%5 azınlığı korkutsanız ne yazar bu saatten sonra?

Aziz Şah – Kıbrıs’ta Türk işgalinin 49’uncu yılındayız. Bazı eski TMT’ciler “verdikleri mücadele”nin ne kadar “haklı ve doğru” olduğunu “zorla” kabul ettirmek için Facebook’ta TMT’nin geçmişini sorgulayan herkese laf yetiştiriyor…

Tarihteki “mücadeleler” sonuçlarıyla değerlendirilir: TMT, Türk askerini Kıbrıs’a çıkarmak için mücadele etti. Bu “mücadele” sonucunda Kıbrıs’ın Türkiye tarafından işgal edilmiş kuzeyinde Kıbrıslılar nüfus için %5’in altına düştü. 

Türkçe konuşan Kıbrıslıların son yüzyılına girdik. Türk ordusu çekilerek işgali sona erdirmediği takdirde Latinler, Maronitler ve Ermeniler gibi yok olan cemaatlerinden biri olacağız adanın…

Tarih şöyle yazacak: NATO’ya bağlı TC Özel Harp Dairesi’nin devşirdiği Kıbrıslı işbirlikçiler Türkiye’ye toprak kazandırmak ve Kıbrıs’ı bölmek için kendi toplumunu feda etti.

Bu kansız soykırımı durdurmanın bir yolu var: Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş… Bunun için 1974’ten sonra taşınan savaş suçu yerleşimci nüfus geldiği yere geri dönecek ve gasp edilen bütün Rum mülkleri sahiplerine iade edilecek!

Ganimet ‘örs’tür, yerleşimciler ‘çekiç’tir; 49 senedir işgal rejimi Kıbrıslıları örse yatırıp çekiçle dövdü.

Demografi öyle hızlı değişiyor ki Denktaş dirilse ve sokaklarda dolaşsa tanıyan çıkmaz…

Bir okurumuz anlattı, bir süre önce ekranda Hakkı Atun’un başından geçen bir olayı anlattılar. Atun ‘devlet dairesi’ne gitmiş…

-‘Nesden dayı?’ demişler Atun’a. ‘Kendisini tanımamalarına bozulmuş’, dedi okurumuz…

TC işgalinin Kıbrıslıları yok eden demografi mühendisliğinin sahadaki uygulayıcılarından en önemlisidir Hakkı Atun. Ömrü uzun olsun… İşgalin 100’üncü yılı için “2074” isimli bir roman yazacağım: “Son Kıbrıslı köyü” diye. Bizi yok edenlere ithaf edeceğim… 

İşgalden çok önce 1950’lerde, Rum basını “Ya Taksim Ya Ölüm” siyasetini analiz ederken Kıbrıs bölündüğü takdirde Kıbrıslı Türklerin yok olacağını anlatıyordu…

8 Şubat 1958’de Elefteria gazetesi şöyle yazıyor:

“Türkler adadaki nüfusun %18’ini, bütçeye yapılan yardımın %5’i, adadaki ekilebilen arazinin %13’ü ve adadaki ticaretin ancak %1’ini ellerinde tutmaktadırlar. O halde nasıl taksim istiyorlar, biz bile anlamıyoruz”…

Rumlar ekonomik olarak bakıyordu meseleye haklı olarak; çünkü “bütçe” devlet olmanın gereğidir! 80 milyonluk Türkiye’nin içinde 80-100 binlik Türkçe konuşan Kıbrıslının nasıl eritileceğini hiç hesap etmediler…

Anastasiadis Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş çağrısı yaptığında ödü bokuna karıştı çoğunun…

Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal edilmiş toprakları üzerinde kurulmuş bu haydut düzene tebaadırlar. Bir Cumhuriyet çatısı altında yurttaş olarak, anayasal haklar ile yaşamayı hayal edemiyorlar: Tebaa ile yurttaş arasındaki farkı bilmiyorlar.

Kıbrıslıların hukuki ve toplumsal tüm haklarının kaynağı 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’dır. Rumlar yurttaş olarak Cumhuriyet’e, Türkler tebaa olarak işgal rejimine sarıldılar.

Anastasiadis’in “sözde değil özde bir çağrı” dediği, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş çağrısından çok korktunuz… Korkmanız gereken Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş değil, dönecek bir Kıbrıslı Türk toplumu kalmamasıdır. Şu an işgal bölgesindeki oranımız maksimum %5!

Nüfusun 18’i ile “yüzde 30” hak sahibi olduğunuzu ezberlediniz Kıbrıs Cumhuriyeti’nde. Şimdi %5 nüfusla %50 ortak zannediyorsunuz kendinizi… 

Siyonist Şimon Perez’in dediği gibi, “Politika coğrafya değil, nüfus meselesidir”… İşgal rejiminin çizdiği sınırlar içerisinde siyaset yapanlar gözardı ediyor demografiyi. İnsanı gözardı ederek siyaset yapamazsınız!

TMT’yi sorgulayan herkese laf yetiştiriyorsunuz, çünkü “iyi anılmak” istiyorsunuz, “minnet” bekliyorsunuz… Dert etmeyin çok bunları. İşgalin 49’uncu yılında “var oluşu için mücadele ettiğiniz” toplumun işgal bölgesindeki toplam nüfusa oranı %5’in altındadır…

TMT’yi sorgulayanlara laf yetiştirmenize gerek yok, Pakistan’dan gelen üniformalarla “mücadele eden” mücahitler! Kendi vatanında Türkiyeli yerleşimcilerin, Rusların, Ukraynalıların, Afrikalıların, İranlıların ve diğer milletlerin içinde %5’in altında azınlık olmuş bir cemaatin umurunda değildir kahramanlık destanları… 

İnanmıyor musunuz bu anlattıklarıma? Gelin bir gün TMT’ci Nalbantoğlu’nun adının verildiği hastaneye gidelim, check up’ınızı yapalım… Ama olmaz, hastanede kan alacak tüp sıkıntısı var!

(8 Temmuz 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author