İşgal hukukunda “standart” yoktur

Aziz Şah – 16/03/2024

Bir günde mi geldik “gizli tanık” ile yargılamaya?

Birkaç kişinin tutuklanmasıyla Mehmet Hasgüler’in “diploma mezarlığı” dediği dosya kapandı.

Tek bir üniversite mi diploma satıyor?

36 üniversite varken sadece bir tanesine piyango çıktı!

İtibarsızlaştırmak için yapılan eczacı ve tabip operasyonlarının farkını buradan anlayabiliriz. “Sahte reçete” operasyonları planlıydı…

Oto galerilerden ve bet ofislerden farkı olmayan “apartman üniversiteleri”ni birkaç kişiyi tutuklayarak korumaya aldılar.

***

Bunca muhalefetsizliğe ve boş vermişliğe rağmen Türkiye bu küçücük toplumu rahat bırakmıyor.

-5 Ocak’ta spor muhabiri Güren Tilki Kıbrıslı spor yazarları derneği ile gittiği İstanbul’da dört yıl önce Fenerbahçe-Başakşehir maçı oynanırken “Bu son gol Tayyip Erdoğan’a” diye attığı tıvitten dolayı tutuklandı.

-12 Ocak’ta İstanbul’a giden Yusuf Alkım Kıbrıs hakkındaki iki yazıdan dolayı “terör propagandası” iddiasıyla havalimanında tutuklandı.

-Ankara’da Ali Osman Tabak ve Şener Levent kendilerine haber vermeden yargılandı.

-KKTC Polis Teşkilatı ve Başsavcılığı Kutlu Adalı cinayetinden dolayı Sedat Peker, Atilla Peker ve Korkut Eken hakkında tutuklama emri çıkarttı. Ankara ise zamanaşımı gerekçesiyle Peker kardeşler ve Korkut Eken’i Adalı cinayetinden yargılayamazsınız, dedi…

-Omorfo’da bir MHP milletvekiline ait “üniversite”de patlak veren diploma skandalında MHP’li patron değil, çalışanları suçlandı…

***

Birbiri ile alakasız gelebilir size bu davalar…

Tilki’ye dört yıl önce attığı tıvitten dolayı, kovuşturma açılmış, gıyabında yargılanmış, hesabı kesilmiş, kendisine haber dahi verilmemiş…

Yusuf Alkım’ı ise gıyabında yargılamadılar. İfadesini almak için Türkiye’ye gitmesini beklediler…

Şener Levent’e ise daha önce Ankara’da açılan davalarda KKTC polisi ve yargıç ifade almak için geliyordu ya da mahkemeye çağırıyordu.

İşgal hukukunda bir “standart” yok. Her şey keyfi. Resmi bir sömürge statüsünde olsaydık uygulanan işgal hukukunun bile bir standardı olacaktı. Sömürgeden de aşağıyız bu yüzden…

Devletlerarası bir ilişki olsaydı, bu davaların tümünde: Türkiye’de bir Kıbrıslı aleyhinde dava açıldığında, ifadenin alınması için TC Dışişleri Bakanlığı Lefkoşa’daki TC Büyükelçiliği’ne gönderecekti dosyayı…

TC Lefkoşa Büyükelçiliği de buradaki Başsavcılığa başvurarak ifadenin alınmasını isteyecekti. Devletlerarası ilişki böyle olur…

Sizin haberiniz olmadan Türkiye’de bir mahkemede yargılanmış olabilirsiniz ve ceza almış da olabilirsiniz, bunu da ancak Türkiye’ye gittiğinizde öğrenirsiniz…

Yusuf’un tutuklanması bir milattır. Yusuf’a kadar Kıbrıslı yurtseverlerin Türkiye’ye girişi yasaklanıyordu. Kıbrıs hakkında yazılmış iki yazıya “terör propagandası”ndan şikayetçi olup dava açtılar ve bu davayı sözde “TC Büyükelçiliği” bildirme zahmetinde bulunmadı. Çünkü “Elçilik” bir diplomatik misyon değildir, karayolları ihalelerine bakar…

Lefkoşa Kaza Mahkemesi 1996’dan beri Türk kontrgerillasının öldürdüğü Kutlu Adalı hakkında dosya bile açamazken, tek bir şikayetçinin başvurusuyla Kıbrıs’ta yazılmış herhangi bir yazı Türkiye’de yargılanıyor!

22 Ocak 2020 tarihli gazetede çıkan bir yazıdan/haberden dolayı Şener Levent ve Ali Osman Ankara’da Ağır Ceza’da yargılandı. Önceki davaları polis gazeteye gelerek “Ankara’da aleyhinizde dava açıldı” diye bildirirdi, hatta Ankara’da açılan bir davada davayı beyan etme görevini Lefkoşa Kaza Mahkemesi’ne verdiler ve bir yargıcımızın “Ankara’nın kadrolu memuru” gibi ifade alıp Ankara’ya iletmesini talep ettiler…

22 Ocak linçinin yıldönümünde yazılan bir yazıya Ankara’da dava açıldı. Ali Osman’ın adresi “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Merkez/Ankara” yazıldı…

Daha önce Ankara’da açılan davaları zahmet edip Kıbrıslılara “Sizi gıyabınızda yargılıyoruz” diye bildirirlerdi… Artık ona da gerek yok!

Yusuf Alkım’a açılan davadan itibaren “tuzak” kuruyorlar. Dava açıyorlar, bekliyorlar Türkiye’ye gitmenizi…  

Bu sırada da Kutlu Adalı cinayeti davası bilmem kaçıncı kez “düşüyor”!

Tek bir şikayetle Türkiye’deki mahkemelerde Kıbrıslıları haber dahi vermeden gıyaben yargılıyorlar…

Kıbrıs Türk Barolar Birliği ancak “KKTC yasalarına göre Rum mallarını yağmalamak meşrudur” demesini bilir…

Kutlu Adalı davası Ankara’da düşer, Lefkoşa’da düştüğü yerde kalır.

(16 Mart 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author