Aziz Şah – 24/03/2024
İşgalin 49’uncu yılında Rumca ve Türkçe konuşan Kıbrıslılar olarak “Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği” adı altında bir deklarasyon yayınladık.
-Kıbrıs sorunu konusunda bütün yabancı güçlerin bir planı vardır ama Kıbrıslıların yoktur, denir…
Biz Kıbrıslı bir plan yaptık!
BM müzakerelerinin ve planlarının tek bir amacı vardır: 1974’ten sonra işgalin toprak ve demografi üzerindeki bütün oldubittilerini ve savaş suçlarını meşrulaştırmak ve yasallaştırmak.
Kapitalizmin kutsalı olan “mülkiyet hakkı”nı bile BM planları ile ortadan kaldırdılar Kıbrıs’ta!
İşte bu yüzden, “Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği” adı altında yayınladığımız deklarasyon insan haklarını temel alır ve savaş suçlarının normalleştirilmesini reddeder!
Bu deklarasyon işgal bölgesinde görmezden gelinse de güneyde bir karşılık buldu. Çünkü Kıbrıs halkının talepleri yazıyor deklarasyonumuzda, bu yüzden bize “ütopist” diyenler de oldu. Çünkü bizim planımızda emperyalistlerin 1958’den beri dayattıkları ve ezberlettikleri sloganlar yok. Onların anti-tezi var…
Deklarasyonumuzu okumamış olanlar ve merak edenler Google’a “Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği” yazarak ya da https://www.freecyprus.net/ adresinden ulaşabilirler.
Ne kadar doğru bir iş yaptığımızı BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in kişisel temsilcisi Holguin hanımefendiden randevu alamadığımızda bir kere daha anladım.
Bayan Holguin bize randevu vermedi, ne mutlu bize…
Holguin “BM parametreleri”ni reddeden UBP-DP-HP ile görüştü, 2-3 kişilik federalist gruplarla bile görüştü…
Holguin sadece taksimciler ve federalistlerle görüştü ama Kıbrıs halkının ezici çoğunluğunun onayladığı fikirleri duymak istemedi!
Çünkü Birleşmiş Milletler, çözüm için değil çözümsüzlük için vardır.
Ledra Palace Oteli’nin kapısına giderek BM yetkilisine Türkiye’nin 1974’ten beridir Kıbrıslılara karşı işlediği savaş suçlarını ve yerleşimci sömürgeciliğini anlatan bir mektup verdik.
50 senedir BM’ye gönderilen aşk mektuplarından farklıydı bu: Savaş suçlarını deşifre eden ve BM’ye uluslararası hukuku hatırlatan bir “ihbarname” verdik ellerine!
İyi ki göndermişiz Holguin’e bu ihbarnameyi, yoksa nereden bilecektik BM’nin bize duvar olacağını…
Yalnızca Deklarasyoncular değil, en başta 1974’te silah zoruyla Girne’den kovulan mültecilerin örgütü olmak üzere Kıbrıslı mülteci dernekleri de Holguin ile görüşme talebinde bulundu hem yazılı hem de telefoniyen…
Kıbrıslı mülteci dernekleri ile de görüşmedi Holguin!
“Bütün sivil toplumu dinleyeceğim, Kolombiya’da dinlemenin ne kadar önemli olduğunu öğrendim” diyen Holguin, Kıbrıslı sivil toplumunun 3’te 1’ini temsil eden mülteci derneklerine cevap vermedi…
Alman tarihçi Heinz Richter Kıbrıs’taki durumu anlatmak için şu kıyaslamayı yapar: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alman nüfusunun 5’te 1’i mülteci konumuna düşmüştü, Kıbrıslı Rumların ise 3’te 1’i evini kaybetti.
Kıbrıs’ın en büyük “sivil toplum örgütü” mültecilerdir. Holguin’le görüşmek için yazılı ve telefoniyen başvuran mülteci örgütlerine olumlu ya da olumsuz cevap dahi verilmemesi terbiyesizliktir.
Bu terbiyesizlik üzerine gazeteci bir dostumun Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’ndan edindiği bilgiye göre, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Holguin’in kimlerle görüştüğüne dair hiçbir fikri yok. Bu örgütlerin nasıl seçildiği ya da nereden aday gösterildikleri konusunda da hiçbir fikri yok…
Bay Hristodulidis, Holguin’e serenat yapmayı bırak ve sor ona:
-Kıbrıslı mülteci örgütleri ile neden görüşmedi? Mültecilerin geri dönüş hakkından mı, mülkiyet hakkından mı korkuyor Birleşmiş Milletler?
-Kıbrıslı Rumları silah zoruyla evlerinden kovanlarla görüşüp, evlerinden kovulan mültecilerle neden görüşmedi?
Holguin’in görüştüğü Kıbrıslı Türkler içerisinde gasp edilmiş Kıbrıslı Rum mallarını satan ve yağmalayan inşaat ve emlak şirketlerinin ortakları var!
Bayan Holguin, savaş suçluları ile görüşüp savaşın kurbanlarını muhatap almıyor musunuz?
Holguin’e yazdığımız mektupta şöyle dedik:
-Yüzlerce Kıbrıslının imzaladığı ortak Deklarasyona bağlı olan “Kıbrıs’ın Özgürlüğü için Pan-Kıbrıslı Seferberliği” Girişimi olarak, Kıbrıs’taki Türk işgalinin sona erdirilmesini ve üniter, demokratik, çoğulcu ve laik bir devletin kurulmasını güçlü bir şekilde destekliyoruz.
Nelson Mandela’nın dediği gibi, “Yalnızca özgür insanlar müzakere edebilir. Bir mahkum sözleşme yapamaz”…
(24 Mart 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)