Aziz Şah – 02/02/2024
Tam bir ay geçti Avukat Akan Kürşat’ın İtalya’da tutuklanmasının üzerinden…
Bir aydır bu karar nasıl ve kim tarafından alındı diye soruşturuyorum. Güneyde birkaç gün konuşulduktan sonra kapandı konu. Tek ciddi hamleyi Kıbrıs Barolar Birliği yaptı.
Baro, Kıbrıslı Rum avukatlar içerisinde Rum malı yağması ve kara para aklamaya karışanlar olup olmadığını incelemeye aldı.
Kıbrıs’ın en etkili kalemlerinden Aristos Mihailidis bile bu konuda tek bir yazı yazdı, o da Tufan Erhürman ve Hasan Esendağlı’nın açıklamalarına öfkelendiği için…
Kıbrıslı Türk hukukçular “Rum malı yağmalamak KKTC hukukunda yasaldır” diyor. Tabii ki öfkelenecek!
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis ise Kıbrıslı Türklere 14 maddelik açılım paketi sunuyor…
Simerini’de bir gazeteci de sordu: Kıbrıs Cumhuriyeti, işgal altındaki topraklarımızda Rum mülklerinin alım satımı için nasıl bir araç olarak işlev görüyor?
Kürşat’ın hakkında tutuklama emri varken pasaportunu uzattığını ve güneye gidip geldiğini öğrenince eleştiri okları tamamen Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yöneldi.
“Avrupa tutuklama emri” diye İngilizce bir belge sızdı. “Toprak işgali, yağma, dolandırıcılık ve kara para aklama” iddiaları gösteriliyor tutuklama nedeni olarak…
Bir savcının “işgüzarlığı” mı bu tutuklama, bu işten hükümetin haberi var mı?
Bu küçük detaylar önemlidir. 2012’de Erhan Arıklı’nın Kırgızistan’da Tassos Isaak ve Solomos Solomou cinayetlerinden dolayı Interpol tarafından tutuklanmasının nedeni bir savcının talebiydi. Tek bir savcı…
Kıbrıs Cumhuriyeti Isaak ve Solomou’nun katlinden dolayı hakkında tutuklanma emri çıkarılanların bile peşine düşmedi.
Isaak öldürüldüğünde eşi hamileydi, Anastasia adında bir kızı oldu.
Arıklı’nın Kırgızistan’da tutuklanıp bırakılmasından 4 sene sonra 2016’da Cumhurbaşkanı Anastasiadis’e gitti Anastasia cinayetin 20’nci yılında…
Bu ziyarette Anastasia’ya eşlik edenler arasında olan dostuma sordum:
-Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Isaak’ın kızı Anastasia’ya ne söz verdi?
-Hiçbir söz vermedi, sadece ailene ve sana bakarak olacağız, dedi.
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Anastasiadis, başı demir çubuklarla ve taşlarla ezilip öldürülen Isaak’ın kızına “adalet” vadetmedi.
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis de, toprakları yağmalanan vatandaşlarına “adalet” vadetmiyor…
Etnik bencillik ve duyduğunuz nefretten biraz arınırsanız göreceğiniz resim şudur:
Trikomo muhtarı kadar ilgilenmiyor Rumların mallarının yağmalanmasıyla Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis.
Kıbrıslı Rumlar yanlış seçim yaptı gene: Trikomo muhtarının Cumhurbaşkanı olması lazımdı…
Kıbrıs Cumhuriyeti meclisinde Mülteciler Komitesi’nin toplantısına katılmadı hükümet yetkilileri, komitede yasal mal sahiplerinin endişelerini dinlemedi, ne yaptığı ve yapacağı konusunda bir açıklama da yapmadı.
Seçim geçti, toplumun 3’te 1’ini oluşturan mültecilerin önemi kalmadı!
Bu yüzden Kürşat’ın İtalya’da tutuklanmasının altından Arıklı’nın Kırgızistan’da tutuklanmasında olduğu gibi bir savcı çıkabilir.
Bir savcı bir devlet değildir, ama bir savcı bir savcıdır. Talep edebilir…
Kendi edip kendi bulan Kıbrıslı Türk elitler, üzerinde oturdukları çalıntı mallardan ve Rumlara ait mülkler üzerinden elde ettikleri servetin suçluluğuyla saldırıyorlar Kıbrıs Cumhuriyeti’ne.
Hristodulidis 14 maddelik paket açıklıyor. UBP, CTP, Serdar Denktaş, Bağımsızlık Yolu, KTÖS ve Kudret Özersay’dan oluşan “mücahit ruhu” birleşiyor karşısında…
-Bir kıvılcım parlıyor müteahhidin içinde!
Kıbrıs Cumhuriyeti 2006’da Ağır Ceza yasasını değiştirdi “Rum malı yağmalayanları” yargılamak için, 28 Nisan 2009’da da ABAD’dan yargı yetkisini aldı, Cumhuriyet mahkemelerinde alınan kararları AB ülkelerinde de uygulatabilir.
Bugüne kadar elindeki bu yetkileri hiç kullanmadı. Kullanmayacağı anlamına gelmez. Bir savcı çıkar bir talepte bulunur…
Cumhuriyet’in Kıbrıslı Türklere tek bir kutu ilaç vermek gibi bir zorunluluğu yoktur. Toprakları işgal altında olan, 64 senedir vergi ödemediğimiz ve topraklarını sahte koçanla sattığımız devletin bize tek bir paket ilaç vermek gibi bir zorunluluğu yoktur.
Türkiye’nin ilaçsız bıraktığı hastalarınıza “ilaç vereceğim” diyor Cumhuriyet. Lanet ediyorsunuz…
Cumhuriyet “normal bir devlette normal insanlar gibi yaşamak”tır.
Cumhuriyet’e karşı nefret dolusunuz çünkü üzerinde oturduğunuz servet Cumhuriyet’ten çalınmıştır.
(2 Şubat 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)