Aziz Şah – Kıbrıslılar arasında barış için iki kriterim var, kardeşleşmek için…
BM parametreleri ile kardeşleşilmez ya da Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasında “eşit” olduğumuz yazıyor diye de kardeşleşmiş olmayız…
Ne dönüşümlü başkanlıkla ne de cumhurbaşkanı yardımcısının “veto” yetkisi ile…
Çünkü hiçbir anayasa eşitliğin garantisi değildir, maddi koşullar anayasada yazılanı karşılamıyorsa…
Başka bir şey anlatacağım size: Ezberiniz dışında bir şey!
Kıbrıs’ta barış için değil, Kıbrıslılar arasında barış için kardeşleşmek…
Kıbrıs’ta barış için çözüm basittir: TC devletinin Kıbrıs’taki işgaline son verilecek ve bütün yabancı ordular Kıbrıs’tan gidecek…
Kıbrıslılar arasında barış sorunu, kardeşleşme sorunu ise ayrıdır. Son zamanlarda “samimiyet” ve “güven” sorunundan bahsedilmesi bu yüzdendir.
Anastasiadis Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federalleştirilmesi önerisini yaptığından beridir “Samimi mi?” deyip durdu insanlar…
Anastasiadis’in samimiyetini termometre ile ölçenlerin kimisi Rum malından zengin olmuş, kimisi sahte mecliste işgalciye hizmet eder, kimisi her devrin insanı, hemen hemen hepsi de hem KKTC’yi savunur, hem “Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarımız” teranesini tekrar eder, hem de “federal Kıbrıs” ister…
Samimiyet testinin kötü bir tarafı vardır: Sizin uyguladığınız gibi karşı taraf da size samimiyet testi uygular…
Bu memlekette barışı Türk ve Rum Kıbrıslıların kendi arasında yapıp bir arada bir adada yaşayacağını çoktan unutmuş çok Kıbrıslı Türk barışçı vardır.
Neden böyle düşünürüm? Çünkü Türkiye’ye bakarak konuşursunuz!
Sanki de federasyonu Türkiye ile yapacaksınız…
Kaldı ki 1974’ten bugüne taşınan yerleşik nüfusu savunan, “Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan herkes Kıbrıs Türk halkıdır” diyerek TC’nin sürdürdüğü siyasi-kültürel kırımı sahiplenen bütün federalist partiler, bu nüfus yapısı ile federasyonu ancak Türkiye ile yapabilir!
Türkiye ile yapılan federasyona da ilhak denir!
Tufan Erhürman’ın sık sık kurduğu boş bir cümle vardır. “Türkiye bize değil, bizimle konuşsun” der…
Eğer Kıbrıs’ta Kıbrıslılar arasında barış istiyorsanız, Türkiye’ye değil Kıbrıslı gardaşlarımıza konuşun.
Türkiye’ye konuşurken kendinizi ispat etmeye girişiyorsunuz. İspat ettiğiniz şey ise ne kadar Türk olduğunuz ve Türkiye’yi Türkiye’den çok sevdiğiniz…
Türkiye’yi seven ve kurtarabilecek 85 milyon insan var, fabrika fabrika örgütlenen Türkiye işçi sınıfı var, devrimci üniversiteliler var, Kürdü var, kadın kurtuluş hareketi var. Bırakın Türkiye’yi sevme işini onlara ey Kıbrıslı Türk siyasi partiler!
Siz Kıbrıs’ı sevin önce…
Türkiye’ye değil, Kıbrıslı Rumlara konuşun. Çünkü Türkiye ile değil, Kıbrıslı Rumlarla federasyon yapacağız…
Güven lafla sağlanmaz. Kıbrıslılar arasında barış için iki kriterim var, dedim.
Birincisi savaş suçlarının yargılanması, yüzleşme, hesaplaşmadır…
İkincisi ekonomik eşitliktir…
Hep siyasi eşitliğe dayalı federasyon dersiniz; “siyasi eşitlik”in adada “iki bölgelilik”le sağlanacağına inanırsınız…
Ancak o öyle değil: Ekonomik olarak eşit olmayanlar siyasi olarak eşit olamaz!
Kardeşleşmenin iki şartıdır yüzleşme ve ekonomik eşitlik.
Kıbrıs sorununa “BM parametreleri” çerçevesinde değil de sınıfsal bakınca, “iki ayrı federe devlet”te çalışan iki işçinin farklı maaş alması sorunudur siyasi eşitlik sorunu. İki bölgeliliğin güçlendirdiği bölgesel eşitsizlikle gerçek siyasi eşitlik hiçbir zaman sağlanamaz.
Siyasi eşitliğin ön koşulu ekonomik eşitliktir.
Ekonomik eşitsizlik sorunu ile ortak sendikalar, ortak sınıf mücadelesi ve merkezi planlama ile mücadele edilir, ezberlenmiş sloganlarla değil.
(6 Ekim 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)