Aziz Şah – Bu kadar uzun süre Askeri bir Rejim’de yaşamış ender bir türüz…
Kıbrıslılar ‘işgal’ denilen ‘evrim’ sürecinde mutasyon geçirerek işgalciye dönüştüler; işgalcinin gözünden bakmaya ve diliyle konuşmaya başladılar.
Her yangında bunu hissederim:
-Neden Kıbrıs’ın kuzeyinde bir yangın helikopteri ve uçağı yok?
Her yangında bu soru sorulduğunda, bu ahalinin içinde yaşadığı Askeri Rejimi zerre tanımadığını ve tanımamak için direndiğini kavrarım.
Hiç Mustafa Akıncı’dan da mı duymadınız itfaiyenin askere bağlı olduğunu?
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk ettiğinden beridir Kıbrıslı Türkler, Türkiye’deki siyasal konjonktüre göre sertleşen ve yumuşayan bir askeri rejimde yaşar. 1964’te Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk ettiğimizden beridir askeri bir rejimde yaşarız.
Dünyada kişi başına en çok silahlı ve silahsız güvenlik ve istihbarat görevlisinin düştüğü bu topraklarda, ne çeyrek asır önce Kutlu Adalı’yı öldürenlerin adaya nasıl girip çıktığı ve cinayet silahı Uzi’nin sırrını ne de Halil Falyalı cinayeti için Sahil Güvenliğin gözetlediği kıyılardan tetikçilerin Alanya’dan tekne ile Kıbrıs’a kaçak yolla nasıl çıktığını ve silahların Kıbrıs’a nasıl sokulduğunu biliriz…
Derviş Ali Kavazoğlu cinayeti ile Kutlu Adalı arasında 30 sene var, Adalı cinayeti ile Falyalı arasında da çeyrek asır var, ama sonuç aynı…
İstediğiniz kadar güvenlik elemanınız ve teknolojiniz olsun… İHA’lar, gemiler, uydular, radarlar gözetlesin sonuç değişmez…
Yangın kameralarınız olsun, askeriyede helikopterler olsun, Geçitkale’de İHA’lar olsun, farketmez!
Devlet aygıtı “düşman” algısına göre “güvenlik doktrini” şekillendirir. Bu rejim, “düşman” olarak Kıbrıslı yurtseverleri gördüğü için hazırlığını da ona göre yaptı. Bu sebepten 2022 Mali Protokolü’ne ‘Özel Harekât polislerinin işbirliği geliştirilecek’ diye yazıldı.
‘‘Neden Kıbrıs’ın kuzeyinde bir yangın helikopteri ve uçağı yok?’’ sorusu yanlış bir sorudur. Belli periyodlarla tepemizde uçan askeri helikopterlere takılacak bir parça ile herşey hallolur. Mesele rejimin önceliğidir…
Bir askeri rejimde yaşıyorsunuz. Ama ‘muhalif’ geçinenler bile her yangın çıktığında ‘‘Gelmiş geçmiş yangın helikopteri almamış hükümetler’’ diye başlayarak Norveç sosyal demokrasisini eleştiriyor…
Siyasi analiz duygularla ve hislerle yapılmaz: Seçimlerde sevdiğiniz parti ya da lider ‘başarılı’ysa demokrasi var zannediyorsunuz, başarısızsa ‘müdahale var’ diyorsunuz. Ankara yerleşimcilere ‘‘Mehmet Ali Talat’a oy verin’’ dediğinde ‘demokrasi’ var zannediyorsunuz, ‘‘Ersin Tatar’a oy verin’’ dediğinde ‘‘Ankara elini yakamızdan çek’’ diyorsunuz…
Toplum Liderimizi ta Dr. Küçük’ten beri Ankara belirler, siz de o belirlenene gidip oy verirsiniz. Kendi muhtarını seçemeyen bir coğrafyada yangın helikopteri alacak bir irade olduğunu zannedersiniz…
Sedat Peker’in ifşaatlarıyla Kutlu Adalı cinayeti yeniden gündeme geldiğinde bol bol itiraf dinledik.
Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker, Yarbay Korkut Eken’le birlikte Kutlu Adalı’yı öldürmeye gelirken uçağa belinde Jeriko marka silahla bindiğini ve Kıbrıs’ta SİVİL SAVUNMA’da, yani Özel Harp Dairesi’nde bir çanta içerisinde Eken’in kendisine UZİ’yi verdiğini anlatmıştı.
“Sivil Savunma”- yani Özel Harp Dairesi başkanı Galip Mendi çıkıp VeryansınTV’de anlatmıştı:
-“…Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı yaptım. Bu teşkilat Türk Mukavemet Teşkilatı’nın bir devamı gibidir… Türkiye’ye karşı olan gruplar TMT’yi nasıl görüyorlarsa, Sivil Savunma’yı da aynı görüyorlar… Bu kurum yani Sivil Savunma Teşkilatı KKTC’de bir işgal olması durumunda düşmanı yıpratmaya yönelik destek sağlıyor ve bu da gizli görev”…
Galip Mendi bir NATO organı olan Özel Harp Dairesi’nin “düşman işgali” durumunda halkı örgütleyeceğini söylüyor. Yani işleri yangın söndürmek değil…
Yangınların söndürülmesini istiyorsanız 20 sene önce herkesin dilinde olan o soruyu sorun:
-İtfaiyemiz neden Ankara’ya bağlıdır?
(23 Haziran 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)