Aziz Şah – Senih Çavuşoğlu’nun bir illüstrasyonu vardır: Dağdaki bayrak, bir eşek büstü, önünde bir eşecik, eşek büstünün kenarında da karga…
Son zamanlarda Türk medyasında kullanılan bir tabir var: Yankı odası!
Kuyu gibi, bağırıyorsunuz ve sesiniz size geri geliyor… Eşeklerin yankı odası diyorum Senih hocanın o görseline. Mesarya ile Beşparmaklar arasında bir kör kuyu:
-Aii, aiii, aiii… Aaaaiiiii… Aaaaaaaaaiiii…
İstediğiniz kadar bağırın. İki harf var bu kombinasyonda: “A” ve “İ”… “Aaaaiiiiii” dışında başka bir ses çıkarmanız mümkün değil!
Eşek, eşek büstünün önünde… Kendi kendine tapınan bir eşeklik hali. Yankı odasında kendi sözlerini duydukça haz alan bir megalomani. Yankı odasında en tehlikeli olansa farklı bir şey söylemektir. Sizin sesinizi bastırmak için davul bile çalarlar!
Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yaşayan Kıbrıslılar çok uzun süredir sadece kendi anırmalarını duyuyor. Hem dışarıdan bir ses girmiyor içeriye hem de kendi uydurduğu yalanlarla duvarları sıvayıp kalınlaştırıyor ahali. Farklı bir ses çıktığı zaman da “birlik mücadele dayanışma” diyerek bastırılıyor.
“Yankı odası”nın temel özelliğidir: Kendi uydurduğunuz yalanlara maruz kaldıkça duvar kalınlaşır, dışarıdan gelen seslere tamamen sağır olursunuz. Kendi dilinizle kendi kulaklarınızı sıvarsınız.
Sürekli olarak kendi düşüncelerinizi başkalarından duyuyorsunuz, sonra kendi düşüncelerinizi başkalarına siz tekrar ediyorsunuz.
Peki, o düşünceler nereden girdi sizin kafanıza? O düşüncelerin kaynağı da “yankı odası”ndaki ölülerin sayıklamalarıdır…
Ölü kuşakların sayıklamaları yaşayanların beynine kabus gibi çökmüştür. “Yankı odası”nda durmadan tekrar ettiğiniz ölülerin sayıklamalarıdır.
Kıbrıs’taki “yankı odası”nın kökleri ta Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu’na (KATAK) kadar gider…
Türkçe konuşan Kıbrıslı aydınlar, İngiliz sömürgecilerine “Kıbrıs Türkleri, Türkiye hükümetinden İngiltere hükümetine devredilmiş bir EMANETtir. Kıbrıs Türkleri adada idamei mevcudiyet edebilmeleri için HÜKÜMETİN YARDIMINA VE HİMAYESİNE MUHTAÇTIRLAR” (1943) dediği günden beridir toplumumuz bir “yankı odası”ndadır. 100 senedir kendi kendine “emanet” ve “yardıma ve himayeye muhtaç” diyen aydınların “yankı odası”ndadır toplumumuz…
Özel Harp Dairesi için söylenen “Bir tuğla çekersem duvar yıkılır” sözü “yankı odası” için de geçerlidir: Tuğlayı çekip dışarıdan farklı bir ses duymak gerekir…
Mesela Türkiye’de muhalefet “yankı odası”nda yankılanan kendi sesi yüzünden kaybetti seçimi. Muhalefet kendi kendine konuşarak, hem Türkiye gerçeklerinden uzaklaştı hem de kendi kendini kazanacağına ikna etti.
2002’de Venezüella’da askeri darbeye karşı mücadeleden geriye “Devrim televizyonda gösterilmeyecek” sözü kaldı… 2023’te ise Türkiye’de muhalefet 3-4 tane televizyon ekranında konuşarak “devrim” yapacağını zannetti!
-Devrim televizyonda gösterilmiyorsa, televizyon ekranında devrim de yapılamaz…
TC muhalefeti en başta “Boş tencere iktidar götürür” olmak üzere bütün klişe sözleri “yankı odası”nda kendi kendine tekrar etti. “Boş tencere tek başına iktidar götürmez, iktidarın değişmesi için başka koşullar vardır” diyen çok değerli Marksistler, iktisatçılar, sosyal bilimciler vardı Türkiye’de. Hiçbiri “yankı odası”nda sesini duyuramadı…
Çünkü yankı odasında iki harfle kurulur cümleler, “A” ve “İ” ile: Aaaaaiiii, aaaaaiiiiiiiiii, aaaaaaiiiiiiiiiii!
Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki “yankı odası”nda duvarlar kalınlaştıkça kalınlaşıyor. “Yankı odası”nda üretilen yalanın bir özelliği vardır: Nefret üretir!
Son günlerde kendinizle ilgili ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilgili kendi uydurduğunuz yalanlara kaptırdınız kendinizi. Yalanlar kin, nefret, şovenizm ve ırkçılık üretir sadece. Yankı odasının duvarlarını kendi uydurduğunuz yalanlarla sıvayıp duvarları kalınlaştırıyorsunuz.
Siz “mağdur, hakları gasp edilmiş, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kovulmuş” değilsiniz. Bu yalanı siz uydurdunuz…
TC Devleti ordusu ve nüfusu ile Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarını işgal altında tuttuğu sürece KIBRIS CUMHURİYETİ’NDE HİÇBİR HAKKINIZ YOKTUR. Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarımızın önündeki engel TC Devleti’dir.
“Mağdur”sanız Türk işgalinin mağdurusunuz…
“Haklarınızı gasp etti”yse Türk işgali gasp etti…
Ankara’nın önünüze koyduğu samanla anırarak hiçbir şey elde edemezsiniz!
(15 Haziran 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)