Gidip gelirim aha Kutlu Adalı’nın mezarına (2)

Aziz Şah – 1970’te 63.500 seçmen vardı toplumumuzda, 5 Mayıs 1985’teki KKTC Anayasası oylamasında bu sayı TC’den taşınan nüfusla 95.124’e çıktı.

Referandumdan 2 gün sonra bir yazı yazdı Kutlu Adalı Ortam gazetesinde 7 Mayıs 1985’te:

‘‘Eğer halkoylamasına yurttaşlığa kabul edilmiş binlerce evetçi taşıma oy katılmamış olsaydı; Kıbrıs Türkü kendini yıllarca ezen, sömüren, hor gören, maceracı, baskıcı şoven yönetim ve onun memurlarına unutamayacakları bir şamar indirecekti. Rum’a değil Ankara’ya direnmeli. Verilen hayır oyları Kıbrıslı’nın Kıbrıslı olarak direnmesinden başka bir şey değildir. Yurttaşlığa kabul işlemlerinin her seçim döneminde hızlandırılması boşuna değildir. Korkarız bu sonuçtan sonra yurttaşlığa kabul işlemleri daha da hızlandırılacak ve Kıbrıslı Türkler’in direnmesinin iyice kırılmasına çalışılacaktır. (…)

Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz. Kıbrıslı olarak sonumuz ne olacaktır? Biz, ülkemize, cumhuriyetimize Kıbrıslı olarak sahip çıkamadıktan sonra, başka güçlerin emri altında kışla hayatı yaşamışız, buna yaşamak denir mi?’’…

Bundan 8 sene sonra da 5 Ağustos 1993’te Yenidüzen’de ‘‘Şişirme Nüfus’’ başlıklı yazısında şöyle diyordu Kutlu Adalı:

-Kıbrıslı olarak azınlığa düşürüldükçe, ülkemizin geleceğini tayin etme hakkımızı da Türkiye’den gelenlere kaptırmış olduk’’…

1970’te 63.500 seçmen varken 2004’teki Annan Planı referandumu sırasında 143.639’a fırladı seçmen sayısı…

KKTC anayasası da Annan Planı da yerleşimcilerin oylarıyla geçti.

Yoksa kendi yurdunda azınlığa düşmüş bir toplum ne Annan Planı’nda %64.91 evet çıkarabilirdi ne de Mustafa Akıncı %60.6 oyla seçilebilirdi!

Omurgasız ‘‘Kıbrıs Türk solu’’nun bir özelliği var: Kendisi kazandırıldığında itirazı yoktur ‘müdahale’ dediği yerleşimci nüfus gerçeğine.

Bu sebeptendir, CTP ile TKP yerleşimcilerin YDP’si ile ittifak kurduğunda Özker Özgür ‘‘Eskiden (UBP’nin) el altında bulunan TC uyrukluların oyları bu kez kayıyor’’ diye yazıyordu.

Yerleşimci nüfusa karşı en taviz vermeyen aydınımız Arif Hasan Tahsin olageldi. Şöyle diyor:

-Rahmetli Özker Özgür’ün şu sözleri de sağlam bir dayanaktır: ‘‘Türkiye’nin icazeti bu kez bizdedir’’.

DMP (CTP-TKP-YDP ittifakı) Türkiyeli köyleri dolaşarak şu sözü da verdi: ‘‘Biz kazanırsak size tahsis edilen evlerin, toprakların tapusunu vereceyik’’…

(Aynı yolu yürüyenler farklı yerlere varamazlar-3, s.164)

Dediklerini de yaptılar, DMP olarak değil ama CTP olarak tapuları verdiler yerleşimci sömürgeci nüfusa.

Oyu aldılar tapuyu verdiler, tapuları alanlar da Kıbrıslıların kendi kaderini tayin hakkını gasp ettiler.

Kıbrıslıların kendi kaderini tayin hakkı ve Kıbrıs’taki savaş suçları, ‘‘Kıbrıs Türk solu’’ denen organizma için sadece seçimi kendisinin kazanıp kazanamamasıyla ilgilidir. Seçimi kazanıp ülkeyi kaybetmeleri önemli değildir…

Bu sebeptendir, CTP 24 vekille seçimi kazandığında Şener Levent Afrika gazetesinde,

-‘‘CTP kazandı, toplum kaybetti’’ diye manşet atmıştı.

2021 Nisan’ında TC Devleti kendi işgaline geçirdiği ‘İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM’ kılıfını Cenevre’de müzakere masasına dayattığında İnönü’de bir miting yapıldı buna karşı. Bunun üzerine yerleşimci savaş suçu nüfustan bir zat çıktı sosyal medyada bir yazı yazdı:

‘‘Bakın, BEN İSTEMEZSEM BU ÜLKEDE ANLAŞMA, ÇÖZÜM FİLAN OLMAZ!

Ben kim miyim? İzah edeyim!

Dedem 75’te, yani savaştan sonra Tarım İş Gücü olarak bu adaya getirildi bırakıldı. (…)

Sonra Türkiye talimat verdiği için, Denktaş babamıza rağmen gittik ‘evet’ oyu kullandık. Yoksa siz Federaller %65 ‘evet’i rüyanızda bile görmezdiniz. Düşünün, 350 oyu olan Gaco köyünden 330 evet çıktı. (…)

Gel zaman git zaman bizim 45 bin kişi, 65 bin oldu. Gün geldi Türkiye yine seslendi ve dedi ki, benim Suriye’deki askerime dil uzatana oy vermeyin. BİZ DE HALA SAHİBİMİZ OLARAK GÖRDÜĞÜMÜZ Türkiye’yi dinleyerek vermedik ve ülkede son Cumhurbaşkanı 65 bin oyla seçildi.

Özetle, (…) olası bir Referandumun bensiz oranın %50’yi geçeceğini düşünmek tam cahillik olur (…)’’…

(10 Aralık 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author