Kıbrıs sorunu bir kere çözüldü, bugünkü sorun işgaldir!

Aziz Şah – “20 Temmuz olmasa ne olacaktı?” diye sorulan bir soru vardır. 15 Temmuz darbesi ile 20 Temmuz istilasının aynı karargâhta tezgâhlandığını bile bile sorarlar her sene bu soruyu. Kıbrıs’ı NATO’nun 15 Temmuz darbesinden NATO’nun 20 Temmuz istilasının kurtardığını iddia ederler! Pek ahmakça…

Türkiye Kıbrıs’a çıkarma yaparken Yunan Genelkurmayı’nın “Türkiye deniz tatbikatı yapıyor” diye Milli Muhafız Ordusu’na “Gidin uyku çekin” şeklinde verdiği talimata rağmen 15-20 Temmuz’un bütünlüğü inkâr edilir. Çünkü bir destan uydurmak lâzım… “Amerikan beslemesi hain Yunan cuntacılar ile bir olup Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgal ettik, dağılmış bir orduya karşı, onu bile tek seferde başaramayıp 2 harekât düzenledik,  Güvenlik Konseyi’ndeki emperyalist devletler ateşkes çağrısı yapmadan önce ‘Hâlâ Magosa’yı alamadınız mı?’ ve ‘Ne bitmez 20 kilometreymiş bu?’ diye (Bakınız: Mehmet Ali Birand’ın Diyet kitabı) dalgasını da geçti bizimle” diyecek halleri yoktu ya? Bir destan uydurmak lâzımdı…

15 Temmuz darbesi neden oldu? Makarios’a bağlı silahlı güçleri kuzey sahilinden çekip Türk ordusunun istilasını kolaylaştırmak için…  

Bu hamasetin yaratılmasında AKEL ve Sovyetler de sorumludur. Ayak sesleri senelere yayılan bir darbeye karşı AKEL askeri hazırlığını yapsaydı Türk ordusunun “kurtarıcılığıyla” kendini kandırmazdı.

Herkesin tanıdığı bir AKEL’ci vardır muhakkak, “Türk ordusu gelince çok sevindik, gidip teslim olduk” diyen…

Sosyalist parti EDEK’in kahramanları ise 15 Temmuz’da darbecilere karşı elde silah savaşarak geçtiler tarihe. Kurtarıcı beklemediler… 

1974 istilasından sonra EOKA-B’nin tek suikast düzenlediği lider de EDEK lideri Vasos Lissaridis’tir. Düşünün, Türk ordusu Kıbrıs’ı işgal etmiş… Tarih 30 Ağustos 1974: İşgal istilaya dönüşmüş, etnik temizlikle-kovmalarla Rumlar sürgün ediliyor, EOKA-B faşistleri hain bir pusu kurup şair Doros Loizou ile eşi ve EDEK lideri Vasos Lissaridis aynı aracın içinde seyahat ederken otomatik silahlarla tarıyor. Arabayı kullanan EDEK’li şair Doros Loizou hayatını kaybeder, Loizou’nun eşi ve EDEK lideri Lissaridis yaralı şekilde kurtulur…

15 Temmuz 1974’te darbe yapan EOKA-B, 30 Ağustos 1974’te Türk istilası tamamlandıktan sonra ise darbeye ve işgale karşı direnen Dr. Lissaridis’e suikast düzenler…

AKEL hiçbir zaman öncü rol oynamadı. 1974’e kadar Enosis’i savunarak şovenizmi kitlelere taşımıştır, 1974’ten sonra NATO tezi federasyona sarılmıştır. Egemen ideoloji ne ise onu savunmuştur!

AKEL’in ne kadar “öncü” olduğunu anlamak için Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet’in 11. ölüm yıldönümüne denk gelen 23 Nisan 1973’teki Girne-Lefkoşa İlçe Kurultayı’nda Papayuannu’nun “AKEL’in Enosis’e karşı olduğu yolundaki söylentiler gerçek dışıdır” sözüne bakmak yeter!

Temmuz savaşından 9 ay önce ise Ekim 1973’te Yunanistan’da yayın yapan To Vima gazetesine verdiği röportajda Papayuannu, AKEL’in ezelden beri Enosis’ten yana olduğunu, Enosis’in gerçekleşmesi için hiçbir zaman sosyalizmin kurulması şartı olmadığını söylüyordu.

Tarihin kırılma-karar anlarında bir “komünist parti” kendi bağımsız hattını kuramıyorsa ona ihtiyaç yoktur.

15 Temmuz darbesi neden oldu? Makarios’çu güçleri dağıtmak ve Türk ordusunun Kıbrıs’a çıkmasını kolaylaştırmak dışında bir neden var mı?

Burada başka bir isim giriyor devreye: 1919’da doğan 2001’de ölen, Enosis’e karşı çıktığı için AKEL’den tasfiye edilen AKEL kurucularından Miltiadis Hristodulu. Enosis’e karşı çıktığı için Plutis Servas, Adamos Adamantos, Vasos Vasiliu ve Kostas Partasidis’le birlikte parti tarihinden ismi kazınır Miltiadis Hristodulu’nun. 1965’ten itibaren Makarios ve Kiprianu hükümetlerinin basın sözcüsü olur.

18 Nisan 1987’de verdiği bir röportajda darbenin neden 15 Temmuz’da olduğunu açıklar: 1968-1974 arasında yapılan müzakerelerde Denktaş Makarios’un 13 maddesini kabul etmiştir, küçük pürüzler kalır, anlaşmaya varılmıştır. Türk-Yunan heyetleri arasındaki son müzakere 13 Temmuz 1974’te Maraş’ta yapılır. 16’sında anlaşmaya varıldığı açıklanacağı yönünde karar alınır. 15’inde darbe olur!

Kıbrıs sorunu bir kere çözüldü. Bugünkü sorun işgal ve yerleşimci sömürgeciliği sorunudur…

(22 Temmuz 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author