Ya Hatay Cumhuriyeti ya Kıbrıs Cumhuriyeti!

Aziz Şah – 9/4/2024

“İki devletli çözüm”ün gındırığında duruyoruz. “Perde aralığı”ndan bakıyoruz “iki devletli çözüm”e…

22 Ocak’ta Tufan Erhürman’ın “perde aralığı”ndan izlediği linç kadar yakınımızdadır “iki devlet” gerçeği.

Diplomatik kaynaklardan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki federalist partilerden sızan haberler bu yönde. Rusya Büyükelçiliği’nden ne sızıyor, federalist partiler ne fısıldaşıyor, Holguin’le 3 kere görüşen adam ne anlattı, Brüksel’den Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetini denetlemeye gelen bürokrat ne dedi? Başka yazıya kalsın.

Senelerdir ne deriz: Ya Türkiye Cumhuriyeti ya Kıbrıs Cumhuriyeti!

Kıbrıs’ta iki seçenek vardır önümüzde: Ya üniter Kıbrıs Cumhuriyeti için mücadele edeceğiz, ya da Kıbrıs’ın kuzeyinin Hatay gibi Türkiye’ye bağlanmasını izleyeceğiz.

1947’de Filistin için “iki devletli” taksim planını masaya koyan Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs için aynı taksim planını yapmasını engelleyecek ne var?

Siz “Avrupalı”sınız diye ayrıcalıklısınız?

Sizinki toprak da Filistinli Arapların toprağı toprak değil?

Sizin “mülkiyet hakkı”nız var da, Filistinlilerin yok?

“Federasyon” sloganı Kıbrıs’ın yarısının Türkiye’ye bağlanması yolunda bir “ara formül”dü. Nihai amaç değildi. Defalarca yazdık bunları…

8 Eylül 1964’te Türkiye Başbakanı İsmet İnönü, “Muahede (anlaşma) hükmü dahilinde bulunmak için resmi ağızdan taksim sözü ile değil, federasyon şekli ile münakaşaya başladık” dedi TBMM’de…

Çünkü Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni taksim ve ilhak etmemek üzerine uluslararası anlaşmaya imza koydu.

-‘Anlaşmayı ihlal etmemek için münakaşaya federasyon diyerek başladık’ diyor İsmet Paşa!

Türkiye ilk günden itibaren taksim anlamına gelen “federasyon” sözünü kullandı. Dünyada uygulanan federal modellerle bir alakası yoktu. Taksim dememek için federasyon sözünü kullanan bir şark kurnazlığıydı sadece…

Cumhuriyet’teki makamını terk eden Cumhurbaşkanı Muavini Dr. Küçük’e “Devletteki makamınıza dönün” diye yazdığı 9 Mart 1964 tarihli mektubun sonunda şöyle der İsmet Paşa:

-“Şu noktayı önemle tebarüz ettirmek gerekir. Kıbrıslı kardeşlerimizin, Adada emniyet teessüs edince normal işleri başına dönmeleri, Kıbrıs meselesinin nihai hal şekli hakkındaki MALUM TEZİMİZin terki manasına katiyyen tazammum etmeyecektir. Bilakis, bu suretle TEZİMİZin başarıya ulaşmasına kadar arada geçeceği tahmin edilen nisbeten uzun bir süre boyunca soydaşlarımızın dayanma güçleri ve kanuni mücadele imkanları geniş nisbette artacak ve haklı davamızın kazanılmasında büyük amil olacaktır”…

İsmet İnönü iki şey söyler:

-Taksim dememek için federasyon sözünü kullanıyoruz.

-Taksim tezinin başarıya ulaşabilmesi için “nisbeten uzun bir süre”ye ihtiyacımız var, direnebilmek için Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönün.

Çoğu şunu bilmez: Türkiye, 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken Birleşmiş Milletler’e üye olmasına karşı çıktı. Neden? BM üyesi bir ülkeyi kafanıza göre ilhak edemezsiniz çünkü…

Tek bir an bile kafalarından ilhakı çıkarmadı TC’nin yöneticileri…

Sadece yöntemleri farklıydı:

Özel Harp Dairesi 1964’te Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk edin, dedi. Terk ettik!

İsmet İnönü, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geri dönün, çünkü zamana ihtiyacımız var taksim planı için, dedi. Haklı çıktı İnönü. 10 sene sürdü bu, 1964’ten 1974’e…  

1964’te İnönü’nün “federasyon” diyerek başladığı münakaşayı 2024’te Erdoğan “iki devlet” diye sürdürüyor. Bunu anlamamak için kullanışlı ahmak olmak lazım!

Tek bir vatanı, toprağı bütün bir Kıbrıs’ı, tek bir Kıbrıslı kimliğini savunuyorsanız bunun tek bir yolu vardır: Üniter Kıbrıs Cumhuriyeti için mücadele etmek.

Ya da 50 senedir yaptığınız gibi, “İki bölgeli iki toplumlu federasyon” diyerek İsmet İnönü’nün taksim şarkısını söyleyebilirsiniz…

O şarkı da cızırdıyor çünkü plak cızıldı!

“İki bölgeli iki toplumlu federasyon” sloganının BM açısından son kullanım tarihi geliyor.

Sorun kendinize: 1947’de sadece %6 toprağı olan Yahudilere Filistin’in yarısını hediye ederek taksim planını yürürlüğe koyup İsrail Devleti’ni kuran Birleşmiş Milletler, Kıbrıs’ta neden farklı davransın?

Ya üniter Kıbrıs Cumhuriyeti için mücadele edeceksiniz…

Ya da Külliye’de kurulacak Hatay Cumhuriyeti’ne evet diyeceksiniz!

(9 Nisan 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author