Boynunda anahtarla evine dönen cira

Aziz Şah – Filistinli şair dostum Mahmud güneyde yaşayan bir mülteci. Filistin’den sürgün olalı çok oldu. Suriye’de mülteci kamplarında geçti ömrü. Ta ki emperyalistler Suriye’yi bataklığa dönüştürene kadar…

Sonra Kıbrıs’a sürgün oldu. Kıbrıs’ın İsrail ile yakınlaşmasını korku ve tereddüt ile izler Filistinli Mahmud.

-Ya buradan da sürülürsek, demişti.

“Gidecek bir yer yok…”

Mahmud, bir gün bana George Habaş’la fotoğrafını göstermişti. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin lideri olan Habaş…

***

Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi’nden bir dostum var. Uzun zaman önce üniversitede okurken bir Rum kızını sevdi, evlenip geldiler…

Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı oldu. Kıbrıslı olmanın tek bir kriteri vardır: Kıbrıs Cumhuriyeti hukuku!

‘Burayı vatan bilenler’ ya da ‘Türkiye kökenli Kıbrıslı Türk’ deyince kimseyi Kıbrıslı yapamazsınız. Sadece TC’nin asimilasyon ve ilhak politikasının sözcülüğünü yapmış olursunuz…

Anadili gibi Rumca konuşur Demokratik Cephe’li dostum ama her Filistinli gibi anahtarını boynunda taşır…

1948’de Siyonist çetelerin evlerinden attığı 800.000 Müslüman ve Hristiyan Filistinli kuşaktan kuşağa ‘anahtar’ emanet eder…

Çünkü zorla evinden atılan insanlar geri dönecekleri günü bekleyerek yaşar…

***

Mesarya’da bir köy…

-Kadın boynunda anahtarla çıkageldi, dedi arkadaşım.

‘Anahtar’ kelimesini duyunca ne anlattığını hemen anladım…

Oturduğumuz evin sahibi cira, çıktı geldi, boynunda kolye gibi taşıyor anahtarı…

-Anahtar mutfak kapısına uyuyor…

‘Demek Ayşeler Fatmalar boynuna kurşundan kolye asarken, Marialar Eleniler anahtardan kolye asardı’ diye mırıldandım kendi kendime…

***

Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi’nden dostum ne zaman kuzeye geçse şöyle der:

-Yeni inşaatlar yapılmış Rumların topraklarına, yetişemiyorum hızınıza, barış marış olmaz burada…

Kurulu saat gibi her yolculuğumuzda böyle der, yolun kenarındaki yeni inşaatlara bakarak…

-“Ne zaman gelsem KKTC’ye şaşırıp kalıyorum” diyor Filistinli dostum…

-Daha kriz var, bir de olmasa!

Mantar gibi biten binaları göstererek hep sorduğu soruyu bir daha sordu:

-“Kiminle barış yapacaksınız?”

Amma hızlı konutlaşıyorsunuz, dedi…

Cevap olarak ona:

-Aynı İsrail gibi, dedim.

Başını sallayarak beni onayladı…

İsrail de KKTC gibi işgal toprakları üzerine beton dökerek tarihin bilge zeytininin kökünü kurutmaya çalışır…

Dostum soruyor ısrarla:

-Kiminle barış yapacaksınız?

-Bu arazilerin sahibi olan Rumlarla mı?

-Sizinle niye barışsınlar? Topraklarının yağmalanmasından duydukları memnuniyeti göstermek için mi?

***

Boynunda anahtarıyla çıkageldi cira evine, şükür ki evinde oturanlar insandı, ganimet yiyerek yamyamlaşmadı, buyur ettiler, kendi evinde misafir oldu boynundaki anahtarla tarihle yaşıt zeytin…

Demokratik Cephe’li Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı Filistinli dostumu ne zaman görsem utanırım, çünkü bana hesabını sorar Rum arazilerine yapılan konutların, yerleşimci sömürgeciliğin…

Yerleşimci sömürgeciliğin tüm mantığı budur: İşgal bölgesindeki topraklarda yaşayan Kıbrıslılar yerleşimci nüfus içinde eriyip Kıbrıslılıktan çıksın, boynunda anahtarıyla kendi evine gelen Marialar Eleniler de kapısını açacak bir ev bulamasın…

Türkiyeli yerleşimci nüfus ile Kıbrıslılar arasında hiçbir fark yoktur diyerek TC işgalini savunanlara baktığımda ülkesizliği iliklerine kadar yaşayan mülteci dostum Mahmud’un sözlerini hatırlarım:

-‘‘Ya buradan da sürülürsek, gidecek bir yer yok…’’

(30 Mayıs 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author