Yine ve yeniden KANSIZ SOYKIRIM

Aziz Şah – Kıbrıs gibi bir kolonide nüfus ve demografi dediğimizde aklınıza önce yerleşimci sömürgecilik gelecek. Sonra ekmek-toprak diyalektiği gelecek. Ve kimilerinin hala ‘asimilasyon’ dediği KANSIZ SOYKIRIM gelecek aklınıza…

Yahudi sosyalist tarihçi Ilan Pappe’nin YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİĞİni anlatırken söylediği gibi, bu kadar uzun süren bir işgali ‘işgal’ kelimesi ile anlatamazsınız.

Bu kadar uzun süren bir ‘asimilasyon’u da ancak KANSIZ SOYKIRIM kavramı karşılar.

50 yıl süren bir işgali anlatmak için başka bir kavrama ihtiyacımız vardır der Ilan Pappe:

-‘‘Bu kadar uzun bir süreden sonra ‘işgal’  terimi bir şekilde gereksiz ve ilişkisiz bir hale gelir. Zaten Filistinlilerin iki kuşağı bu rejim altında yaşadı. Her ne kadar onlar bunu işgal olarak adlandırsa da, onların deneyimledikleri şeyin kökleri, yenilgiye uğratması ya da değiştirilmesi çok daha zor olan başka bir şeyde –sömürgecilikte- yatmaktadır. Sömürgecilik terimi günümüze kolayca uygulanamaz… Bu nedenle yakın geçmişteki ve heyecan verici araştırmalar sayesinde, İsrail üzerine yazan akademisyenler bir başka terimi –YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİĞİ- daha sık bir biçimde kullanır hale geldi’’…

Nüfus ve demografi dediğimizde aklınıza hiç gelmemesi gereken şey ise ‘seçim’dir. Çünkü askeri işgal ve nüfus istilası altında seçim olmaz.

Nüfus ve demografi dediğimizde aklına sadece seçim sandığı gelenler parlamenter ahmaklardır. Sömürgeci sistemin yarattığı krizleri sandık matematiği ile aşamazsınız.

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde Aralık 2022’de 208.236 seçmen var, 2022 Haziran verileriyle 908,653 telefon abonesi var. Seçmen sayısına göre mi ekmek üretilir bir ülkede yoksa nüfusa göre mi?

Bu yüzden Zeki Beşiktepeli ekmek tüketimi üzerinden hesaplardı nüfusu…

Nüfus demek planlama demektir, bütçe hazırlarken kamu hizmetlerine ayrılan pay demektir. Nüfus demek şehir planlaması, imar planı ve kent yönetimi demektir…

Belediye seçimi var, 11 ayda 4.444 arttı seçmen sayısı. Seçmen sayısındaki artış bile ilgisini çekmedi partilerin ama sayısını bilmedikleri nüfusa hizmet etmek için ‘belediye başkanlığı’ için yarışıyorlar…

Nüfus dediğimizde eskiden egemenlerin tüyleri diken diken olurdu SAVAŞ SUÇUnu sorguladığımız için, artık egemenlerden çok ‘‘muhalif’’ ve ‘‘devrimci’’ geçinenler rahatsız oluyor.

Nüfus ve demografi dendiğinde aklına ‘‘planlama’’ gelmeyen piyasa anarşisine teslim olmuştur. Bu anarşi ise yerlilerin ‘yaşam alanı’nı imha eder. Çünkü anarşinin kaynağı işgaldir.

Nüfus, kaynakların dağılımı ve nasıl paylaşılacağı sorunudur: 100 bin kişilik bir toplum için yapılmış bir hastanede 1 milyon nüfusa hizmet veremezsiniz…

Nüfus hesaplaması enflasyon hesaplaması gibidir: Yüzde 340 hayat pahalılığının olduğu bir yerde Resmi İstatistik Kurumu bunu yüzde 70 gösteriyorsa aradaki fark halktan çalınır.

BTHK 2022 Haziran verileriyle 908,653 Telsim-Turkcell abonesi olduğunu açıklarken 2022’nin Ekim ayında İstatistik Kurumu Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki nüfusu 382 bin 836 olarak açıkladı… En masum haliyle enflasyon hesaplamasındaki manipülasyonla yapılan soygundur nüfus rakamını düşük göstermek. Ancak Kıbrıs’ın işgal bölgesinde mesele bu kadar masum değil…

Kıbrıs’ın kuzeyinde sağlık hakkına erişim, kamusal eğitim, tarımsal üretim ile tarım arazilerinin güvenliği, konut sorunu ve elektrik üretimi doğrudan doğruya nüfus ve demografi meselesi ile ilgilidir. ‘Yaşam alanı’nın yok edilmesi sorunudur nüfus sorunu:

100 bin kişilik toplum için kurulmuş hastanede 1 milyon kişiye sağlık hizmeti sunabilir misiniz?

100 bin kişiye elektrik üretmekle 1 milyon kişiye üretmek aynı mı?

100 bin ile 1 milyonluk bir popülasyonun yarattığı konut pazarı kıyaslanabilir mi?

1 milyonluk bir popülasyonun yarattığı konut pazarından tarımsal arazileri nasıl koruyacaksınız?

İşte, 100 bin kişi için oluşturulmuş bir yapıda 1 milyon kişi yaşarsa, 100 bin kişilik toplumun ‘yaşam alanı’ yok edilir.

Buna da tertemiz KANSIZ SOYKIRIM denir. Nüfus meselesi tam olarak budur…

(16 Aralık 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author