Bize kuyruklarımızı kısıp yerimize oturacağımızı söyleyen general

Şener Levent – 1996-1998 yılları…

Buradaki Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Peker Günal…

Galip Mendi gibi o da ifade vermiş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde…

Bunun için şimdi o da çıkmış sahneye…

Kutlu Adalı’yı konuşuyor…

Ona bakılırsa Rum/Yunan istihbaratı işlemiş bu cinayeti… Ve bunun için Türk mafyasını kullanmış…

Yani Rum/Yunan istihbaratı,

-Gidin Kutlu Adalı’yı öldürün, demiş…

Türk mafyası da gelip öldürmüş!

“Lololo okuma bana” der Kıbrıslı böyle martavalları duyunca…

Ama general iddialı!

AİHM’ye de öyle söylemiş…

Yargıçlar, “Bu adam bizimle dalga mı geçiyor” diye düşünmemiş olabilirler mi?

***

Bakın ne diyor daha Peker Günal:

“Kutlu Adalı’dan çok daha agresif olarak Türkiye/TSK karşıtlığı yapan ve beni de hedefine koyan Avrupa gazetesi sahibi ve başyazarı Levent Şener’in etkin şekilde korunması için Polis Genel Müdürlüğü’ne talimat verdim”…

Korunmamız için talimat vermiş…

O halde tazeleyelim hatıralarımızı…

“Avrupa” gazetesi 17 Eylül 1997’de yayınlanmaya başladı…

Ve çok geçmeden karşı karşıya geldik askerle…

Benim o sıralarda yazdığım bir yazıya fena öfkelenmişlerdi…

Yazı, okullu çocukların taburlara götürülerek askere moral vermesiyle ilgiliydi…

Çocukların asker ve silahlarla fotoğrafları servis ediliyordu basına…

Ben ne yazdım:

“Askere moral vermek isterseniz, çocukları bırakın, artistlere bakın… Alman Nazilerini artistler eğlendirirdi… Afganistan’daki Rus askerlerine moral veren de Rus artistleri… Vietnam’da Amerikan askerleri de Hollywood yıldızları ile moral bulurdu… Siz de Türkiye’den getirin… İsterseniz Sulukule’den getirin”…

Kıyamet koptu bu yazıdan sonra…

GKK Komutanı Peker Günal celp töreninde bize ayar çekmeye kalktı…

Attığı nutukta,

-Bunlar kuyruklarını kısarak yeniden yerlerine oturacaklar, dedi.

Bunun üzerine biz de,

-Olmadı Sayın General, diye manşete çektik onu…

Vay sen misin bunu yapan?

Sivil İşler elemanlarını taktılar peşimize o günden sonra…

Bir akşam gazeteyi tamamlayıp da eve dönerken kırmızı plakalı Renault bir araba düştü arkamıza… Arabada iki kişi vardı…

Lefkoşa’da Yenişehir ve Kaymaklı bölgesinde adeta köşe kapmaca oynadık onlarla… Bazan dibimize kadar sokulunca, “Ateş mi edecekler acaba” diye düşünmeden edemedik…

***

Gazetemiz büyük boy çıkıyordu o sıralarda…

Ertesi gün baş sayfayı bu olayla doldurduk…

Bunun üzerine Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Ali Yalçın aradı beni…

Görüşmek istedi…

Boğaz’daki karargahına gittim…

-Ne oldu anlat, dedi…

Anlattım…

GKK Komutanı Peker Günal’dan şikayetçi oldum…

-Ne demek kuyruklarını kısarak yerlerine oturacaklar, diye sordum…

Beni dinledi…

Ve şöyle dedi:

-Peker Günal’ı çağırdım ve sordum bunu… Celp töreninde yaptığın konuşma yazılı değil miydi? Göreyim onu…

-Yazılı metinde yok efendim, dedi Günal…

-O halde neden söyledin, diye sordu Ali Yalçın…

-Heyecana kapılıp söyledim efendim, demiş…

Ali Yalçın benimle konuştuktan sonra,

-Merak etmeyin, size zarar veremez kimse, dedi…

Ve benim yanımda Polis Genel Müdürlüğü’nü de arayarak talimat verdi…

Yani bize zarar gelmemesi için asıl talimatı veren Peker Günal değil, Ali Yalçın’dı…

Zaten bu hareketinden dolayı da Denktaş tarafından Süleyman Demirel’e şikayet edildi ve 1998 yılında burada görevini tamamladıktan sonra emekliye sevkedildi…

***

Çok kirli, çok karanlık herşey…

Nerelerden nereye geldik…

Sedat Peker konuştukça paldır paldır dökülüyorlar…

Nihayet Tayyip abisini de hedefe koydu…

Suriye dosyasını elledi…

Bu konuda söylenecek çok şey var ama ucundan olsun dokundu…

Suriye’deki terörist cihatçı gruplara Türkiye’den nasıl silah gittiğini anlattı…

Bana göre bugüne kadar anlattıkları içinde en önemlisi bu…

Suriye’de yaşananlar 21. yüzyılın ilk çeyreğine damgasını vuran bir barbarlık abidesidir…

Ve Tayyip Erdoğan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanmalıdır mutlaka…

(31 Mayıs 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author