Ses kaydını bırakın ve sessiz olun

Şener Levent – Özel hayat diye bir şey var…

Adı üstünde…

Özel…

Ne demek bu?

Size ait yalnız…

Yalnız sizi ilgilendirir…

Toplumu ilgilendirmez…

Aile hayatınız mesela…

Eşiniz…

Çocuklarınız…

Aşkınız…

Sevgiliniz demek…

Kimseye söylemediğiniz bir hastalığınız…

Bir yakınınıza yazdığınız bir mektup…

Sevdiğiniz bir kitap, bir film, bir yemek…

Uyuyup uyandığınız saatler…

Sevişmeleriniz demek…

Ve bunlar gibi daha bir dizi şey…

Sıralayın istediğiniz kadar…

Hepsi özel…

***

“Özel hayatın gizliliği” yasasını yapanlar özelin ne demek olduğunu bilmiyorlar anlaşılan…

“Genel” ile karıştırmışlar…

Ve Rusların “borş” çorbası gibi bir şey olmuş…

Lahana, pancar, patates, domates…

Ne ararsan var…

Borş güzel…

Tadına doyum olmaz…

Borş yenir…

Bizim yasa yenmez!

Bu yasa var ya bu yasa, bildiğimiz gerçekleri size söylemememiz için yapılmış adeta…

Bu memlekette kendimi en özgür gazeteci saydığım halde, ben bile söyleyemem size herşeyi…

Bildiğim gerçeklerden ne kadar emin olsam da söyleyemem size…

Bir duvar gibi dikmişler bu yasayı karşımıza…

Basının ağzını bantlıyorlar…

Dilini kesiyorlar…

Kollarını zincirliyorlar…

Parmaklarını Victro Jara’nın parmakları gibi eziyorlar…

Altı yıl hapisliği göze almam gerekiyor gerçekleri size söylemem için…

Yani diyelim, şu anda elimde ciddi bir ses kaydı var…

İki kişi konuşuyor…

Biri reis, diğeri tetikçi…

Reis,

-Bu akşam falanın işini bitireceksin, diyor tetikçiye… Bu iş bitmeli…

Anlaşıyorlar…

Saat kaçta, nerde, nasıl, hangi silahla…

-Susturucu takmayı da unutma, diye tembihliyor reis…

Bunu öğrendiğim anda ses kaydını hemen yayınlayıp herkesi haberdar etmem gerekir değil mi?

Bu cinayeti önlemem lazım…

Ama nasıl?

Yayınlayabilir miyim o ses kaydını?

Yayınlayamam…

Yasa izin vermiyor!

Ne yapmalymışım?

Yalnız polise haber vermeliymişim…

Ya polise hiç güvenmiyorsam?

Ya polisin de canilerle işbirliği yaptığını düşünüyorsam?

***

Bu yasa 2014’te ivedi olarak geçti meclisten…

Mimarı CTP…

Ve siyasi hayatımızda çok büyük bir talihsizlik saydığım Tufan Erhürman…

İvediliğin sebebi şuydu:

Türkiye’de Tayyip Erdoğan’ı perişan eden ses kayıtları ortaya dökülmüştü…

Bu konuşmalarda Kıbrıs da varmış…

Erdoğan ile Talat’ın konuşmaları CTP’de büyük bir rahatsızlık yaratmıştı…

Talat-Mungan-Erçakıca arasında geçen ve açıkça sendikaları da hedef alan konuşmalar da açığa çıkmıştı…

İşte bunlardan dolayı “özel hayatın gizliliği” diye bir yasaya sarıldılar ve el çabukluğuyla meclisten geçirdiler…

CTP’nin yaptığı en büyük kötülüklerden biri de bu oldu topluma…

Bugün üç gazeteci arkadaşımız bu yasa yüzünden tutuklanarak mahkemeye çıkarıldı…

Hiçbir suçları yok aslında…

Toplumsal bir görevi yerine getirmekten başka hiçbir suçları yok!

Ödüllendirilmeleri gerekir…

Ama cezalandırıyorlar onları…

Bir gerçeği, hem de çok önemli bir gerçeği halkın gözüne soktukları için cezalandırılıyorlar…

Altı yıl hapislikleri isteniyor…

Ağır cezada yargılanacaklar demek…

Kimliklerine el konulmuş…

Yurtdışına çıkamazlar!

Güneye bile geçemezler…

Üçer bin lira ceza ödemişler mahkemede…

İki de kefil her birine…

75’er bin lira da şahsi kefalet kefillerden…

İki haftada bir de polise giderek ispat-ı vücut yapacaklar!

Ne haller bu haller…

Sen bir ses kaydı bulacaksın…

Bu kayıtta memlekette nasıl bir vatandaşlık ve pasaport pazarlığı yapıldığını göreceksin…

Bunu topluma duyuracaksın sonra…

Ve topluma haber verdiğin için sana bunları yapacaklar!

Hey gidi hey!

Kimbilir neler göreceğiz buralarda daha…

Eğer bu dava durdurulmaz ve bu gazeteci arkadaşlardan özür dilenmezse, kimse sizi de kurtaramayacak!

Çekin ellerinizi arkadaşlarımızın yakasından…

Tutuklayacaksanız pasaport bezirganlarını tutuklayın!

(5 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author