Önce devletsiz kaldık, sonra işgalci olduk!

Aziz Şah – 05/03/2024

1955’te Kıbrıs Futbol Federasyonu’nu terk ettik, 1958’de ayrı belediye kavgası başlattık, 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu ama “ya taksim ya ölüm” naraları hedefinden şaşmadı, 1964’te de Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk ettik.

Cumhuriyet’i terk etmemizin 60’ıncı yılındayız. BM’nin meşhur 4 Mart 1964 tarihli Türkiye’nin de olumlu oy verdiği karar ile devletsiz kaldık.

1960’tan 63’e kadar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin vergi yasasını bloke ettik. Yürürlükte vergi yasası olmadığı için devletin geliri yoktu. Amacımız devleti yıkmaktı, 64 sene sonra devlet ayakta, biz yıkıldık…

Çok yaşasın Kıbrıs Cumhuriyeti!

Yaşadıkça “Kıbrıslı Türkleri” hep karşısında bulacak. Ödemediği vergiden ve yapmadığı yatırımdan pay isteyen Kıbrıslı Türkleri bulacak…

-Haklarımızı alacağız, diyor Niyazi Kızılyürek. Kimden alacak?

-AB üyeliğinden gelen haklarımızı!

AB üyesi 1964’te terk ettiğimiz Kıbrıs Cumhuriyeti’dir. 1960’tan 63’e vergi yasasını bloke edip maliyesini çökertmeye çalıştığımız, 1974’ten beridir %37 toprağı üzerinde “işgalci” olduğumuz Cumhuriyet.

Cumhurbaşkanı Makarios 1963’te “13 Madde” ortaya atınca, bizi yok edecekler diye ayağa kalktık. 1968’de Beyrut’ta başlayan müzakerelerde Denktaş kabul etti o 13 Madde’nin 12’sini…

***

Kıbrıslı Türklerin bugün Kıbrıs Cumhuriyeti’nde hiçbir hakkı yoktur.

-AB üyeliğinden gelen haklarımızı alacağız, diyor Niyazi Kızılyürek.

AB bugün Kıbrıslı Türklere bir “hak” sunmuyor, “hibe”dir sunulan!

Hak ile hibenin farkı nedir bilir misiniz?

Bu farkı bilmediğiniz için devletsiziz!

Bir Cumhuriyet’in yurttaşı olmak “tek taraflı bir ilişki” değildir. İnsanın doğuştan gelen insan hakları sadece sözleşmelerde vardır. Devlete karşı sorumluluklarınızı yerine getirdiğinizde devlet size “doğuştan gelen haklarınızı” sağlar.

Bir devlete hiçbir karşılık sunmadan ondan hizmet alamazsınız. Vergi ya da sosyal sigorta numaranız yoksa vatandaş değilsiniz aslında. Dünya düzeni böyle kurulmuş…

Bugün “Kıbrıs Cumhuriyeti’nden haklarımızı alacağız” dediğinizde Türk’ten Türk’e propagandadır bu!

Bugün “AB üyeliğinden doğan haklarımız” dediğinizde de Türk’ten Türk’e propagandadır.

AB’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sunmak zorunda olduğu hizmetler vardır. Ama bu Kıbrıs Cumhuriyeti vergi mükelleflerinin ödediği bedelin karşılığındadır. AB, Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlarına karşılıksız hiçbir şey vermiyor.

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne hiçbir katkısı olmayan Kıbrıslı Türklerin bu durumda AB’den talep ettiği “hak” değildir: HİBE’dir!

“ABD’den vatandaşlık hakkımızı alacağız” diyor musunuz? 

Avrupa Birliği’nin Kıbrıslı Türklere verdiği hibelerin benzerlerini ABD de veriyor: Altyapı, restorasyon, iki toplumlu faaliyetler, burs gibi AB’nin verdiği hibeleri ABD de veriyor!

Önce hibe ile hak arasındaki farkı anlayın…

Haksız yere “hak” fetişizmi ve şovenizm yapmayın!

Çünkü topraklarının %37’si 50 senedir Türkiye’nin işgali altında olan Kıbrıs Cumhuriyeti verecekli değil, alacaklıdır. Bugün biz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortağı değil, işgalcisiyiz.

***

BM’nin 4 Mart 1964 kararı ile devletsiz kalmamızın 60’ıncı yılındayız. 21 Ağustos 2023’te BM Güvenlik Konseyi bir karar yayınladı. İşte o kararla devletsiz “Kıbrıslı Türkler” bu kez de “işgalci” oldu!

Türk işgal güçlerinin BM Barış Gücü askerlerine Pile’deki saldırısından sonra BM Güvenlik Konseyi yayınladığı kararda sadece Kıbrıslı Türkleri kınadı.

4 Mart 1964’ün anlamını idrak edememişti Kıbrıs Türk Liderliği: 4 Mart 1964’te BM kararına Türkiye’nin de verdiği olumlu oy ile Dr. Küçük’ün “cumhurbaşkanı muavinliği” makamını terk ettiği hükümet Kıbrıs’ın tek temsilcisi sayıldı.

9 Mart’ta İsmet İnönü, Küçük’e mektup yazarak Kıbrıs Cumhuriyeti yaşıyor, terk ettiğiniz makamlara geri dönün yoksa Rumlar devlete tek başlarına sahip çıkacak ve meşru sahibi durumuna gelecekler dedi.

21 Ağustos 2023’ün de anlamı idrak edilmedi:

Türkiye’nin işgal güçleri tampon bölgede BM Barış Gücü’ne saldırdı. BM Güvenlik Konseyi sadece “Kıbrıslı Türkleri” kınadı, bütün dünya ise “İşgalci Kıbrıslı Türkler”e lanet okudu…

Bay Niyazi Kızılyürek, “haklarımızı” mı alacağız? Alalım, toplumumuzu BM Güvenlik Konseyi kararında “işgalci” konumuna düşüren Türkiye’den!

(5 Mart 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author