Aziz Şah – 22 Ocak linçi yerleşimci sömürgeciliğinin nüfusu “silah” olarak nasıl kullandığının tipik bir örneğidir.
Kutlu Adalı, 22 Ocak 2018’de Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla TC’li yerleşimcilerin Lefkoşa’da gerçekleştirdiği linç saldırısını çeyrek asır önce öngörmüştür.
Türkiyeli yerleşimci nüfusun günü geldiğinde Kıbrıslıları yakacağını Kutlu Adalı 1993’te yazdı… Adalı’nın öngörüsü “prova” olarak 22 Ocak 2018’de çıktı karşımıza…
Adalı, Sivas Katliamı gerçekleştikten sonra 17 Temmuz 1993’te “Genç Bıyıklılar” başlıklı bir yazı kaleme alır.
-“Nüfus yapımız değişmiştir, Sivas olaylarına alkış tutan bir Türkiyeli, yarın Kıbrıs’ta, Kıbrıslıları ateşe verebilir! İçimizdeki gerçek düşmana karşı uyanık olma durumundayız” der!
22 Ocak 2018 linçinden 25 sene önce uyardı Adalı…
***
“GENÇ BIYIKLILAR” yazısında Adalı şöyle der:
(…) Mahallemizin bakkallarından alışveriş eden çok Türkiyeli işçi var. Bunlar genellikle (…) konuşmalarımıza karışmazlar, sorunlarımıza ilgi duymazlar. (…) Görenler sanır ki taş kesilmiş melektirler. Ben bunları ısrarla konuşturmaya çok çalıştım, ama adlarını, doğdukları ve askerlik yaptıkları yeri söylemekten öteye, doğru dürüst bir çift laf hiçbiriyle edemedim.
Kilis’li Şiho Dayı’nın dilini ancak din konusu açılınca, açabildim. Demek ki, bu insanların bizimle konuşacak, paylaşacak ortak bir sorunları yoktur. Zaten dikkat ediyorum, birkaç istisna dışında Kıbrıslılarla kaynaşma niyetleri de yok!
Sivas’taki olaylar çıkınca, bakkallarda konuşulan gündem, bu acımasız, inanılmaz olaylar oldu. Hemen her gün, Madımak otelinde bile bile, tasarlanarak yakılan aydın ve sanatçı kişiler konuşuldu. (…)
Bakkal “Nolacak bu işin sonu? Sizce suçlu kim olabilir?” diye sordu.
-Bunun sizcesi, bizcesi yok, dedim. Bir takım kışkırtılmış insanlar, tören yaparcasına gidip, bilinen, tanınan kişileri otelle birlikte yakıyor. Bu caniliktir. Almanya’da faşistler Türkleri yakıyor, Türkiye’de Türk yobazlar, faşistlerle el ele verip Türk aydınları yakıyor! (…) Dinci, gerici yobazlar insanları cayır cayır yakıyor, oy kaygusu uğruna kimse üzerlerine yürümüyor. Bunun arkası gelecektir. (…) 31 Mart, Menemen, Kahramanmaraş, Çorum unutulmamıştır. Fırsat buldukça bunlar Sivas gibi yenilerini ekleyeceklerdir. Menderes bunların oyunu alabilmek için “Siz isterseniz hilafeti bile geri getiririm” diyerek, göz kırpardı. (…)
Arkamdan bir ses:
-“Analarını bile belleriz! Ben de olsaydım, ben de yakardım dinsiz, imansız, dinimizi aşağılayanları”…
Bakkalda herkes sus pus oldu.
Döndüm baktım, bıyıklı Türkiyeli bir genç, her zaman olduğu gibi bir ekmek, hıyar domates almaya gelmiş. Konuşmamıza kulak vermiş, ama bu kez konuşulan din ya, zaten başka bildiği bir şey yok ya, konuşmamızın ortasına pat diye böyle giriverdi.
-Kimin anasını belliyorsun delikanlı, dedim. Herkesin düşünce, inanç, vicdan özgürlüğü vardır. Siz özgürlükleri yalnız dinle sınırlı mı sanıyorsunuz? Hangi din sizin gibi düşünmeyeni çıra gibi yakıp öldüreceksin diyor. Otel dolusu insanı yakmak senin kitabında var mı? Senin inançlarını paylaşmıyor diye insanlarını öldürecek misiniz? Ben de olsaydım, ben de yakardım demeye utanmıyor musun?”
-Niye kızıyorsun efendi, adamlar mübarek Cuma günü dinimize küfrediyorlar”… (…)
Evet mahalle bakkallarında artık böyle konuşmalar da yapıyoruz.
Ağızlarını bıçak bile açmayan, bizimle bir kelam etmeyen Türkiyeli kardeşlerimiz, iş dine imana gelince görüyorsunuz bülbül kesiliyorlar.
Böyle giderse, geleceğimiz Kıbrıs’ta yobazların elinde olacaktır. Zaten nüfus yapımız değişmiştir. Düşünce, inanç, vicdan yapımız da değişirse fena mı olur? (…)
Bugün bakkalda Sivas olaylarına alkış tutan bir Türkiyeli, yarın Kıbrıs’ta, Kıbrıslıları ateşe verebilir! İçimizdeki gerçek düşmana karşı uyanık olma durumundayız.
Denktaş ve hıh deyicileri 19 yılda Kıbrıs’ı bu duruma getirmişlerdir. Gelecek 19 yılda, müzelik bir Kıbrıslı Türk bulunabilirse o da büyük başarı sayılacaktır.
(23 Ocak 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)