“Kıbrıs’ta işgal var” demek tek başına bir anlam ifade etmez

Aziz Şah – Kıbrıs’ta 49 senelik Türk işgalinin sonunda geldiğimiz nokta bu kadar saçma işte…

Cezayir işgal edildi, Cezayirliler işgale karşı direndi.

Vietnam işgal edildi, Vietnamlılar işgale karşı direndi.

Irak işgal edildi, Iraklılar işgale karşı direndi.

Filistin 1948’den beridir işgal altındadır, Filistinliler 1948’den beridir direnir.

Kıbrıs 1974’te Türk ordusu tarafından işgal edildi. Türk ordusunun silah zoruyla evlerinden attığı Rumca konuşan Kıbrıslı kadınların Türk ordusunun namlularının üzerine doğru gerçekleştirdiği “Kadınlar eve yürüyor” eylemleri dışında Kıbrıs’ta işgale karşı mücadele edilmedi. Kıbrıslılara Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kapısını bile kadınların bu yürüyüşleri açtı. “Uluslararası hukuk” hiçbir şey ifade etmez, siz mücadele etmezseniz…

“Kadınların eve dönüş yürüyüşleri” dışında Kıbrıs’ta işgale karşı bir mücadele verilmedi. Yalnızca “Kıbrıslı Türk solu” değil, Kıbrıs Cumhuriyeti de işgale karşı mücadele etmedi. Kıbrıs Devleti’nin ulusal bir tezi ve stratejisi var mı Kıbrıs’ta işgali sona erdirmek ve üniter Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın nizamını, vatanın toprak bütünlüğünü ve halkın birliğini sağlamak için?

İşgalden sonra TC Devleti, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin önüne “federasyon”u koydu, 2018’e kadar federasyon tartışıldı. TC Devleti “federasyon defteri kapandı” dedi, Rum Liderliği işgalcisini masaya oturtmak için yalvarır konuma geldi. TC’nin Kıbrıs’ın kolonizasyonunu hedefleyen bir tezi var, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ise bir stratejisi yok.

“Kadınların eve dönüş yürüyüşleri” sırasında mülteci kadınlar, mültecilerin temel insan hakkı olan eve dönüş hakkını talep ettiğinde karşılarında yalnızca TC işgal rejiminin askerini değil, Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’ni de buldular. Rum Liderliği tarafından provokatörlükle suçlandı bu kadınlar…

Yok müzakereler vardı, yok Turgut Özal Yunanistan’ı ziyaret etti, yok ABD bize barış bahşedecekti… Oturun oturduğunuz yerde dedi Rum Liderliği, kadınlar da yürüdü namluların üstüne!

Hem kendi işbirlikçi liderliklerine hem de işgalciye karşı kadınların verdiği bu mücadele, Kıbrıs tarihindeki işgal karşıtı tek mücadeledir…

Cezayir’de, Vietnam’da, Irak’ta, Filistin’de kimse tartışmadı “Ülkemizde işgal var mı?” diye, bunun tartışılacak bir tarafı yoktu, çünkü o ülkelerde “Kıbrıslı Türklerin karakterinde bir kabile” yaşamıyordu…

Kıbrıs’ın bütün şansızlığı bu “kabile” zihniyeti: Rumca konuşan Kıbrıslılar İngiliz sömürgeciliğine karşı silahlı mücadeleye başladı, Türkçe konuşan Kıbrıslılar gitti İngiliz’e polis yazıldı.

Kendisini Kıbrıs halkının bütününden soyutlayan etnik ayrılıkçı-kabileci “Kıbrıslı Türkler” İngiliz sömürge devrinde İngiliz’in, TC sömürge devrinde de Türkiye’nin bekçisi oldular.

Başka bir yazıda detaylarını anlatırım, ama dinleyin: Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bağlı diaspora örgütleri vardır dünya çapında. “Kıbrıslı Türk” denilen cemaatin mensupları bu diaspora örgütlerine katılmazlardı. Son dönemde bu “kabileciliği” kırdık! Üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ve Kıbrıs halkının birliğini savunan Türkçe konuşan Kıbrıslı gençler İngiltere’de bu örgütlere girdiler… Gittiklerinde Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağının yanında Yunan bayrağı asılıydı. Türkçe konuşan Kıbrıslı gençler o kapıdan girince Rumca konuşan Kıbrıslı gençler o bayrağı oradan indirdi. “Tek bayrak, tek devlet, tek vatan, tek halk” dediler. Ama böyle mücadeleler yarım asır önce verilmeliydi, 1990’larda-2000’lerde doğan çocuklara bıraktınız siz bu “miras”ı! Mücadele böyle verilir, kabilecilik böyle aşılır, kendi kendinizi izole ederek ancak “azınlık kompleksi”nde çürürsünüz… 

“Azınlık kompleksi”nde bir cemaat gibi davrandığı için Türkçe konuşan Kıbrıslılar durup durup “Kıbrıs’ta Türk işgali var mı, yok mu?” diye tartışırlar. Çünkü arkalarına aldıklarını zannettikleri Türk ordusuyla “azınlık kompleksi”ni bastırdıklarını zannederler…   

Ne zaman Kıbrıs’taki işgal gerçeğini inkâr eden kabileci “Kıbrıslı Türkler” üzerine yazsam birileri muhakkak çıkar ve der ki:

-“İşgal var demekle de bir şey değişmiyor”…

Doğrudur, “Kıbrıs’ta Türk işgali vardır” demek tek başına bir şey ifade etmez. İşgale karşı verilmeyen mücadeledir önemli olan… Ama Tufan’ların Kudret’lerin Sami’lerin Doğuş’ların “Kıbrıs’ta Türk işgali yoktur” demesi çok şey ifade eder. İşgalcinin işgalini 49 yıldır nasıl sürdürdüğünün ifadesidir bu…

(27 Haziran 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author