Miting ve Maraş’ta toplu piknik

Şener Levent – Korkuyorsunuz…

Çok korkuyorsunuz…

Korktuğunuz için ölü taklidi yapıyorsunuz…

Evinize hırsız girmiş…

Elinde bir bıçakla dolanıyor…

Uyumuyorsunuz…

Uyur gibi, onu farketmemiş gibi yapıyorsunuz…

Yataktan fırlayıp direnmeye kalksanız, sizi bıçaklayacağından, belki de kalbinizi delik deşik edeceğinden korkuyorsunuz…

Hırsız ne bulursa toplayıp götürüyor…

Ne götürürse götürsün umurunuzda değil…

“Yeter ki cana zarar gelmesin” diye avunup teselli buluyorsunuz…

Yurdumuz da altımızdan böyle kayıp gitti işte…

“Cana zarar gelmesin” diye diye…

İşte bu da, her telefon açtığımda bana “Devrim var mı devrim” diye soran sevgili dostumun kulağına küpe olsun!

***

Korkuyorsunuz…

Çok korkuyorsunuz…

Korkunun ecele faydası olmadığını bile bile korkuyorsunuz…

Miting yapacaksınız…

Ama sanki bir suç işlemekten korkar gibi yapıyorsunuz…

Pankartlardan korkuyorsunuz…

Sizden habersiz o pankartlara bir şey yazılmasını istemiyorsunuz…

Rejim sahiplerini kızdıracak hiçbir şey yazılmamalı!

Mesela “Ankara yakamızdan elini çek” yazılmamalı…

“Ankara, ne paketini, ne paranı, ne memurlarını istiyoruz” diye hiç yazılmamalı!

“Ayşe evine dön!”

O da yok!

“Kurtarandan kurtulun”…

Yok!

Korkuyorsunuz…

Korktuğunuz için elçiliğin önünde toplanmıyorsunuz…

Elçiliğin, yani valiliğin önünden geçmemek için yan yollara sapıyorsunuz…

Eyleminizin adını “Demokrasi ve irade” eylemi koydunuz…

Hangi demokrasi?

Siz hala işgal altında olduğumuzun farkında değil misiniz?

İşgal altındaki bir ülkede hangi demokrasi ve iradeden bahsediyorsunuz?

Öyle bir ülke mi var tarihte?

Fransız Cezayir’inde mi vardı?

Alman Fransa’sında mı?

İngiliz Yemeni’nde mi?

Yoksa İngiliz Kıbrıs’ında mı?

Hiçbirinde yoktu da, şimdi Tayyip Erdoğan Kıbrıs’ında mı var?

Demokrasi yara aldı diye mi miting yapıyorsunuz?

Olmayan bir şey nasıl yara alır ki?

Ağzı yok!

Kulakları yok!

Gözleri yok!

Midesi yok, ciğerleri yok!

Bildiri yayınlıyorsunuz…

Ama bildirinizde “işgal” sözcüğü bile yok!

Yurdunuz ayağınızın altından kayıp gidiyor…

Bilfiil işgal edilmiş her köşesi…

Her gün biraz daha yok oluyorsunuz…

Ve siz hala demokrasi ve irade mi diyorsunuz?

Hangi işgalci böyle masum bir yürüyüşten, böyle masum pankartlardan korkarak halka bu özgürlüğü verdi ki şimdiye kadar?

Onlar çok açık yapıyorlar herşeyi…

Göstere göstere…

Bir darbe Akıncı’ya…

Bir darbe parti başkanına…

Utanma, çekinme, gizleme yok!

Onların göstere göstere yaptıklarını biz neden örtüyoruz ki?

Bu miting müdahaleye karşı değil, işgale karşı olmalıydı doğrudan…

Bizim için dünyada yarattıkları “kurtarma” imajını “işgal” ile değiştirmeden, o imajı yıkmadan olmaz…

Siz akvaryumdaki balıkların resmini yapıyorsunuz…

Mutluluğun resmini değil!

İşgalden kurtuluşun resmini değil…

***

Korkuyorsunuz…

Son yürüyüşünüzü iki yıl önce yaptınız…

Yağmur altında…

Şemsiyeli bir yürüyüştü…

Bu gazete taşlanarak linç edildikten dört gün sonra…

Yine bir demokrasi yürüyüşü…

Ama taşlanan gazetenin önünden geçmekten çekindiniz…

Bize destek veren bu halkı selamlamak için sahneye çıkmamıza izin bile vermediniz…

Yüzünüzü de gazeteye dönmediniz zaten…

Arkanızı döndünüz…

Ve birkaç gün önce yaşanan linç olayından hiç bahsetmeden mitingi tamamlamayı başardınız…

Örttünüz herşeyi…

Bizi hedef gösteren Tayyip Erdoğan’ın adını bile anmadan örttünüz…

***

Bu toplumun daha fazla hayal kırıklığına katlanacak takati kalmadı…

Mesele varlık yokluk meselesi…

Adam Devlet Bahçeli’yi de alıp getiriyor Ankara’dan işte…

İnadımıza,

-Toplu piknik yapacağız Maraş’ta, diyor…

Ya başkaldırın…

Ya da ölü taklidi yapmaktan vazgeçin..

(8 Kasım 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author