Enosise karşı neden bağımsızlık istemediler?

Şener Levent – Sevgili dostum soruyor:

-Bir zamanlar Kıbrıslıtürklerin ortak sendikalardan ayrılmalarına sebep olan kimdi? Enosis peşinde koşan komünist Rum sendikacılar değil miydi? AKEL değil miydi enosisin arkasına takılan? Kıbrıslıtürk yurtseverlerin öldürülmelerine sebep olan enosis ideali değil miydi?

Nerden başladı bu tartışma?

Dr. Küçük’e Türkiye’deki bir yazardan ağır hakaretler yağmaya başlayınca…

Doktor Küçük’e hayranlık duymayanlar bile bu hakaret karşısında ona sahip çıktı.

Çok öfkelendiler…

Doktor’un siyasi çizgisini beğenmeseler de, Türkiye’den yükselen bu sese sessiz kalamazlardı.

Bazıları da buna içerledi işte…

Dr. Küçük savunulacak bir adam değilmiş…

Anti-komünistmiş…

Barışçı değilmiş…

Zamanında Denktaş ile Yorgacis’in CIA’dan para alarak komünist temizliği yaptıklarını öğrenince, “Bu parayı bana versinler, ben daha iyi yaparım bu işi” gibi laflar etmiş…

Bunun üzerine sevgili dostum bunları söyleyenlere de bazı sorular yöneltti ve yanıt istedi.

Şöyle dedi:

-Ne yapmalıydık? Enosisi kabul mü etmeliydik? Eyvallah mı demeliydik enosise? Ne yapsaydı bu toplum? Dr. Küçük ne yapsaydı?

Bu sorular aynı zamanda Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) yerden yere vuranlara…

-Siz olsaydınız ne yapardınız diye soruyor onlara.

“Bizi önce İngilizin, sonra da Türkiye’nin kucağına atan Rumların enosis ülküsü oldu” diyor…

Doğru mu?

Doğru!

Enosise karşı direnmekten başka çare mi vardı?

Türkiye’yi Kıbrıs’ta taraf yapan da Kıbrıs Türk liderliği oldu…

Ankara’ya koşup yardım istediler…

Türkiye de havada kaptı bunu…

Kıbrıs “milli dava” ilan edildi…

***

AKEL de, Rum sendikaları da enosis talepleriyle Kıbrıslıtürk üyelerinin hayatlarını tehlikeye attılar…

Ateşe sürdüler onları…

TMT’nin kurşunlarına hedef yaptılar…

Derviş Kavazoğlu ile arkadaşları AKEL’in enosisçiliğinden çok rahatsızdılar…

Ama ne yapabilirlerdi ki?

Bir yanda onları öldürmek için fırsat kollayan teşkilat…

Bir yanda enosisçi yoldaşlar…

İki ateş atasında…

Yoldaşlar doğru yolda değildi…

Türk tarafı ise taksime sarılmıştı…

Ne birinde hayır vardı, ne diğerinde…

Böyle bir durumda bağımsızlık için mücadele etmek kolay mı?

***

Sevgili dostumun sorusunu ben yanıtlayım.

Dr. Küçük ne yapabilirdi, Kıbrıs Türkü ne yapabilirdi diye soruyor ya…

Yani İngilizin kucağına atlamaktan ve Türkiye’ye sığınmaktan başka çare var mıydı?

Vardı bence…

Enosise karşı bağımsızlığı savunabilirlerdi…

Kıbrıs’ın bağımsızlığını…

O yıllar dünyada ulusal kurtuluş ve bağımsızlık savaşlarının yükseldiği yıllardı…

Bağımsızlık…

Hem de sömürgecilerden bağımsızlık çok saygın bir kavram…

Enosise karşı itibar görürdü mutlaka…

Dünya kayıtsız kalamazdı buna…

Mesela Sovyetler Birliği…

Bağımsızlık isteyenlere sırt çevirip Yunanistan’a bağlanmak isteyenleri destekleyebilir miydi?

Ben Moskova’da Sovyet kaynaklarında okudum…

Sovyetler İngiliz sömürgecilere karşı EOKA’nın mücadelesini selamlasa bile, EOKA’nın nihai hedefi olan enosisi doğru bulmuyordu…

İlerici bir mücadelenin gerici hedefi olarak görüyorlardı enosisi…

***

Ben hiçbir zaman taksimden yana olmadım.

Ve Moskova’da okuduğum yıllarda da enosis isteyen Kıbrıslırum arkadaşlarıma enosise karşı taksimi savunmadım…

Bağımsızlığı savundum…

Ve sordum onlara:

-Neden bağımsızlık değil de enosis istiyorsunuz?

Beni sosyalist bir Yunanistan’a bağlanmak istediklerini söyleyerek ikna etmeye çalıştılar…

Sosyalizmde azınlık ve çoğunluk diye bir mesele yoktu onlara göre…

Yani Yunanistan’a bağlandığımızda hepimiz eşit olacaktık…

***

Ancak 74 trajedisinden sonra değişti herşey…

Enosis isteyenler bağımsızlık istemeye başladılar…

Enosisi gömdüler…

Artık imkansız olduğu için gömdüler…

Hatta bir Rum arkadaş,

-Bundan sonra enosis isteyenleri kendi ellerimle boğacağım, dedi bana…

Bağımsızlığın değerini anladık sonunda…

Çok geç ama…

Olan oldu…

(9 Nisan 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author