Kansız Soykırım yürüyüşü

Aziz Şah – Sabah kapı çalıyor, takım elbise giymiş iki kişi. Biri İngiliz aksanlı beyaz adam, diğeri Afrikalı bir genç, beyaz adamın elinde İncil var.

-‘Apartmanınızda Afrikalı var mı?’ diye soruyor…

Daha önce de geldiler, ara ara çalıyorlar kapıyı, Afrikalıları soruyorlar… TC işgalinin uluslararası hukukun dışındaki düzeninde kimisi insan satıyor, kimisi insan devşiriyor. Kurdular bir insan ticareti rejimi…

Sömürgecilik tarihinin başına geri döndük. Beyaz adam geldiğinde onun elinde İncil vardı Afrikalıların ise toprakları, beyaz adam onlara İncil’i verdi topraklarını çaldı…

Kıbrıs’ta biz de Afrikalıların yaşadığını yaşadık. 1974’te Türkiye geldiğinde onların elinde bayrak vardı, bizim elimizde ülkemiz vardı, bizim elimize bayrak verdiler, ülkemizi çaldılar.

Bundan 20 sene sonra kapıları yabancı sosyal bilimciler çalacak:

-‘Apartmanınızda Kıbrıslı kaldı mı?’ diye soracaklar…

Kansız Soykırımın kılıç artığı Kıbrıslılarla etnografik çalışma yapıp kayda geçirecekler yok olan yerli bir toplumu.

***

Sonra Ledra Palace ışıklarından hisar üstüne doğru yürüyorum…

TC’nin diktiği MOBESE kazığının altından geçerken Ankara’dan bizi gözetleyenlere selam veriyorum.

Mahkemelerden Silihtar’a doğru bir kortej, Kansız Soykırımı kutlatıyorlar çocuklara…

‘‘15 Kasım’’ KKTC’nin kuruluşu için yürüyorlar. Ellerinde TC ve KKTC bayraklarıyla, kortejin kuyruğu ta Girne Kapısı’nda.

Metrelerce uzayıp giden bir Türk bayrağını kenarlardan kavramış çocuklar, usanmış ve yorulmuş bir halleri var. Kansız Soykırımı adımlıyorlar…

Toplumsal yokoluş yürüyüşünde öğrencilerde olmayan iştah öğretmenlerde var, giyinmişler, süslenmişler, görünür olacaklar sosyal medyada. ‘Görünüyorum o halde varım’ diye bağıracaklar; çocukların bilinçlerine ekilen kin, nefret, milliyetçilik tohumları onların gösterisi…

Her gün küfrediyorlar KKTC’ye ama her töreninde şık şıkırdım giyiniyorlar. Çünkü kutladıkları KKTC değil, KKTC’ye yükledikleri bir anlam da yok, kendi ‘‘gösterileri’’ni sunuyorlar… Tak takıştır, giyin, podyumda yürür gibi gösterini yap…

Yürüyorum kortejin sonuna kadar… Rauf Raif Denktaş Üniversitesi’nin korteji silme Afrikalı öğrenci. İnsan kaçakçılarının taktikleriyle ‘‘KKTC AB ülkesidir’’ diye kandırıp getirdikleri kara derili kardeşlerimle dolu kortej…

-‘‘Gelen de Türk giden de Türk, beğenmeyen çeksin gitsin’’ diyerek Türkçe konuşan Kıbrıslıların soyunu kuruttu Denktaş! Şimdi adına kurulan üniversitenin kortejinde Türk yok. Ama torunu Dolar/Euro/Sterlin alıyor Afrikalılardan…

Kıbrıslı Türk toplumunun soyunu kurutan Kansız Soykırım rejimi KKTC’nin kuruluşunu kutlayan kortejin en sonunda ise Sivil Savunma (SS) Teşkilatı’nın aracı marş çalıyor…

Özel Harp Dairesi’nin günümüzdeki adıdır SS Teşkilatı. Hatırlarsınız…

1994-1996 arası Sivil Savunma Teşkilatı’nın başında bulunan Galip Mendi itiraf etmişti: Atilla Peker’in, Kutlu Adalı’yı öldürmek için Korkut Eken ile Kıbrıs’a gittik dediği olayda, Adalı’yı izlemek için Galip Mendi ‘‘Beyaz Toros’’ araç tahsis etmişti onlara.

KKTC’nin kuruluşunu kutlayan kortejin sonunda Sivil Savunma aracı görünce aklıma Kutlu Adalı cinayeti geliyor. Kansız Soykırımda akan kan…

***

Sonra Bandabuliya’ya doğru yürüyorum. Oturduğum mekâna genç bir turist giriyor, harita soruyor, eski Osmanlı haritası arıyormuş…

-Nerelisin, diyorum… ‘‘İsrail’’ diyor.

-Yerleşimci misin? (Are you settler?), diyorum…

‘‘İsrail diye bir ülke yok, orası işgal edilmiş Filistin’dir’’ diyorum, şaşırıyor…

-Nereye geldin, diyorum, kuzeye mi, güneye mi?

-Kuzeye diyor, kuzey daha güzel…

-İşgali beğendin yani, diyorum…

-1974’te Türkiye burasını işgal etti, Rumları evlerinden atıp etnik temizlikle sürgün etti. Siz de aynısını 1948’de Filistinlilere yaptınız, diyorum ona.

(KK)TC ile İsrail ikizdir, yerleşimci sömürgeciliğinin (settler colonialism) iki örneğidir. Bayrakları bile birbirinin kopyasıdır…

KKTC Kıbrıslıların soyunu kurutmak için kuruldu, İsrail ise Filistin’in yerli halkının soyunu kurutmak için kuruldu.

Bugün KKTC’nin kuruluşunu kutlamak için ellerine bayrak tutuşturduğunuz Kıbrıslı çocukların ezici çoğunluğu Kıbrıs’ta ölmeyecek…

(15 Kasım 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author