Aziz Şah – Namık Kemal der ki:
“Vatanı sattık bir pula / Ne utanmaz köpekleriz”…
TC Devleti Kıbrıslı yurtseverleri fişleyerek listeliyor. TC’nin “Kara Listesi” bizim “Onur Listemiz”dir…
Yarım asırdır Kıbrıs’ı işgal altında tutan ve Kıbrıslı Türk Toplumunu rehine olarak kullanan TC Devleti’nin “düşman” olarak görüp Misak-ı Milli sınırlarına sokmadığı her Kıbrıslı bununla ancak gurur duyabilir.
Son olarak öğrencileriyle Türkiye’deki spor müsabakasına giden Mağusa Namık Kemal Lisesi öğretmeni Hasan Küdenler’i Türkiye’ye sokmadılar…
Haberi gördüğümde aklıma Namık Kemal’in şiiri geldi sadece:
“İnsan mı neyiz, seçilmez / Bir zehirdir ki içilmez / Tavrımızdan da geçilmez / Ne utanmaz köpekleriz”…
***
Son vatan satma işini Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ni satarak yaptı işgal işbirlikçisi uşaklar…
Son hedefleri Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (KTMMOB) kamu adına denetleme görevi yürütmesini “yasa değişikliği” ile engellemek.
TC Devleti’nin KTMMOB düşmanlığı bizim bu topraklardaki köklerimize olan düşmanlıktır. KTMMOB’un kuruluş tarihi 1960’tır, Kıbrıs Cumhuriyeti ile yaşıttır. Kıbrıs’ta tarihi 1974’te başlatmak isteyen TC Devleti için 1974 öncesine uzanan her kök kesilip atılmalıdır. Bu yüzden çeşitli bahaneler üreterek kurumlarımıza saldırırlar. KTMMOB’un inşaatlar üzerindeki denetleme/vize verme yetkisi bahane edilerek mühendis, mimar ve şehir plancıları senelerdir karalanıyor.
Bir inşaatın denetlenmesi neden kötü bir şey olsun?
KTMMOB vize verirken inşaatta yasalarla belirlenen kurallara ve özellikle deprem yönetmenliğine uyulup uyulmadığına bakar. Bir inşaatın deprem yönetmenliğine göre yapılıp yapılmadığının denetlenmesinin neresi kötü olabilir?
Dahası var: 1974 istilasından bu yana Kıbrıs’ın kuzeyinde Türkiye’nin yaptığı hiçbir inşaat projesi vizelenmedi, yani KTMMOB tarafından denetlenmedi. TC Devleti 1974’ten beri KTMMOB Yasası’nı tanımamaktadır!
TC Devleti hem KTMMOB Yasası’nı tanımıyor, hem de bu yasanın değiştirilmesini talep ediyor. Bu sadece Kıbrıslı Türk Toplumunun kökleriyle uğraşmak için bir “bahane”dir.
1974’ten bu yana bildiğim kadarıyla TC’nin buradaki ilk büyük projesi 30 küsur senedir tamamlayamadıkları Lefkoşa-Girne yoludur. Ciklos’ta 4 gencimiz çamurda boğularak öldükten sonra öğrendik vizesiz/denetimsiz/kaçak yapılan Lefkoşa-Girne yolunun sorumlu bir mühendisi yoktur.
Yol inşaatları kaçak, doldurulmuş dere yatağına yapılan pandemi hastanesi kaçak, kaçak pandemi hastanenin elektriği bile kaçak, hapishane kaçak, Külliye kaçak…
Özetle TC Devleti Kıbrıslı mühendislere şunu söylüyor: Siz benim projelerimi denetleyemezsiniz!
Sonuç mu? İnşaat Mühendisleri Odamızın başkanı Gürkan Yağcıoğlu açıkladı: Bir buçuk sene önce doldurulmuş dere yatağına yapılan Pandemi Hastanesi binasında tabandan tavana çatlaklar var. Nem, rutubet, duvarlarda parmak girecek genişlikle oyuklar var.
İşgal işbirlikçisi uşaklar tarafından şeytanlaştırılan “vize” uygulaması “denetim” demektir. Projeleri kamu sağlığı ve güvenliği adına KTMMOB denetler. Vize budur!
Vizenin/denetimin mesele haline getirilmesi akıldışı bir durumdur.
TC Devleti tüm heybeti ile üzerimize çöktü. TC’li müteahhitlerin yapacağı “devlet projeleri”nin kaçak/vizesiz/denetimsiz olmasının “yasa” ile korunan bir hak olması gerektiğini dayatıyor.
Kaçak inşaatın yasayla korunduğu rejim, işgal rejimidir. TC’li müteahhitlerin Kıbrıslı mühendislerden “yasa” ile üstün kılındığı bir rejim, ırkçı bir rejimdir. TC Devleti “büyüklüğü”ne yediremiyor Kıbrıslı mühendislerin TC projelerini denetlemesini. Ancak bu AKP ile alakalı değil. 1988’de başlayan Lefkoşa-Girne yol inşaatından beridir böyledir!
Bilim tarihinden süzülüp gelen mühendislik yasalarını tanımayanları doğa yasaları yok eder. Doğu Anadolu Fayı Türkiye’yi boydan boya yerle bir etti.
Bize “devlet projeleri” vizesiz olmalıdır diye dayatan TC’nin Doğu Anadolu Fayı boyunca bütün “devlet projeleri” yerle bir oldu. Depremde hastanesi yıkılan devlet devlet değildir.
Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin “vize” diye savunduğu işte “mühendislik yasaları”dır.
İnşaatın vizeli mi, vizesiz mi olacağı meselesi ölüm kalım meselesidir!
(7 Şubat 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)