Aziz Şah – “Yüzyılın en büyük felaketi” söylemi, Tayyip Erdoğan iktidarının yarattığı enkazı örtmek için uydurulmuş bir yalandır.
“Yüzyılın en büyük felaketi” diyorsanız, bir doğa olayı olan depremi “felaket”e dönüştüren siyasi iradeyi aklıyorsunuz!
Deprem bilimin ortaya koyduğu doğa yasalarıyla bütünüyle açıkladığı bir doğa olayıdır. Deprem bir felaket değildir. Bilimin her geçen gün milimetrik detaylara varıncaya kadar hesapladığı bir olgudur. Felaket, bu bilimsel gerçekleri inkâr ettiğinizde ortaya çıkar!
Felaket, Tayyip Erdoğan’ın “kader planı” diye uydurduğu safsatadır.
1999 depreminden sonra siz 22 sene Türkiye’yi yöneteceksiniz, ama 2023’te depremin sonuçlarından sorumlu olmayacaksınız! Sizin iktidarınızda Elazığ, Van, İzmir, Bingöl depremleri olacak, hepsine “kader” diyeceksiniz…
Yerbilimcilerinin ve mühendislerin milimetrik hesaplamalar yaptığı bir çağda “kader planı” yoktur.
1999 depremine AKP’nin öncülü olan İslamcı çevreler “Allah’ın kendi karşıtlarını cezalandırması” demişti. “7,4 yetmedi mi?” pankartları açmışlardı… Son İzmir depreminden sonra hepimizin hatırındandır, “Gavur İzmir’e Allah’ın tokadı” olarak gördüler doğal afeti!
1999 ve İzmir depremlerine Allah’ın tokadı diyenler, şimdi de “dış güçlerin Erdoğan’a karşı oyunu” olarak sunuyor 6 Şubat depremini. Ama ne halse bütün “dış güçler” Türkiye’nin yardımına koştu…
İşlerine geldiğinde “Allah’ın tokadı”, işlerine geldiğinde “dış güçler”, işlerine geldiğinde de “kader planı” oluyor!
Çağımız ahmaklık çağıdır. Aydın zannettiğiniz insanlar bile hemen bu komplo teorilerinin üzerine atlayıp, “Faylar dışarından mı dürtüklendi?” diye soracak kadar kendinden geçiyor…
Ortada ne felaket var, ne komplo! Yerbilimlerinin milimetrik olarak açıkladığı gerçekleri inkâr ederek beton balonuyla ekonomide yarattığı suni büyümeyi “kalkınma” diye pazarlayan bir AKP iktidarı var karşımızda.
Depremi İslamcı ya da komplocu teoriler değil, yerbilimleri açıklar. “Konut balonu”nu da Marksizm açıklar. İnşaat ve gayrimenkul sektörü sanayiye karşı değil, sanayinin daralan ihracatı karşısında iç talebi canlandırmak için “yedek lastik” olarak kullanıldı. Ekonominin lokomotifi değil, patlamaya hazır “yedek lastiği” olageldi.
Kıbrıs’ta muhalif geçinenler bile “Adam yol, köprü, hastane, tünel yaptı” diye Tayyip Erdoğan’ı övdü senelerce… Beton balonu şişirildikçe bir illüzyon yaratıldı. Türkiye’nin güçlü ve büyük devlet olduğu imajı çizildi. Batı emperyalizmi buna güler geçer, ama bizim gibi üçüncü dünya toplumlarını kandırabilirsiniz…
“Yüzyılın en büyük felaketi” değildir 6 Şubat depremi. Yüzyılın en büyük balon patlamasıdır…
22 senede bilimle ve doğa yasalarıyla inatlaşarak yapılmış ne kadar inşaat projesi varsa hepsi moloza dönüştü.
Böyle zamanda inşaat ekonomisi üzerine teorik tartışmanın ne önemi var, diyebilirsiniz, enkazın altında çocuklarımız ve öğretmenlerimiz varken…
Siz soldan sağa övgüler yağdırdınız Tayyip Erdoğan iktidarının yarattığı bu illüzyona. Depremde patlayan inşaat sektörü ve güçlü devlet balonuna siz övgüler düzdünüz!
Hasta garantili Kamu-Özel Ortaklığı “Şehir Hastaneleri”ni övdünüz CTP’lisi, UBP’lisi, Yenidüzen yazarı, Kıbrıs gazetesi yazarı, Tabipler Birliği yöneticisi…
Geçiş garantili yolları, köprüleri, tünelleri övdünüz! Baktınız bir Lefkoşa-Girne yoluna, bir de Türkiye’de yapılan yollara, küçüklük kompleksiniz kabardı, öve öve bitiremediniz Türkiye’nin “gelişmesi”ni! Ama unuttunuz ki 30 küsur senedir Lefkoşa-Girne yolunu da yapan aynı TC Karayolları Genel Müdürlüğü’dür!
Ciklos felaketinden sonra TC Karayolları’nın yaptığı Lefkoşa-Girne yolunun sorumlu mühendisinin bilinmediği açıklandı bize. Kıbrıslılara mezar olan Adıyaman’daki İsias Otel’in mühendisi kimdir?
Devleti devlet yapan denetleme, cezalandırma, güç kullanma, planlama ve para politikası tekelidir.
TC Devleti doğa yasaları ile inatlaşarak, bilimin sözcüsü Meslek Odaları ile savaşarak, bir doğa olayı olan depremi “felaket”e dönüştürmeyi başardı.
NTV Muhabiri Merih Ak, Kıbrıslılara mezar olan İsias Otel’in apartmandan otele dönüştürüldüğü iddiası olduğunu söyledi, “Kolonların kesildiği söyleniyor, tüm bunlar yargı sürecinde ortaya çıkacak” dedi.
Türkiye hayranlığınız bittiyse şimdi gerçekleri konuşalım: Çocuklarımızı ve öğretmenlerimizi kim öldürdü?
(10 Şubat 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)