KKTC sosyal bir hukuk devleti değildir

Aziz Şah – 22 Ocak linçi bir okuldur. Öğretir…

Burada ‘sosyal bir hukuk devleti’ olmadığını öğretir mesela…

22 Ocak polisiye anlamda başka ders verir, hukuki anlamda başka, sosyo-kültürel anlamda başka, yerleşimci taşıma nüfusun lümpen para-militer karakteri konusunda başka dersler verir, Kıbrıslının kaypaklığı konusunda başka, temel insan haklarını ve özgürlükleri savunmaktan aciz siyasi partilerden sivil toplum örgütlerine bambaşka derslerle doludur…

22 Ocak’ın verdiği tüm bu derslerin görmezden gelinmesiyle de başka dersler verir…

Öğrenmek isteyene 22 Ocak’ta ders çok…

Sınırüstü Yaşlı Bakımevi vahşetinden sonra ezici çoğunluğun 22 Ocak’tan hiçbir şey öğrenmediğini ve öğrenmemek için direndiğini görüyorum…

22 Ocak linççilerini yargılayıp, en aşağıdan en tepeye aldığı tüm tehditlere rağmen hapse atan Kıdemli Yargıç istifa ederken şöyle demişti,

-‘KKTC sosyal bir hukuk devletidir yalanını daha fazla söylemeyeceğim’…

Yargıç önüne gelen çocuk suçlulardan başlamak üzere örneklerle anlattı yazdığı yazılarda kendi tanıklığıyla ‘sosyal devlet’in olmayışını.

Bir işgal rejiminden ‘sosyal devlet’ olmasını beklemek ne kadar saçmaysa da, bir hukukçu önüne konan ‘yasalarla’ konuşur. Ötesi hukukçu için ‘yasa’da ne yazıyorsa odur…

Saçma da olsa, gerçekle bağı kalmamış bir yalan da olsa ‘yasa yasadır’…

Düz mantık!

Kolay değildir bir hukukçunun ‘bu yasada yalan yazıyor, bu rejim sosyal bir hukuk devleti değildir’ demesi…

Ancak bizim Kıdemli Yargıç bir yalanı ifşaa ederek ders verdi…

Bir yana bırakın ‘sosyal’i, bir yana bırakın ‘hukuk’u, ortada devlet yokken anayasada öyle yazıyor diye öyle değildir. Anayasal ahmaklıktır bu!

Maaş ödemenin, vergi toplamanın ve koçan dağıtmanın ‘devlet’ olmaya yettiğini zannedebilirsiniz, ancak devlet öyle bir örgüt değildir.

Ortada bir devlet yokken, üstüne bir ‘hukuk devleti’ elbisesi giydirip, onun üstüne de ‘sosyal devlet’ çarşafı geçirince, ortaya bir ucube çıkıyor…

Kökü Ankara’daki Sömürge Rejimi’nin kurumlarını ‘bağımsız Kıbrıs Türk devleti’ saydığınız müddet her türlü yalana inanırsınız…

Bağımsız maliyesi-bütçesi-para politikası olmayan yapıya devlet denemez diye yazar dururum.

Hukuk devletinin gereği olan insan haklarına saygı ve insan haklarını koruyucu adil bir hukuk düzeni için bağımsız maliyesi-bütçesi-para politikası olan bir yapıya ihtiyacınız vardır.

Hukuk devleti bütün insan haklarının koruyucusudur, sosyal devlet ise hukuk devletinin koruduğu insan haklarının bir kısmını kapsar.

Sosyal devletin gereği de yine devletin, hukuk devleti olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin belli bölümlerini ‘garanti etmesi’dir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne bakalım…

‘‘Madde 25
1.    Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.
2.    Anne ve çocukların özel bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya da dışı doğmuş olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanır.

Madde 26
1.    Herkes, eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel öğrenim aşamalarında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleki eğitim herkese açıktır. Yüksek öğrenim, yeteneğe göre herkese eşit olarak sağlanır.’’

Bunları karşılayabilmesi için bir ‘devlet’in önce devlet olması lazım. Bağımsız maliyesi-para politikası-bütçesi olmayan bir ‘örgüt’ bu yüzden sosyal bir hukuk devleti olamaz.

Durmadan bu yalanı tekrar eden hukukçular halkı yanıltır. Bir şeyin kağıtta yazması gerçekte olduğunu göstermez…  

Sınırüstü Yaşlı Bakımevi ve diğer bütün sağlık hakkı konuları İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25’inci maddesinde saklıdır. Ancak bu hakkı devletler karşılayabilir…
Bu yüzden önce devlet, sonra hukuk devleti, ardından sosyal hukuk devleti gelir.

Sınırüstü Yaşlı Bakımevi’ndeki vahşeti görenler ‘sosyal devlet’ sayıklıyor çünkü 22 Ocak linççilerini hapse atan Kıdemli Yargıç’ın istifa ederken söylediği ‘KKTC sosyal bir hukuk devletidir yalanını artık söylemeyeceğim’ sözünü anlamadılar!

‘Sosyal devleti’ bulamayan sivil toplum örgütleri de, hem devlet varmış gibi yapıyor hem de kendilerini olmayan ‘devlet’in yerine koyarak sorunları çözmeye çalışıyorlar.

Günübirlik merhamet, acıma, iyilik festivalleri Sömürge Rejimi’nde Kıbrıslıların devletsizlik sorununu çözmez!

Yazdıklarımızı çarpıtmayı sevenler, ‘sosyal hukuk devleti yoksa susalım mı yani’ diyecektir; hayır, faşist diktatörlükte bile mücadelenin bir yolu vardır, ancak İşgal Rejimi’ne ‘sosyal hukuk devleti’ muamelesi çekerek sadece kendinizi kandırırsınız.

Üzerine bastığınız rejimin adını koymadan, şeyleri adlandırmadan, o ‘şeyler’le mücadele edemezsiniz, halka yalan söylersiniz!

(1 Şubat 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author