AKEL ve Niyazi işgal bölgesinde neyin “diyet”ini ödüyor?

Aziz Şah – 10/5/2024

Kıbrıs’ta yerleşimci sömürgeciliğinin üç ayağı var: Askeri işgal, toprak yağması ve yerleşimci nüfus.

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde çok yoğun bir seçim kampanyası yürütüyor Niyazi ve AKEL. Geçtiğimiz günlerde Gaziveren’deydiler…

Gaziveren’in nüfusu yaklaşık bin kişidir. Köyde bütün topraklar satıldı, 15 bin konut izni verildi. AKEL Gaziveren’de neyin propagandasını yaptı?

İllegal yerleşimciler için 33 katlı apartmanların inşa edildiği köyde neyin karşılığında AKEL propaganda yapabiliyor?

Niyazi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Türklerin “yaşam hakkı”nı gasp ettiğinden bahsediyor. Haklarımızı Avrupa’dan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nden alacağız, diyor…

Niyazi Avrupa’da aşırı sağın yükselişinden bahsediyor… Ama Kıbrıs’ın kuzeyindeki işgalden, yağmalanan topraklardan ve yerleşimci kolonizasyonundan hiç bahsetmiyor!

AKEL neyin karşılığında Kıbrıs’ın işgal bölgesinde seçim kampanyası yürütüyor?

-İşgalden, yağmalanan topraklardan ve yerleşimci nüfustan bahsetmemenin karşılığında!

AKEL’in bu dönüşümü bir günlük bir konu değildir…

Senelerdir gözlemliyoruz AKEL’in hem Türkiye ile hem de CTP ile ilişkisinin dönüşümünü.

Kıbrıs’ın işgal bölgesi ve özgür bölge arasında kalın bir sis duvarı var. Göz gözü görmüyor…

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde AKEL Kıbrıslı Rum mallarının yağmalanmasına karışan federalistlerle birlikte seçim kampanyası yürütüp bunu “ortak vatan mücadelesi” diye sunuyor özgür bölgede. Hatta “Kıbrıslı Türklerle tek ilişki kurabilen parti benim” diyor…

2019’da ve 2024’de AKEL’in işgal bölgesindeki seçim kampanyasını yürüten üç önemli federalist (Ahmet Derya, Mehmet Civa ve Ferdi Sabit Soyer) Kıbrıslı Rum mallarına sahte koçan vermek için “İTEM Yasası”nı yaptılar. Kıbrıslı Rum mallarını yağmalayan federalist CTP’liler ile “ortak vatan mücadelesi” veriyor AKEL! Ama bundan malları yağmalanan 200.000 Kıbrıslı mültecinin haberi yok…

Bizim bu sis duvarını yıkmamız gerek. Kimler kimlerle iş tutuyor göstermemiz gerek! 200.000 Kıbrıslı mülteciye vicdan borcumuzdur bu yüzsüz ve sahtekâr federalist suç ortaklığı!

AKEL hiçbir zaman Kıbrıslı Türk toplumu ile doğru ve sağlıklı bir zeminde ilişki kuramadı. Ancak bugünkü durum işgal rejiminin çizdiği sınırları AKEL’in kabul ettiği yeni bir aşamadır…

Bu sadece bir yorum değildir. AKEL’in görüştüğü Kıbrıslı Türk örgütlerden aldığım bilgilerdir bunlar. İlk kez de yazılmıyor ve söylenmiyor…

10 senelik bir dönüşümdür AKEL’de yaşanan: Crans Montana’dan önce AKEL heyeti Ahmet Davutoğlu Türkiye Dışişleri Bakanı olduğu sırada Ankara’ya gitti. AKEL heyetinin yarısı Türkiye’nin söylediklerine ve “çözümde samimi olduğu”na ikna oldu, diğer yarısı olmadı.

Sonrasında AKEL farklı tarihlerde CTP dışındaki iki grupla görüştü: BKP ve Boykot Hareketi. BKP ile AKEL merkezinde görüştüler, Boykot Hareketi ile BKP merkezinde.

İşgal bölgesindeki son genel seçimde eski CTP’lilerden oluşan etkili bir grubun seçimleri aktif boykot kararı alması üzerine AKEL boykotçularla görüştü. “Boykot CTP’ye zarar verir” dedi.

Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki yasadışı seçime bile taraf oldu AKEL. İşgal altında yerleşimci nüfusun oy kullandığı seçimler “demokratik” midir ki AKEL taraf oldu? 

CTP ayrıca AKEL’e bir şart koştu: “Bize muhalif olanlarla görüşmeyeceksiniz”!  

AKEL merkezinde Kıbrıslı Türklerle yapılan görüşmede ise Genel Sekreter Stefanos Stefanu, “Erdoğan aleyhine konuşmayın, bize çözümü Erdoğan yapacak” dedi.

AKEL ile görüşen iki Kıbrıslı Türk heyetin verdiği bilgiye göre, CTP Başkanı Tufan Erhürman da AKEL’i “Türkiye aleyhine konuşursanız, sizinle ilişkimizi bitiririz” diye tehdit etti.

Ne güzel geliştirdiler “iki toplumlu” ilişkileri!

Başka? Kameraların önünde hepimiz tanık olduk:

AKEL’in POGO Kadın Hareketi Genel Sekreteri Skevi Koukouma, CTP Kadın Örgütü’nün kongresinde yaptığı konuşmada “işgal altındaki bölge” dedi… Bunun üzerine kürsüye gelen Erhürman “CTP olarak biz işgal altındaki bölge terminolojisini reddediyoruz” diyerek Koukouma’yı susturdu!

İşgal bölgesinde AKEL’in ve Niyazi’nin yürüttüğü seçim kampanyası işgal, toprak yağması ve yerleşimci nüfus karşısında susmanın “diyeti”dir.

AKEL ve Niyazi böyle yaparak işgal bölgesinin ne kadar “demokratik” olduğunu da gösteriyor bütün dünyaya!

CTP’nin efsanevi Genel Sekreteri Naci Talat “AKEL’in kuyruğunda maşrapa olmayacağız” demişti… AKEL CTP’nin kuyruğunda maşrapa oldu…

(10 Mayıs 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author