Şener Levent – 20 Mart 1994 gecesi adanın güneyinde bir cinayet işlendi.
Lefkoşa’da Aglantzia mahallesinde…
37 yaşındaki üç çocuk babası Theofilos Georgiadis evinin önünde beş kurşunla vurularak öldürüldü…
Bu cinayeti Türk derin devletinin Rum mafyası ile işbirliği içinde gerçekleştirdiği öne sürüldü…
Hatta Rum mafyası ile işbirliği yapan Abdullah Çatlı ve ekibi olmuş… Burada Kıbrıslı bir Türk uyuşturucu kaçakçısına vermişler önce bu işi… O da güneyde bir tetikçi aramış… Dört bin Kıbrıs Lirası ile 4 kilo eroin teklif etmiş tetikçiye, ancak ikna edememiş onu…
Bu kez “Giouroukis” ismiyle tanınan bir başka uyuşturucu çetesinin reisini bulmuşlar…
Andreas Aristodimos’u…
O da tetiği çekme işini kardeşi Kypros Aristodimos’a vermiş…
Cinayetten üç ay kadar sonra, Haziran 1994’te Türk derin devleti ile bağlantısı olduğu deşifre olunca, Aristodimos Limasol yakınlarında ölü bulunmuş. Onun işbirlikçileri de daha sonra teker teker infaz edilince, Cumhurbaşkanı Kleridis, “Hepsi öldü” diyerek dosyayı kapatmış…
Theofilos, Kürt halkının mücadelesine aktif destek veren birisiydi…
Kıbrıs-Kürdistan Dayanışma Komitesi Başkanıydı…
Türkçe öğrenmişti ve Türk tarihini araştırmıştı…
Yunanca “Kürdistan’ın Sesi” isimli bir de gazete çıkarmıştı…
Tüm bunlar Türk istihbaratının Kıbrıs’ta birinci hedefi yapmıştı onu…
“Türk İntikam Tugayı”ndan sürekli tehditler alıyordu…
Cinayet 20 Mart gecesi Newroz şenliklerinden sonra evine döndüğü sırada işlendi…
Kürt direniş tarihine bir kahraman olarak geçti…
***
Nerden hatırladım bunu şimdi?
Şimdi Türkiye’de generaller, “Kutlu Adalı’yı Rum/Yunan istihbaratı Türk mafyası işbirliğiyle öldürdü” diyorlar ya, işte ondan… Soralım öyleyse:
-Türk istihbaratı da Theofilos’u Rum mafyası eliyle mi öldürdü?
***
Tarih 25 Şubat 2011…
Gazetemiz “Afrika” kurşunlandı…
Kapımıza kadar gelen tetikçi kurşunlamadan önce bir de not bıraktı kapıya…
Şöyle yazdı:
“Şener Levent, yalan yanlış şeyler yazma… Bu seferlik böyle oldu, diğer sefer bu şekilde olmaz”…
Bastı kapıya kurşunları ve kaçtı…
Yanıma gelmek istemişti, ancak arkadaşlar “içeride yok” demişlerdi ona…
Kaçtıktan sonra doğru havaalanına gitti…
Uçağa binip Türkiye’ye uçmadan önce Glock marka suikast tabancasını havaalanındaki park yerinin otları arasına attı…
Polis tabancayı buldu, ama onu yakalayamadı…
Türkiye’ye kaçıp gittikten sonra ise, uzun zaman onu arayıp soran olmadı…
Aradan 4-5 yıl geçtikten sonra Türkiye’de yakalandığını duyduk… Yakalanınca bizim de buradaki mahkeme aracılığıyla ifademize başvurdular…
Adana’da mahkemeye çıkarıldı…
Ve suçsuz görülerek serbest bırakıldı…
***
Tarih 19 Mayıs 2019…
Girne’de akşam saatlerinde Eray Kenanoğlu kurşunlandı…
İşlek bir caddede, bir marketin önünde…
Marketten çıkıp duraktaki aracına binen Kenanoğlu’na 14 kurşun sıkıldı…
Arabaya henüz binmiş ve çalıştırmamıştı daha…
Arkadan hızla araca kadar sokulan tetikçi, ön tarafta oturmakta olan Eray’a kurşun yağdırdı…
Sonra da kendisini bekleyen başka bir arabaya atlayarak olay yerinden hemen kaçtı…
Aynı gece de diğer suikast ekibi ile birlikte havaalanına gidip Türkiye’ye uçtu…
Polis kaçmalarına göz yumdu adeta…
Cinayetten sonra hiçbir tedbir almadı çünkü…
Havaalanında çıkışlar için tedbir alabilirdi…
Almadı…
Cinayeti işleyenler iki saat kadar uçağı beklediler havaalanında…
Sonra da rahat rahat uçup gittiler…
Turist diye geldiler adaya…
Sahte kimlikle…
Ve turist gibi gittiler…
Eray Kenanoğlu vücuduna isabet eden sekiz mermiye rağmen mucize eseri hayatta kaldı.
Bu işin arkasında Sedat Peker’in olduğunu biliyordu Eray… Bunun için de başvurduğu makamlardan hiçbir sonuç alamadı ya…
Şimdi ise Sedat Peker eski “dostlar”ına karşı savaş açtığı için, Türkiye’de savcılık da harekete geçti…
Sedat Peker Kıbrıs’ta cinayet planlamadan suçlanacak…
O videocukları yayınlamasa, bu da kimsenin aklına gelmezdi ya…
***
Devlet-mafya cinayetlerinin sadece birkaçı bunlar…
Faili meçhuller değil…
Faili meşhurlar…
(2 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)