Bir yabancının evinde 50 sene

Aziz Şah – 28/01/2024

“Rumların malını satmak ve yağmalamak KKTC hukukuna göre suç değil”  diyor “elit” Kıbrıslı Türk avukatlar ve hukuk profesörleri!

Elitlerin görevi budur: Yalan söylemek!

Herkesi bir yalana inandırmak Goebbels gibi…

İnanmayanlar var daha demek ki aramızda, bir gözü gerçeğe diğer gözü yalana bakarken şaşı olanlar…

Elitlerin tek bir görevi var: Gören gözü kör etmek.

Varmaya da iki gözü birden gerçeğe açılır ahalinin!

Akan Kürşat’ın İtalya’da tutuklanmasından sonraki günlerde girdiğim mekânlarda şunu gördüm:

Düz vatandaş dümdüz bir şekilde,

-Uluslararası hukukta “eşdeğer” mi var, bir “eşdeğer” uydurdun, yetmedi bir de İTEM icat ettin, Türkiye’den gelenlere tapu verdin sattılar savdılar; neyine yetmezdi “tasarruf belgesi”, diyordu.

“Diyalog” gazetesi de röportaj yapmış vatandaşlarla. Biri şöyle diyor:

-“Biz kimin malını kime satıyoruz? Koçan yerine geçen bir sahte belge verdiler ancak bu malların koçanları hala Rumların üzerinedir. Türkiye’den gelenlere zamanında 100-150 dönüm yerler verildi, onlar da taş atıp kolları yorulmadı diye sattılar, gidip memleketlerine yatırım yaptılar”…

Bu gerçekleri düşünmeye ve söylemeye cesaret eden Kıbrıslıları susturmak için saldılar “elit” avukatları ve hukuk profesörlerini meydana…

-KKTC hukukuna göre yasaldır!

Varmaya da iki gözü gerçeğe açılır ahalinin…

Kolektif bir şizofreni yaşanıyor Kıbrıs’ın işgal bölgesinde. Kolay değil, toplumun ezici çoğunluğu 50 sene önce tanımadığı insanların evine girip onların hayatını yaşamaya başladı.

Evin sahiplerinin resimlerini bile evin duvarından uzun süre indirmeye cesaret edemedi…

29 sene sonra kapılar açılınca boynunda evin mutfak kapısının anahtarıyla gelen Rum kadının evin duvarlarını okşayarak nasıl konuştuğunu anlatmıştı arkadaşım. Hep beraber oturup ağladık demişti…

Bir roman ya da film olsa çok sürükleyici olurdu. Tanımadığınız birinin evinde, onun serveti üzerinde, onun kimliğine bürünerek 50 sene geçiriyorsunuz.

Her sabah bir yabancı gibi uyanıyorsunuz ve sonunda alışıyorsunuz. O kadar alışıyorsunuz ki, bunun yalan olduğunu söyleyenlere karşı öfkeden çıldırıyorsunuz.

Bazıları da o kadar da alışmamış ki aklını korumak için kolektif şizofreniye direniyor…

İşte Akan Kürşat’ın İtalya’da tutuklanmasından sonra romanın son bölümüne geldik.

Yargıç salona girer, tutuklu ayağa kalkar. Yargıç tutukluya,

-50 sene önce bir yalana inandınız ve bu yalan bitti, der.

-Çıkar üzerinde sana ait olmayan elbiseleri ve çırılçıplak çık bu salondan…

Bir şizofren tanıdınız mı hiç?

Ben tanıdım. 1974’te savaşta yaralandı, sonra hastalığı ortaya çıktı, tedaviye hiç tepki vermedi, gittikçe kötüleşti, başhekimleri ve doktorları emekli etti ama 50 senedir aynı yalana inanıyor. Kıbrıslı Türk toplumunun ezici çoğunluğu gibi…

50 sene önce mülteci olarak bir eve yerleştirildiniz, biraz toprak verdiler size sus payı, aklınız güneydeki malınızda kaldı.

30 sene hiç dokunmadınız size verilen eve. Boyamadınız ve tamir etmediniz, sus payı olarak verilen toprağa inşaat yapmadınız. Çünkü Rumundu, bir gün gerçek sahibine geri verecektiniz…

Bir yabancının evine “tutulmuştur” yazdığınız gün bir yabancıya dönüşmüştünüz. Kafanızın içinde hayali karakterler konuşmaya başlamıştı bile. Bir kafanın içinde birkaç kişiyle yaşıyordunuz artık.

Eski devrimciydiniz, yeni ganimetçiydiniz, müebbet Türk milliyetçisiydiniz, “Papaz da rahat dursaydı”cıydınız, eski mücahit yeni müteahhittiniz, nostaljiktiniz güneyi özlüyordunuz, “kazanılmış haklar”ınız vardı, kafanızın içi darmadumandı.

30 sene boyamadan, tamirat yapmadan, çivi çakmadan oturdunuz başkasının evinde kafanızın içinde bir düzine karakterle…

Sonra bir gün Annan diye bir büyücü çıktı. Bu kolektif şizofreniye son vermek için hokus pokus yaptı. Annan Planı diye bir zehir verdi kanınıza, “Mal tutanın elinde kalacak” dedi.

Sonra, “Rumlar Taşınmaz Mal Komisyonu’na gitsin, bir ara paralarını öderiz” dediler. O günden sonra artık siz sadece ganimetçi oldunuz…

Artık şizofren değil, sadece ganimetçisiniz.

(28 Ocak 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author