Aziz Şah – Hiçbir toplumun tarihine benzemez tarihimiz. Tarihini miting kronolojisi ile sıralayan başka bir ahali ne okudum ne duydum!
1950’lerde Kıbrıs’ı bölmek için yapılan ‘ya taksim ya ölüm’ mitingleri başarılı oldu. Kıbrıs bölündü…
1950’lerde Kıbrıs’ı bölmek için meydanlara dökülenler 2000’lerde birleştirmek için döküldü.
1950’lerde ‘ya taksim ya ölüm’ diye çırpınan gençler, 2000’lerde yaşlılıklarında bu defa da Kıbrıs’ı birleştirmek için meydana toplandı…
1950’lerde ABD-NATO’nun Özel Harpçilerinin psikolojik savaşıyla, 2000’lerde ise AB-ABD’nin fonladığı sivil toplum örgütleriyle şenlendiler.
Kıbrıs’ı Britanya-ABD-NATO aklı böldü, ancak tersini yaparak anti-emperyalist bir Kıbrıslılık bilinci ile birleştirilebilir.
Dönelim biz mitingler tarihimize…
Ankara’ya karşı yapılan ilk miting Temmuz 2000’deydi.
-‘‘General Urfa’ya’’, diye kükredi ahali, kimse ağzını kapatamadı.
2011 dönemi Toplumsal Varoluş Mitingleri’nde de Ankara’ya cephe alınabildi:
‘‘İşgalci TC Kıbrıs’tan defol’’ pankartı da açıldı, ‘‘Ankara elini yakamızdan çek’’ de! Ancak meydana sokulmayan tek bir şey oldu: Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı!
Sendikal Platform temsilcisi Kıbrıs Cumhuriyeti bayraklarıyla bembeyaz bir kortej olan Yasemin Hareketi’nin karşısına dikildi,
-‘Bu bayraklarla sizi meydana sokmayız’, dedi.
Sendikal Platform sözcüsünden sonra yolu polis kesti. Yasemin kortejinin arkasında büyük bir sendikamızın da korteji vardı. Sendika Başkanı olay çıkacağını görünce polise,
-‘Önce bize bir yol açın geçelim, biz geçtikten sonra müdahale edersiniz’ dedi. Sonrası arbede…
Dünyanın çok ülkesinde çok eyleme tanık oldum. Reformist diye bildiğiniz sendikacıların polis radikal solculara saldırdığında araya girip kalkan olduğunu gözlerimle gördüm. Bunun birinci nedeni, ‘sıranın kendisine geleceğini’ bilmesidir; ikinci nedeni ‘kitlenin ruhu’dur.
Tarihimiz mitingler tarihidir, ancak bu tarihi sloganları ve insanları silkeleyerek yazabilirsiniz…
Bir kıç iki iskemleye oturamaz. Hem (KK)TC hem Kıbrıs Cumhuriyeti hem de ‘federal çözüm’ iskemlelerine aynı anda oturamazsınız…
Çocukken doğum günü partilerinde oynadığımız bir oyun vardı: İskemleler dizilir müzik çalar, çocuklar iskemlelerin etrafında dönerdi. Müzik durduğunda iskemleye oturamayan yanardı. Sonra iskemleler eksiltilerek ve çocuklar yanarak oyun devam ederdi. En sonunda iki çocuk ve bir iskemle kalırdı. Sonunda bir kişi kazanırdı…
Çünkü bir iskemleye sadece bir kıç oturabilir!
Bu oyunda iki iskemlenin ortasına oturup ikisini birden işgal ettiğini zanneden çocuklar olurdu. Diğer çocuklar onu iskemleden atardı. Çünkü herkesin bir iskemle hakkı vardı.
Bizim Kıbrıslı Türk ahalisi de oyundan atılan o çocuktur işte! Bir kıçla iki iskemleye birden oturmaya çalışır, hem Kıbrıs Cumhuriyeti’ne hem de (KK)TC’ye…
Sömürgeciliğe ve onun ekonomik sonuçlarına karşı toplumsal varoluş mücadelesi bir çocuk oyunu değildir. Sadece iskemleden değil, ülkenizden de olursunuz…
Ne istediğinizi bileceksiniz, hedefiniz belli olacak, hedefinize göre siyasi programınız olacak, programınızı taleplerle özetleyeceksiniz, taleplerinizi de sloganlarla en sade hale getireceksiniz.
Sendikalar mitingler tarihimize “Toplumsal Yok Oluş ve Yoksullaşmaya Hayır” grev ve mitingini ekledi 1 Nisan 2022’de!
Toplumsal yok oluşumuzun nedeni 1974’ten beri Türkiye’nin bizi rehin tutması ve Kıbrıs’ın kuzeyini kolonileştirmesi.
Yoksullaşmanın nedeni ise 1974 işgalinin sonucu olarak TL kullanmamız. İşgal neden, TL sonuç. TL neden, yoksullaşma sonuç.
Siyasi programsız mücadele, muhatapsız ve talepsiz eylem olmaz. Bir kıç iki iskemleye oturamaz, ayakta kalır…
(1 Nisan 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)