Ya Kıbrıs Kıbrıslılarındır ya da antenlerindir!

Aziz Şah – 3 Ocak 1947’de Ateş gazetesinde “Kıbrıs Kıbrıslılara” dendiğinden beridir Kıbrıs Kıbrıslılarındır diyenler yaşar bu adada…

2 Ocak 1961 tarihli Cumhuriyet gazetesinde de Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet “Kıbrıs Kıbrıslılarındır” şiarını bayrak yapmıştır…

1947’de daha NATO kurulmamıştı ilk kez Kıbrıs Kıbrıslılarındır dendiğinde!

Aradan geçmiş 70 küsur sene…

NATO kuruldu, NATO Kıbrıs’ta “komünizm tehdidi” icat etti, NATO Kıbrıs’ı böldü, parçaladı, üslere, ileri karakola, dinleme tesislerine, askeri bölgelere dönüştürdü…

Kıbrıs Kıbrıslılarındır sözü sömürgecilere ve emperyalistlere karşı her türden şovenizme ve ilhakçılığa karşı açılmış bir bayraktı 1947’de.

Bu söze ilk AKEL ihanet etti, şovenizmin girdabına kapıldı…

Aradan geçen 70 senede işgalcinin her türlüsü doluştu bu adaya, onlar doluşurken paralı kalemleri ve değnekçileri çoğaldı.

Kıbrıs Kıbrıslılarındır diyenlerin ağzına “ırkçı” diye vurdu işgalcinin değnekçisi solcular…

Kıbrıs Kıbrıslılarındır diyenlerin ağzına “Türk dölü” ve “Rumcu” diye vurdu iki yakası bir araya gelmeyen adanın iki yakasında faşistler…

Kıbrıs Kıbrıslılar tarafından idare edilmelidir sözünün neresi anlaşılmazdır?

Kıbrıs Kıbrıslılarındır diyenlere “ırkçı” yaftası ile saldıranlar ile “Rumcu” ve “Türk dölü” diye saldıranlar attı bu adada cephaneliklerin temelini…

Kıbrıs Kıbrıslılarındır sözü cılızlaştıkça silahlar çoğaldı…

“Solcu” ve faşist cephe ortak düşman olan Kıbrıslılara karşı savaşırken akıllı tüccarlar yeni üslere araziler tahsis etti…

Uçaklar, donanmalar, antenler…

Bu sirkin bütün soytarılarının anlayamayacağı bir savaşın mevzisine dönüştü Kıbrıs…

İki tarafta Kıbrıs Kıbrıslılar tarafından idare edilmelidir diyenlerin başı ezildikçe yabancılar çoğaldı.

Evet, “yabancılar”…

Aman, sakın, “yabancı düşmanlığı” yapma dedi bilmiş liberaller!

Aman, sakın, “ırkçılık” yapma dedi ulvi solcular!

Aman, “bu topa girmeyelim” dedi “ortada kuyu var yandan geç”ciler…

Kıbrıs Kıbrıslılarındır sözü en başından yabancılara söylenmişti.

Yabancıların şovenizmine karşı…

Yabancıların karışmacılığına karşı…

Yabancıların ilhakçılığına karşı…

Yabancıların askerlerine karşı…

Yabancıların donanmalarına karşı…

Yabancıların antenlerine karşı…

Yabancıların İHA’larına, SİHA’larına, savaş uçaklarına karşı…

Yabancıların kumarhanelerine ve kara para aklama merkezlerine karşı…

Kıbrıs Kıbrıslılarındır sözü bu kadar basit, bu kadar yalındı…

Aklanan kara para yabancınındır, patlayan cephanelik yabancının, demirleyen donanma yabancının, düşen füze yabancının, asfalttaki postal sesi yabancının, seçimlere karışan el yabancının ama kahrını çeken yerli…

Aman “yabancı düşmanlığı” yapma!

Batmayan uçak gemisi dediler ilk…

Süveyş Kanalı’na manzarası varmış adanın…

Antenlerle ördüler yurdu dört baştan…

Hep “uçak gemisi” dediler diye mi ne, Kıbrıs’ın ada olduğunu unuttular…

Pek donanma gelmedi limanlarımıza. Hep uçaklarla anıldık…

Yabancı bombardıman uçaklarıyla…

Yabancının uçağı kalktı başka yabancı toprakları bombaladı…

Toprakları bombalanan yerliler sordular, (ben olsam sorardım çünkü):

-Nereden kalktı bu uçak?

-Kıbrıs’tan.

Toprakları bombalanan bir yerli olarak yabancı uçakların yabancı bir topraktan gelerek evini bombalaması seni yabancı düşmanı yapmaz ey Iraklı, Libyalı, Yemenli, Afgan, Yugoslav, Suriyeli…

Korkma!

Yabancı topraklardan havalanan, yabancı pilotların sürdüğü yabancı uçaklar ülkeni bombaladı diye yabancı düşmanı sayılmazsın, rahat ol…

Takma kafaya liberal zırvaları!

Takmazsın biliyorum…

Çünkü evin yıkıldı!

Sırf Süveyş manzarası var diye, yabancılar arsa olarak kapattı Kıbrıs’ı…

Yazlık: Ağrotur ve Dikelya’da İngiliz üsleri, Baf’ta Fransız üssü, Dikelya’da ABD denizaltı üssü…

Kışlık: Kar altındaki Trodos’ta anten manzaralı dikenli teller…

Genel manzara durumu: Güneyde Süveyş manzarası, kuzeyde Rusya manzarası…

Kıbrıs Kıbrıslılarındır diyenlerin üstüne de saldılar hem “solcuları” hem faşistleri Kıbrıs Kıbrıslılara kalmasın diye…

Şunu anlayacaksınız efendiler!

Bu adadaki kavga Türk-Rum kavgası olmadı hiçbir zaman…

1949’da NATO kuruldu. Kıbrıs’ta komünizmin hayaletinin göründüğüne dair raporlar yazıldı…

1989’da Sovyetler dağıldı. Bu defa da Kıbrıs’ta Rus ayısı görüldüğüne dair haberler çıktı…

1949’dan sonra İngiliz üslerinden başlanarak yoğun bir askerileşme yaşandı Kıbrıs’ta Sovyet “tehdidi”ne karşı…

1989’dan sonra yeniden yoğun bir askerileşme yaşandı Rus “tehdidi”ne karşı…

Kıbrıs’ta çektiklerimizin bir Türk-Rum kavgası yüzünden olduğunu durup düşünenler önlerine haritayı açsınlar…

Batı’da Ukrayna, Ukrayna’dan aşağıya bir çizgi çek Balkanlar…

Doğu’da Afganistan, ortada Gürcistan, Batı’da Balkanlar…

Akdeniz’e bir çember çiz…

Ya dışındasındır çemberin, ya da içinde yer alacaksın!

70’lerde devrimciler bu çembere “Ortadoğu Devrimci Çemberi” derdi…

Doğu Akdeniz’deki o çemberin içindeki ülkeler Rus-Amerikan kavgasının gayya kuyusu oldular…

Afganistan’da Amerika’nın cihatçıları ile Sovyetler savaştı…

11 Eylül’den sonra Afganistan bataklığının mimarı ve Bin Ladin’in babası Brzezinski’ye Fransız bir gazeteci yaptıklarının 11 Eylül’e neden olmasından dolayı “pişmanlık” duyup duymadığını sorar…

Brzezinski şöyle der:

-“Neden pişman olayım? Bu gizli operasyon harika bir fikirdi. Rusların Afganistan tuzağına düşmesi sonucunu doğurdu. Siz benim bundan pişmanlık duymamı mı bekliyorsunuz? Sovyetlerin sınırı geçtikleri gün Başkan Carter’a şunu yazdım: Şimdi SSCB’ye onların Vietnam Savaşı’nı verme fırsatını elimize geçirdik…”

Hedef önce Sovyetler’i yıkmaktı. Yıktılar…

Sonraki hedef Avrasya’yı ele geçirmekti. 1989’dan beridir onun için uğraşıyorlar…

Şimdi yukarıda saydığım ülkelere haritada tekrar bakın…

Ukrayna’dan Yugoslavya’ya, Gürcistan’dan Afganistan’a tamamen Avrasya’nın sınır boylarında gerçekleşen savaşlardır…

Bugünkü Suriye ve Libya ise Rusya’nın oyunu tersine çevirmek için hamle yaptığı Doğu Akdeniz cephesidir.

-Sen Avrasya’yı kuşatırsan, ben de Akdeniz’i kuşatırım diyor Rus ayısı kükreyerek…

Avrasya kuşatması tam ne zaman başladı?

Truman Doktrini ve Marshall Yardımı ile…

Türkiye ve Yunanistan cepheleri oluşturuldu.

Yunanistan’da iç savaş yeni bitmişti. ABD’nin esas hedefi Yunanistan’dı. Komünistler Varkiza anlaşması ile Moskova’nın talimatı ile silah bırakmış olsalar da güçlüydüler. Belleri kırılmalıydı!

Çünkü Yunanistan’ın kuzeyi sosyalist Yugoslavya, batısı İtalya. İtalyan Komünist Partisi de güçlü. Yunanistan düşerse İtalya da düşer. Yugoslavya-Yunanistan-İtalya bloğu oluşur. Güney Doğu Avrupa düşer!

Bu yüzden Yunanlı komünistlerin beli kırılmalıydı…

Komünistlerin beli de serbest piyasanın kuralları işletilerek kırılabilir ancak. O günün deyimi ile “hür müesseseler” için Amerikan fonu aktı Yunanistan’a. “Marshall Yardımı”…

Bunu gören Türkiye “Bizde de komünist tehdidi var, bize de Marshall Yardımı yapın” dese de ikna edemedi ilk etapta. Avrupa’nın kişi başına en çok komünistinin düştüğü Yunanistan bir tarafta, diğer tarafta tek bir komünist örgütün olmadığı Türkiye. Amerika’dan yardım alabilmek ve “muasır medeniyet” ile saf tutmak için “komünizm tehdidi” icat etti Türk egemenleri. Demokrat aydınları hedefe koydular; Sabahattin Ali’nin öldürülmesine giden yolun taşları döşendi.

Sabahattin Ali’nin öldürüldüğü yoldan yürüyerek Kore savaşına, NATO’ya girdiler, Marshall’ın konserve sütünü içtiler…

Avrasya kuşatması böyle başladı. ABD Yunanistan’ı gerçek komünist tehdide karşı ve Türkiye’yi sahte komünist tehdide karşı yanına aldı. Ege’den Mezopotamya’ya üslerle donattı Avrasya’nın güney batı cephesini…

Türkiye’de İncirlik Hava Üssü, Sinop elektro manyetik izleme üssü, Pirinçlik radar uyarı uzay izleme, İzmir, Gemlik, Ankara, Adana, Samsun muharebe tesisleri, Malatya Kürecik Radar Üssü, Belbaşı sismik bilgi toplama, Kargaburun radyo seyrüsefer, Batman ve Çiğli hava üssü, İzmir Hava İstasyonu, Yumurtalık yakıt deposu, Muş hava üssü, İzmir depo ve adı tek tek sayılamayacak kadar küçük 9 üs ve tesis ile İstanbul-Maslak NATO Acil Müdahale Gücü…

Yunanistan’da iç savaştan hemen sonra kurulan Suda Amerikan Üssü, Girit deniz(altı) üssü, Aktion üssü, Araxos nükleer silah depoları, Dedeağaç, Volos ve Larisa hava üsleri…

Kıbrıs’ta 99 mil karelik Ağrotur ve Dikelya üsleri; Ağrotur’da uçaklara pist, Paramal’da elektronik istihbarat tesisi, Pergama’da RAF (İngiliz Hava Kuvvetleri) sinyal istasyonu, Ayios Nikolaos’ta ordu sinyal istasyonu, Zigi’de verici, Trodos’ta anten, genel olarak GCHQ’ya (İngiliz İstihbarat Topluluğu Genel Merkezi) bağlı dinleme tesisleri-antenlerden oluşan Echelon sistemi, Olympus RAF radarı, Kiti ve Greko burunlarında radar tesisi, Girne tarafında Yayla tepede radyo röle istasyonu, Yerolako (Alayköy) ve Miamilya (Haspolat) Amerikan telsiz istasyonları, Karavas’da bütün Sovyetleri izleyen 50 dil uzmanının çalıştığı bir istasyon; Baf’a Fransız üssü ve Aya Napa’da Fransız radyosu, Geçitkale’ye “Rapid Deployment Joint Task Force” (Acil Müdahale Gücü) olduğu henüz söylenmeyen İHA-SİHA hava üssü ve birinci-ikinci-üçüncü derece askeri bölgelerden oluşan KKTC…

Söylememe gerek yok sanırım: Kıbrıs’taki bütün antenlerin yönü kuzeye bakar. Kremlin’in tuvaletlerindeki osuruk sesini bile kaydetmeye göre konumlanmışlardır…

Abartmıyorum!

Yukarıda sayılanlar arasında birkaç tesis kapandı, başka yerlere taşındı. Atladıklarım, bilmediklerim ve ileride öğrenip yazacaklarımı da sonra konuşuruz…

Antenlerin hepsi bir merkeze bağlıdır. İngiltere-Amerika arasında imzalanan istihbarat anlaşması UKUSA uyarınca Kıbrıs’ın bağlı olduğu GCHQ (İngiliz istihbarat Topluluğu Genel Merkezi) bütün anten cızırtılarını Sam Amca’nın şarap çanağına akıtır…

Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs’taki üsleri saydık…

Bu üsler, devasa bir üs ağının parçasıdır. En önemlisi ise Avrasya kuşatmasının parçasıdırlar.

Yukarıda isimleri sayılan savaşlar bu üsler olmadan gerçekleşemezdi!

Aynı antenlerle birbirine bağlı olan Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs’taki kavganın Türk-Yunan kavgası olmadığını anlamamakta ısrarcıysanız keyif sizin…

ABD’nin önce Rusya’yı, sonra Çin’i kuşatmak için yürüttüğü hegemonya mücadelesidir yakın kısa Kıbrıs tarihi…

“İki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federasyon” antenlerde çöp kutusuna atılan bir cızırtıdır…

Onlar, NATO’nun silah kardeşliği parolasında dendiği üzere “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” diyerek görevlerine devam ederken bize de oyalanalım diye Türk-Rum kavgasını verdiler…

Kıbrıs Kıbrıslılarındır diyenleri yarım yüzyılı aşkındır dövüyorlar, öldürüyorlar, susturmaya çalışıyorlar…

Kıbrıs’ta insan yaşamı var olduğu sürece bu kavga antenler ile Kıbrıs Kıbrıslılarındır diyenler arasında sürüp gidecek…

Ta ki bütün antenleri parçalayıp çamaşır teli yapalım!

(29 Aralık 2019 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author