Şener Levent – Demokrasi falan yok bizde…
Ama varmış gibi yapıyoruz…
Hukuk mukuk yok…
Varmış gibi yapıyoruz…
İrade mirade yok…
Varmış gibi yapıyoruz…
Meclis kukla…
Kukla değilmiş gibi yapıyoruz…
Hükümet…
Bakan…
Ve cumhurbaşkanı…
Hepsi kukla…
Ama onlara da kukla değilmiş gibi muamele yapmak bizim vazifemiz…
Ve siz tüm bu ahval ve şerait içinde hala Türkiye seçimlerimize müdahale etti diye yırtınıyorsunuz…
Dünyaya ispat etmeye çalışıyorsunuz bu müdahaleyi…
Bir Fransız muhabir sordu bana:
-Kıbrıs Türkiye’nin işgali altında değil mi?
-İşgali altında, dedim…
-O halde seçimlere müdahale etti diye neden şaşıp duruyorsunuz, dedi…
Fransız şaşmıyor demek…
Biz şaşıyoruz…
Bir soru daha patlattı sonra…
Dedi ki:
-Bu müdahaleden şikayetçi olanlar işgal altında olduklarını söylüyorlar mı? Mesela Mustafa Akıncı’dan hiç böyle bir şey duymadım. Söyledi mi hiç?
-Hayır, bir kere bile söylemedi, dedim…
-Peki hazırlanan müdahale raporunda Türkiye’nin adadaki 47 yıllık işgalini kınayan bir şey var mı?
-Yok!
-Türkiye’nin işgali altında olduğunu bile bile neden seçim yapıyorsunuz? Bu bir çelişki değil mi?
Bir işgal düzeninde demokratik bir seçim yapılamayacağını bilmez misiniz?
-Bak, dedim, Türkiye bizi dünyaya bağımsız bir devlet olarak takdim ediyor… Bunun için de buraya açıkça müdahale ettiğini göstermek istemiyor dünyaya… Seçimler işgali örtmek için yapılıyor zaten… Ama son seçimde eski müdahalelerinden biraz daha ileri gitti… Utanmayı attı…
-Ama siz her zaman müdahale olduğunu, ancak Türkiye’nin bunu gizlemeyi başardığını biliyordunuz değil mi?
-Evet biliyorduk…
-Yine de şaştınız ama…
-Utanmayı attığı için şaştık…
-Üç yıl önce size karşı bir linç saldırısı olduğunu hatırlıyorum… Tayyip Erdoğan sizi hedef göstermişti… Bence bu müdahale seçime müdahaleden daha önemliydi… Siz öyle düşünmüyor musunuz?
-Haklısınız, ama toplumumuzda öyle değerlendirilmedi… Hatta son seçimde bahsedilmedi bile bundan…
-Çok yazık!
***
MİT operasyonu…
Ve linç girişimi…
Müdahalenin Allahıdır bu…
Susturma, yok etme…
Öldürerek susturma!
Bunu görmezden gelerek yalnız seçime müdahaleyi konuşmak olur mu?
Bir MİT operasyonuydu bu da…
TC elçiliği bunun için de karargah olarak kullanıldı…
Saldırı sırasında komutanlık ve elçiliğin talimatı ile kimse tutuklanmadı…
Polisin gözü önünde balkona tırmananlara ve camlarımızı kıranlara polis dokunmadı…
Saldırı gecesi gazetenin önünde döner bıçağı ile yakalanan iki saldırgan elçilik tarafından hemen karakoldan çıkarıldı…
Daha sonra tutuklanan 6 saldırgan ise yine elçiliğin baskısıyla ağır cezada yargılanmadı, alt mahkemede yargılandı…
Ve çok hafif bir hapislik cezası ile vartayı atlattıkları halde, süreyi bile tamamlamadan “iyi çocuklar” denilerek serbest bırakıldılar…
Şartlı tahliye kararı ile…
***
Seçim süresince tüm bunlardan neden hiç bahsetmediniz sayın Akıncı?
Seni devirmeye kalktıkları zaman mı aklına geldi müdahale?
Seni devirmek istedilerse, bizi de öldürmek istediler…
Seni devirme işaretini Tayyip Erdoğan verdiyse, bize saldırı işaretini de o verdi…
Biz üç yıl önce işgalcinin hedefi olduysak sen ne beklerdin?
Demokratik bir seçim mi?
Komutanlığın, elçiliğin kanatları altında ve polisin himayesinde gerçekleşen bir linç saldırısından sonra hangi demokrasi ve özgürlükten söz edilebilir ki burada?
***
Yüzkarası bir seçim yaşadık…
Tek söz etmeden 22 Ocak 2018’e dair…
Tayyip Erdoğan’ı bağışladın…
Ama o seni bağışlamadı!
(18 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)