydı. Bu yüzden o kadar çok üstüne düştük.
Kürşat’ın davası düşürülmeden önce görüştüğüm siyasilerden birine de söyledim bunu: Çok yanlış bir dava, dedim.
-Örneğin Trikomo’da mal sahibi hayatta olan bir vaka üzerinden inşaat şirketlerini hedef alacaktınız. Avukatlardan önce inşaat şirketlerini durdurmak gerek, buldozer onlardır, dedim.
İtiraz ederek “Anlamadın sen Kürşat davası neden önemlidir” dedi. “Neden” diye sordum…
-DİSİ ve CTP var işin içinde, bu yüzden önemlidir. Siyasi bir davadır bu, dedi.
İşte bu yüzden, Hristodulidis Başsavcı’ya kapattırdı davayı.
Lefkoşa’da Akan Kürşat’ın davasının düşürüldüğü hafta Baf’ta mallarını satabilmek için başvuran bir Kıbrıslı Türkün davası reddedildi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin şartlarını kabul etti…
Tarihin bumerangıdır bu!
Başkasını rehin alan, kendisi de rehinedir. Başkasının mülkiyet hakkını gasp eden, her zaman bir işgalci gibi yaşar…
Bir Kıbrıslı Türk, Baf’taki mallarının Kıbrıs Türk Malları Vasiliği’nin himayesinden çıkarılması için dava açtı. Akan Kürşat’ın davasının düştüğü hafta, Baf’ta Vasiliğe karşı açılan iptal kararı reddedildi.
Çünkü siz Girne’de Rum malı yağmalarken Baf’taki malınız sizin değildir. Başkasını rehin alan kendisi de rehinedir…
Marx’ın sözünü hatmedin: Başkasını ezen asla özgür olamaz.
Marx’ın mantığı Baf’taki mal davasında bile karşımıza çıkar…
Girne’de yaşayan bir Kıbrıslı Türk, Fransız vatandaşı olan kızına Baf kazasındaki Mutallo, Lemba (Çıralı) ve Dimi köylerindeki 46 arsasını devretmek için dava açtı. Kadının Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı da yok, sadece Fransız.
Talep edilen malların Kıbrıs Türk Malları Vasiliği’nin himayesinden çıkarılması…
10 Ocak 2018’de 46 arsayı kızına bağış olarak devretmek için beyanda bulundu. Sonuçta Baflı’nın malı Baflı’nın kızına devredildi ama Kıbrıs Türk Malları Vasiliğinin himayesinde kaldı.
Taşınmazların devrinden sonra mevcut vesayet ve yönetim statüsü korunacak, taşınmazlar Kıbrıs Türk Malları Vasisi’nin himayesi altında kalmaya devam edecek, Vasi’nin izni alınmadan miras alınan mülk daha sonra ardı ardına miras bırakılamayacak, miras ancak Kıbrıs Türk Malları İdaresi Birimi Müdürü’nün onayıyla gerçekleşecek.
Çünkü Girne’yi rehin tutarken Baf’ta lingiri oynayamazsınız.
Ya da Marx’ın dediği gibi: Başkasını ezen asla özgür olamaz.
Baf’taki malını satmak isterken bile özgür olamaz.
Mülkün idaresinin Kıbrıs’taki düzensiz durum devam ettiği sürece Vasiliğin himayesi altında kalmaya devam edeceği Baf mahkemesinde karara bağlandı.
“Düzensiz durum” işgaldir.
Kuzeydeki yağmacıların güneyde mal bırakan Kıbrıslı Türklerin hakları umurlarında mı? Yağmacıların ciddi bir kesimi zaten güneyde mal bırakmadı…
Mahkeme “bu başvuru aracılığıyla, Kıbrıs Türk Malları Vasisi’nin ortaya koyduğu ve başvuru sahibinin de kayıtsız şartız kabul ettiği şartlara itiraz etmesi mümkün değildir” dedi.
Ne der buna bizim yağmacılar?
-Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türklerin insan haklarını gasp etti.
Hayır, Girne’deki yağmadır Baf’taki “insan haklarımız”ı gasp eden! Baf’taki malların vasilik altında olmasının sebebi Türk işgalinin yarattığı olağanüstü durumdur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15’inci maddesine göre bu tür hallerde devlet “dokunulmaz haklar” dışındaki hakları askıya alabilir. Kıbrıs Cumhuriyeti bunu da yapmadı, sadece Kıbrıs Türk Malları Vasiliği altına aldı mülkleri, Girne özgürleşene kadar…
(4 Nisan 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)