Türkiye’den narenciyeye ambargo: BU CENAZE KALKMAZ

Aziz Şah – Hastanede biri seslendi: “Gazetede yazan Aziz sensiiin? Senin da Türkiye’ye girişin yasakdıır?” dedi.

Omorfolu bir traktörcüydü. Bahçeleri dolaşır gece gündüz, hastalık varsa gider bahçe sahibine söyler ve bahçeyi ilaçlar. İşi zirai hastalıklar…

-Nedir bu “yeşillenme” hikâyesi, dedim…

-Bahane buldular bu sene, dedi.

-Ne olacak, dedim…

Manşeti attı: BU CENAZE KALKMAZ, dedi.

Anlatayım Omorfolu traktörcünün ne demek istediğini…

2023 baharında kokusu çıktı Türkiye’nin narenciye üreticisine bir oyun çekeceği… O zaman yeşillenme meşillenme hastalığı yok ama Türkiyeli tüccar ürünü almayacağının söylentisini çıkardı.

Eğer piyasa Türkiyeli tüccarın tekelinde olursa, ürün sadece Mersin Gümrüğü üzerinden satılabilirse TC istediği gibi fiyat belirler ve ambargo koyar.

Denktaş’ın Mağusa Limanı’ndan Avrupa’ya ihraç edilen ürünlere “KKTC mührü” vurmasından sonra 1994’te alınan ABAD kararı ile Mağusa Limanı’ndan “doğrudan ticaret” dönemi kapandı. Kıbrıslı üretici, Türkiyeli tüccar ile Mersin Gümrüğü’nün kıskacına alındı.

Denktaş’ın “KKTC mührü” ile piyasa Türkiyeli tüccarların tekeline geçti. O gün bugündür narenciyenin kaderi Ankara’nın iki dudağı arasındadır…

Bunun suçlusu da Makarios’tur değil mi?

Aralık ayında 35.000 enginar “Turunçgil yeşillenme hastalığı” bahanesiyle Türkiye’den geri gönderildiğinde, narenciyenin dalında kalacağı anlaşıldı.

Yeşillenme masalı Aralık ayında çıktı. Her sene Ekim-Kasım gibi piyasaya çıkan tüccarlar ise bu sene ortada yok. Hastalık bahane, tüccar gelmedi zaten…

Türkiye’nin rehine siyasetidir bu: Türkiyeli tüccar tekel kurdu ve Mersin Gümrüğü’ne mecbursun!

Hem Papadopulos hem de Anastasiadis 1994 ABAD kararı öncesinde olduğu gibi Mağusa Limanı’ndan doğrudan ticaret yapılmasını teklif etti. Papadopulos’un teklifini Talat, Anastasiadis’in teklifini ise Çavuşoğlu reddetti.

Mevlüt Çavuşoğlu şöyle demişti: “Anastasiadis gündemi değiştirmek için Maraş’ın ve Ercan Havaalanı’nın BM kontrolüne, Mağusa Limanı’nın da AB kontrolüne verilmesini teklif etme cüretini gösterdi. Tabii bunların ciddiye alınması mümkün değildir”…

Cenevre’de Anastasiadis’in önerisi reddedildikten sonra Mehmet Ali Talat da, “Bu öneriyi daha önce de Papadopulos teklif etti, o zaman da ben reddetmiştim. Anastasiadis’in teklifi ‘Şeytanca bir öneri’dir” dedi.

Bu “şeytanca öneri” kabul edilseydi narenciye dalında çürümezdi, Mersin Gümrüğü “duvar” gibi karşımıza dikilmezdi…

2023 baharında bizzat kendi kulaklarımla işittim Türkiyeli bir tüccarın yanında çalışan bir Kıbrıslıdan:

-Karar alındı, gelecek sene King üreticisinin burnunu sürtecekler, dedi.

Geçen sene Valensiya üreticisinin burnunu sürttüler, bu sene sıra King/Mandora üreticisine geldi.

İsmi bende saklı olan Türkiyeli bir narenciye ihracatçısının bürosunda bütün Türkiyeli tüccarlar toplandı ve karar aldı…

Nedeni basit: Geçen sene Türkiyeli tüccarlar kendi arasında rekabete girdi malı toplamak için. “Rekabet bize zarar verir, fiyat yükselir, anlaşıp rekabet etmeyelim” dediler…

Malın değerine yakın bir bedel ortaya çıktı. Tonu 10.000 TL’ye yakın gitti King’in. Üretici kâr etmedi, zarar da etmedi. Bahçeleri kurumaya bırakmamak için bahanesi oldu.

Geçen sene 10.000 TL’den giden ürüne bu sene Cypfruvex’in “koruma fiyatı” diye açıkladığı rakam 5.500 TL!

Bütün film bu…

Geçen seneden bu seneye Türk Lirası ne kadar değer kaybetti?  

Türkiyeli tüccar malı üreticiden TL ile alır, Dolarla satar. Hem TL değer kaybetti, hem de fiyatı düşürmek için ürünü dalında bıraktılar!

Omorfolu traktörcü neden “Bu cenaze kalkmaz” dedi?

-Türkiye Mersin Gümrüğü’nü kapattı. Mersin Gümrüğü geçilmezdir…

-Türkiyeli tüccar ortada yok, kesim ekipleri yok. Yani malı alacak olan ve toplayacak olan yok…

Ürün dökülmeye başladı altına. Ortada ekip ve tüccar yokken 2 ay içinde nasıl toplanacak bütün Omorfo ovası?

İşte bu yüzden “Bugün başlasalar toplamaya yetişmez, bu cenaze kalkmaz!” dedi Omorfolu traktörcü…

“Herşeyi Kıbrıs sorununa bağlamayın, sınıf mücadelesi verelim” der “devrimci lafazanlar”. Çünkü hepsi memur olduğu için gerçek hayatla alakaları yoktur.

“Kıbrıs sorunu” değil zaten bu, Mersin Gümrüğü sorunudur!

(24 Ocak 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author