2022’de 1990’ların ruhu: Türk askeri ile Rum çiftçi karşı karşıya

Aziz Şah – 1994 ilâ 1997 arası Kıbrıs sorunu ‘buzluk’taydı bugün olduğu gibi. Kıbrıs sorunu ne zaman buzluğa kaldırılsa, arkasından kan akar ve gerilim başlar!

Boutros Ghali Fikirler Dizisi çökmüş, Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nın açılmasını öngören Güven Yaratıcı Önlemleri Mümtaz Soysal reddetmiş… Aynı Crans Montana’dan sonra yaşanan süreç gibi: Türkiye’nin Garantörlük meselesini 15 sene sonraya ötelemesi ile çöken görüşmelerden sonra da Mağusa ve Ercan limanlarının açılmasını Ankara reddetti.

Ghali Fikirler Dizisi’nden sonra Lefkoşa Uluslararası Havalimanı’nın, Crans Montana’dan sonra Mağusa ve Ercan limanlarının açılmasının Ankara tarafından reddedilmesi Kıbrıslı Türkleri dünyadan izole etme ve rehin tutma politikasıdır.

1994’e neden döndük?

Önce BM Barış Gücü personeli iki askerin Glapsides Plajı’ndaki taşkınlığı gündeme taşındı, hemen ardından da Denya’da ‘tampon bölgeyi ihlal ederek’, hayvanlarını otlatan Rum bir çiftçiyi Türk askerinin taşlayarak taciz ettiğini gösteren video üzerine BM Barış Gücü soruşturma başlattı.

Kathimerini ile Cyprus Mail’de yer alan haberlere göre, RİK’e konuşan Denya Topluluğu lideri Christakis Panayiotou, Türk askerlerinin tampon bölgeye girdiğini öne sürdü. BM muhakkak kendini kurtaracak bir rapor hazırlar…

Aylardan Ağustos ve yer Kıbrıs’ta tampon bölgeyse, ister istemez 11 ve 14 Ağustos’ta Tasos Isaak ve Solomos Solomou’nun vahşice öldürüldüğü 1996 linç ve cinayetleri gelir akla.

Denya’da taşlanan Rum çiftçiyi görünce aklıma Tasos ve Solomos’tan önce Petros geldi: 13 Ekim 1996’da İngiliz üslerinin civarında garavolli (salyangoz) toplayan Petros Kakoullin vurularak öldürüldü.

Yağmurdan sonra ortaya çıkan garavollilerin peşine düşen Kıbrıslı “dur” ihtarına uymadığı gerekçesi ile vurulur. Yetmez, Klerides’in anılarından öğreniyoruz ki, Petros yaralı olarak yerde yatırken üç kuşun daha sıkılarak infaz edilir!

***

BM’nin Denya’da çiftçiyi taşlayan Türk askerleri konusunda soruşturma başlattığını okuyunca aklıma eski göstermelik raporlar geldi:

19 Temmuz 1989’da çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 1000 civarında insan Aykasyano bölgesine girdi…

Aralarında Kityum başpapazı Hrisostomos ve Rahip Papakrisostomu da vardı…

Başpapaz ve rahip bölgede terk edilmiş bulunan kilisede kadınlarla bir tören yaptılar.

-‘Gireleyson! Gireleyson! Gireleyson!’ dedi papaz 1974’ten beri boş duran kilisede.

Sonra da Yeşil Hat üzerinde tutuklanarak gözaltına alındılar. 101 kadın ve 8 erkek mahkemeye çıkarıldılar…

BM Genel Sekreteri olayları anlatırken Aykasyano bölgesindeki BM denetimindeki tampon bölgeye zorla girdiklerini, BM Barış Gücü’nün çemberini aştıklarını, bir süre sonra Türk polisinin ve güvenlik güçlerinin askersizleşme anlaşması gereği girmemesi gereken tampon bölgeye girerek 111 kişiyi tutukladığını söyledi.

BM Genel Sekreteri’nin derdi her zaman, kendi suçsuzluğunu ispat etmek, “kıçı”nı kurtarmak!

BM, bugün çiftçiyi taşlayan askerler hakkında araştırma yaparsa, ancak da kendi kıçını kurtarmak için yapar.

***

11 Eylül 1996’da Glafkos Klerides Rauf Denktaş’a ‘‘Sevgili Denktaş’’ diye başlayan bir mektup yazdı:

‘‘14 Ağustos’ta gerçekleşen Solomos Solomou cinayeti olayında, Türkiyeli yerleşimci Sayın Kenan Akın’ın tabancasını kurbana nişanladığı, ‘Polis Başmüfettişi ve Özel Kuvvetler Komutanı’ Sayın Erdal Emanet’in gerçekte kurbana ateş ettiğine dair tartışılmaz fotoğraf görüntüleri ve diğer kanıtlar vardır. Aynı zamanda ‘Kıbrıs Türk Polis Şefi’ Atilla Sav, o sıradaki Kıbrıs’taki Türk Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı, 28. Piyade Tümeni Komutanı Tümgeneral Mehmet Karlı da vardı. Sayın Kenan Akın, Solomos Solomou cinayetinden 3 gün sonra Türk tarafında ‘Tarım ve Orman Bakanı’ yapılmıştır’’…

Geçen sene Kutlu Adalı cinayetini gündeme getirerek pandoranın kutusunu Sedat Peker açınca, Adalı cinayeti sırasında KTBK Komutanı olan Korgeneral Hasan Kundakçı, ‘‘Ben elimi kaldırıp ‘VUR EMRİ’ işareti verdim’’ dedi…

(31 Ağustos 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author