1963-74’ün astığı astık, kestiği kestik küçük diktatörleri

Şener Levent – Aradan yıllar geçse de geçmişimizle ilgili bilmediğimiz çok şeyler öğreneceğiz daha…

Bir gün faili meçhul cinayetlerin meşhur faillerini de öğreneceğiz…

Ne vahşet hikayeleri, ne acı olaylar anlatılıyor…

Bunca kitap yazıldı, bunca şey söylendi…

Ama hiçbirinde yok bunlar…

Sanki hiç yazılmasın, sanki hiç söylenmesin diye yaşanmışlar…

Sır olarak kalsın…

Ölenler mezara taşısın…

Sırlarıyla gömülsünler…

Yarım asırdan fazla bir zaman geçmiş aradan…

56 yıl…

Ama bilinmeyenler var hala…

Çözülememiş sırlar…

Ben yeni öğrendim mesela…

1963 kanlı çatışmalarından sonra neler neler olmuş toplumumuzda…

Yeşil hat ile güneyden kopan Lefkoşa’da başımızda bulunanlar ne kadar marifetliymişler meğer!

Ortalıkta polis, kanun, nizam kalmamış ya, astıkları astık, kestikleri kestik teşkilat şefleri keyfi diktatör kesilmişler toplumun başına…

Hamasetçi takımımız sık sık, “Rumların 1964-74 arası bize yaptıklarını unutmayalım” diye nağme okurlar ya…

Ya Türkün Türke yaptıkları unutulur mu?

Polisi, kanunu, anayasal bir düzeni olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nden koptuktan sonra, tam bir başıbozukluk egemen oldu Kıbrıslıtürk toplumunda…

Mücahit eşini dağa gönderip karısına musallat olan bazı teşkilat kabadayılarının yaptıkları dilden dile dolaşır hala…

Türkiye’den gelen komutanlara eşlerini ikram edenlerin hikayeleri karışır bunlara…

O yılların komutanlarından sevgili Arif Hoca anlatmıştı…

Komutanı eşi ile birlikte ziyarete gidenler eşlerini önden kaktırırlarmış odaya!

***

Benim yeni öğrendiğim şeyler arasında neler var bakın…

Sarayönü karakolunun avlusuna paltosu ile uzanıp Atatürk gibi poz veren Lefkoşa serdarı Kemal Şemi tam bir kabile düzeni kurmuş burada…

Astığı astık…

Kestiği kestik…

1963 diktatörü…

Özel bir kuvvet oluşturmuş meğer burada…

Topluma ahlak dersi vermek için…

Bu takımın eline birer sopa vermiş…

-Gidin ve nerde aksi bir şey görürseniz, yapanı oracıkta dövün, demiş..

Aile düzenine bile çekidüzen vermeye, ailede hır gür çıkaranı dize getirmeye yeltenmiş…

Kumarı sopa ile ortadan kaldırmaya kalkmış!

Ünlü bir de fotoğrafçıyı görevlendirmiş bu iş için…

Sopalılar suçlu gördüklerine dayak atarlarken, o da fotoğraf çeksin diye…

Bu özel kuvvette görevlendirilen arkadaş anlattı…

Kumar oynanan bir yere baskın yapmışlar…

Bakmış orada yakaladıklarından biri de çok yakın bir arkadaşı…

-Çıkar ceketini pantolonunu, demiş arkadaşına istemeye istemeye…

-Ne yapacan, dövecen beni, diye sormuş arkadaşı…

-Yahu, indir pantolonunu…

-İndirmem!

-İndir be da merak etme…

-Vuracan bana?

-Vurmam.. Sana vurur muyum hiç? Vurur gibi yapacam. Fotoğrafçı da vurmuşum gibi fotoğrafımızı çekecek!

Çaresiz indirmiş pantolonunu…

***

1963-74 arası böyle bir düzen vardı işte toplumumuzda…

Eğer 21 Aralık’tan sonra Kıbrıslıtürk toplumunun temsilcileri cumhuriyetteki görevlerinden ayrılmasalardı, cumhuriyetteki ortaklık bozulmazdı…

Şimdilerde “Kıbrıs Cumhuriyeti Rumların işgali altında” diyenler, önce buna bir yanıt versinler bakalım…

Kıbrıslıtürkler 21 Aralık’tan sonra görevlerini neden terkettiler?

Onlar oradan kovulmadılar…

Kendi arzuları ile ayrıldılar…

Türkiye’de dönemin Başbakanı İsmet İnönü, “Görevinize dönün” diye onlara çağrı yaptığı halde dönmediler…

Türkiye’nin en iyi ve en doğru Kıbrıs politikası cumhuriyet yıllarındaydı…

Kıbrıs’taki Türk Büyükelçisi Emin Dirvana da Kıbrıslıtürk liderliği ile anlaşamayan ve özellikle Denktaş’la çatışan tek büyükelçi…

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşaması ve ortaklığın bozulmaması için çok çalıştı…

Ayhan Hikmet’le Ahmet Gürkan vurulup öldürüldüğü zaman buradaydı…

O zamanlar Ledra Palace’a yakın olan elçiliğin verandasında o sabah çok sinirli ve öfkeli bir şekilde gidip geliyor, sigarasının birini söndürüp birini yakıyor ve kendi kendine söyleniyordu:

-Denktaş yaptırdı, Denktaş yaptırdı!

Çifte cenazeye en büyük çelengi o yolladı…

Liderlikle çatışmasından sonra ise Türkiye tarafından geri çekildi…

Döndükten sonra “Milliyet” gazetesinde bir dizi yazdı, cumhuriyetin yıkılmasına doğru giden yolları anlattı ve bu cinayetlerden de Denktaş’ı sorumlu tuttu…

***

1963 Aralık’ı Kıbrıs Cumhuriyeti tarihinde bir dönüm noktasıdır…

Bölünmenin birinci aşaması buydu…

İkincisi ise 1974…

Ki tarihimize en sert damgasını vuran da 1974 oldu…

(22 Aralık 2019 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author