Her protokol bir yokoluş dilekçesidir

Aziz Şah– 1900 fi… Fuat Veziroğlu “Ticaret ve Sanayi Bakanı olarak” Türkiye’ye ilk kez gidiyor…

KKTC’nin 35’inci kuruluş yıldönümünde TAK, “kurucu meclis”te el kaldıranlara mikrofon uzattı. Veziroğlu o röportajda anlattı…

Her yıl yapılan işbirliği protokolünü imzalaması gerekiyordu…

Veziroğlu:

-“Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Abdullah Tenekeci’yle toplantıya girdik. ‘Bu iş rutin bir şeydir. Her yıl yapılır. Bir şey hazırladık’ deyip imzalamam için önüme bir kağıt koydular”…

Bu yüzden sorarız hep her protokol imzalandıktan sonra…

-Neyin altına imza attığınıza baktınız mı?

Okudunuz mu protokolü, diye sorup dururuz…

İşte 1900 fi…

Türkiye’de zindanlarda devrimciler işkence görürken Kenan Evren cuntasının kurduğu KKTC’de musmutlu solcularımız “bakan koltuğu”nun tadına yeni bakıyordu…

TKP ve CTP’li solcular KKTC’nin kuruluşunun “Kıbrıslı Türklerin kendi kaderini tayin hakkı” olduğuna inanırmış gibi yapar ve kendi kendini kandırırken…

Veziroğlu’nun önüne protokolü koydular…

“Her sene imzalanan rutin bir şey” dediler…

Zaten “KKTC tarihi” protokoller çöplüğüdür…

Bu yüzden hiçbir konuda yetkisi yoktur KKTC’nin!

Tarih boyunca akınlara karşı kaleler inşa edilmiş, surlar ve limanlar adasında Girne Turizm Limanı mendireği tadilatı için protokol yapan bir rejimdir KKTC…

Orta Çağ’da Venedikli mühendis Guilio Savorgnan Lefkoşa surlarını birkaç senede yaptı. Biz 1988’den bugüne Lefkoşa-Girne yolunu yapamadık…

Çünkü yol yapma yetkisini protokol ile Ankara’ya bıraktık 1988’de atılan imza ile…

Ne yol yapılabilir ne liman tamiratı ne sur tadilatı…

Ne de elektrik santraline yatırım…

Arazi mafyasına boş kağıda imza attılar!

Atılan her imza ile yetkiler Ankara’ya devredildi…

Mendirek de tamir edemezler…

Yol da yapamazlar…

Vatandaşa da “para yok” derler!

Ruma karşı bağımsızlığımızı ilan ettik derken Türkiye’nin sömürgesi olduğunu fark edemeyen kutlu “Kıbrıs Türk solu” mendirekte sallanır zivaniya şişesi gibi…

Denize ha düştü düşecek…

Veziroğlu anlatıyor. Önüne protokolü koyduklarında TC sömürge bakanına şöyle der:

-“Bizi protokolü müzakereye çağırdınız, şimdi okumadan imzalamamı istiyorsunuz”…

Ne vardı yani anavatan yavrusuna kazık mı atacaktı?

Okumaya ne gerek var protokolleri?

Veziroğlu, protokolü okuyunca bazı maddelerin Kıbrıslı Türk tüccarlara zarar verdiğini gördü ve karşı çıktı…

-“Karşı çıktıklarım arasında bir madde vardı ki, iki devletten birinde belli bir konuda büyük bir yatırım varsa, diğer devlet o yatırımı yapmaz deniliyordu. Tenekeci’ye ‘Biz küçük bir devletiz ve büyüğe karşı küçüğü korumamız lazım. Siz küçüğe karşı büyüğü koruyucu bir ifade kullandınız burada. Mesela Türkiye’de Coca Cola varsa, Ramiz Manyera Bel-Cola’yı büyütemeyecek. Bunu kabul edemem’ dedim” diyor…

Anladınız mı “protokol” kelimesi ne demektir…

Altına imza atılan her protokol bir yokoluş dilekçesidir…

(15 Ocak 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author