Kamu hastanesinin kapısında: Kansız Soykırım!

Aziz Şah – UBP’li eski bir tanıdığım anlatıyor: Bir Kıbrıslı ile evlenmiş Moldovyalı bir kadının babası kanser oldu. Kadın babasını tedavi ettirmek için Moldovya’dan getirdi. Babası burada çalışmamış, sosyal sigorta yatırımı yok, kamuya kuruş katkısı yok.

Kendi kanser hastalarını ilaçsız bırakan, MS hastalarına ilaç getirmeyen, Asya bebekle ilgilenmeyen, 8 yaşındaki Meryem Ceren’i acilde bekletirken öldüren bu rejime ithal kanser hastası getirdiler tedavi etmeye…

Gidiyorlar Ali Pilli’ye, o da iki doz ilaç verdiriyor. Dozu 5.000 TL! Sonra üçüncü doz için gittiklerinde ‘başka yok’ diyor Pilli…

Olayı anlatan UBP’linin yorumu şu: Moldovyalı kadının kocası UBP’li olsaydı anlayacaktım bu torpilin nedenini, ama CTP’lidir. Bir CTP’liye bu kadar torpil yapılır mı?

UBP’linin bütün takıldığı nokta bu: UBP’li olsa anlarmış torpili! Torpili öyle içselleştirmişler ki…

Ona şöyle diyorum:

-‘Sosyal sigorta yatırımı yok, kamuya bugüne kadar kuruş katkısı yok, torpille 10.000 TL’lik ilaç veriliyor kendisine bizim cebimizden’…

Anlamıyor bu söylediğimi…

***

Bu olayın hemen üzerine bir yakını Kalkanlı Yaşamevi’nde kalan bir tanıdığım bana kendisine gönderilen mesajı gösteriyor. Yaşamevi’nde ilaç olmadığı için tedarik etmesi isteniyor. İstenen ilaçlar çok basit mide ve tansiyon ilacı!

Bu iki olayı nasıl birleştirelim şimdi?

***

Sıradaki olayı da bizzat ben yaşadım. Yaklaşık üç hafta önce hasta olduğumu hissettim, Korana olmuş olabilirim diye birkaç kez test yaptırdım. Hep negatif çıktı. Hastanede polikliniğe bakınamazsınız, en erken randevu bir ay sonrayadır. Bir ayda ölmezseniz ne ala! Öksürük krizlerine dayanamayınca artık Acil’e gittim. Kapıdaki görevli kabul etmiyordu beni ‘polikliniğe git’ diyerek…

Zar zor girdim içeriye, Korona testinden sonra, iki ilaç verip gönderdiler; daha beter oldum. Sonra gene gittim Acil’e, verilen ilaçları gösterdim, ‘daha kötü oldum’ dedim; ‘polikliniğe git’ diye kovdu beni nöbetçi doktor, bakmadı bile 2 dakika ayırıp… ‘Bir ay sonraya randevu verir Poliklinik’ dedim, oralı olmadı…

Sonra bir dostumun tanıdığı genç bir hekimin nöbet gününde Acil’e gittim. Baktı, ilgilendi, verdiği ilaçlar ilk günden tesir etti… Acil’de bakınabilmek için ‘torpil’ buldum!

-‘Sistem özel hastaneye git’, diye bağırıyor. Ama özele de gitseniz doktorun yazacağı ilaçlar olmayabilir eczanelerde. Çünkü 3 Mart’ta Faiz Sucuoğlu’nun açıkladığı gibi KKTC Türkiye’nin ‘ambargo’ listesindedir: “TC yetkililerinden ilaç yasağı listesinden KKTC’nin çıkarılması istendi” demişti Dr. Sucuoğlu. Bu ambargonun yanısıra, TL’nin erimesi de diğer bir ilaç kıtlığı nedenidir…

İşte bu, 1974’ten beridir TC’nin burada kurduğu düzenin özetidir. Kansız Soykırımdır bu: Sosyal (sağlık hakkı da içinde), siyasal, ekonomik ve kültürel hayatın yok edilmesidir.

***

2018 ve 2019’da 27 Milyon TL’den fazla para harcandı Suat Günsel’in Lefkoşa ve Girne’deki hastaneleri ile Kolan Hastanesi’ne yapılan sevkler için. Yani, sadece sevk parası ile bir hastane baştan kurulur. Ancak İşgal Rejimi insan için değildir!

‘Kamusal sağlık hakkı’ ile ‘sağlık emekçisinin hakları’ üzerine ve ‘sağlıkta özelleştirmeye karşı’ onlarca yazı yazdım. İnat ettim özele gitmemeye ‘kamusal sağlık hakkı temel insan hakkıdır’ diye yazılar yazan biri olarak…

Bu konulara kafa patlatmış, neden-sonuç ilişkisi ile mantıklı düşünmeye çalışan bir insanım. Onca yazı yazdım sağlıkta şiddet konusunda bile! Ama kucağımda çocuğum olsaydı, mantık devreden çıkacaktı… Acil’den hasta kovmak nedir?

Tabipler Birliği ve TIP-İŞ kendi üyelerine eğitim mi verecek, sorunları kronikleştiren sisteme karşı GERÇEKTEN tavır mı alacak, yoksa Dolar Milyarder ile Milyonerlerinin özel hastanelerine SEVKLERE devam mı edecek bir karar versin! 

Acil’den kovulduğumda 8 yaşındaki Meryem Ceren’in orada bekletilirken neden öldüğünü yaşayarak gördüm! Burada bir devlet ve hukuk rejimi olmadığı için bir soruşturma yapılmadı Cerenciğin cinayeti için…

Bu kadar inatçı bir insan olmasam özele gidecektim. Ama işte, ‘sağlık hakkı insan hakkıdır’ diye direttim. İşgal Rejimi bile olsa, bir ‘KAMU’ var burada. En başta TIP-İŞ ve Tabipler Birliği kamunun kendisidir. Asya bebek için bu yüzden haftalarca her gün sabahın 5’inde kalkıp yollarda pankart tuttuk. Çünkü KAMU biziz!

Sorun nüfustur, devletsizliktir ve işgal rejiminin temel insan haklarını yok etmesidir. Teşhis budur, tedavisi da buna göredir. Eğer iyileşmek isterseniz…

Teşhisimi koyup tedavi eden genç hekime teşekkür ederim…

(30 Nisan 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author