Buffer Zone bendaşinoları

İsmail Işılsoy – Bir vakitler Xero’nın darı tarlalarına bir goncoloz dadanmış.
Tam pişme vaktinde koçanları talan eder, sadece saplarını bırakırmış.
Önce, öküzü olan komşulardan şüphelenmişler ama boşa almışlar günahlarını.
Sonra, sırayla sabaha kadar oturup gözetlemeye karar vermişler.
İki kişiymişler nöbette, biri dağ tarafındaysa diğeri denizde.
Biri bir başına binmiş dangalabiştanın, biri diğer başına anlayacağın.
Bir uç kuzeyde kalkıp inermiş, öbür uç güneyde.
Rivayettir be refik, ben bizim yeğenin yalancısıyım.
Gecenin bir vakti, dağ tarafındaki havalardayken, kıyıya yakın olan duymuş denizden gelen sesi.
Önce homurtular, sonra karanlık sudan çıkan kıvrık boynuzlu karartılar!
Meğerki bir değil, bin başlı bir goncolozmuş bu, öküz suretinde.
Kuzeydeki korkuyla atınca kendini yere, göt üstü oturmuş dangalabiştanın güneyindeki.
Limnidi’den Kokkina’ya bütün Dillirga illallah etmiş zarıncamalarından.
Allem gallem Mansura yani.
Eşeğe binen osuruğuna katlanır demişler.
Bütün kök aynaları çatlatmışlar orta yerlerinden.
Abesle iştigal ederek, zaferle çıkmışlar sandıklardan.
Darı düşmanı öküz başları tarlalarda dırabez kurmuşlar, tek tek geviş getiriyor, malûm tek delikten toptan sıçıyorlarmış.
Bunlar, her iki partinin birer temsilcisi olarak; biri en baştaki başlardan biri ile kahve içmiş, diğeri drabezin ucuna ilişerek samimi başaltı pozları vermiş.
Barış, dostluk, dayanışma sloganlarıyla sallanmış drapez!
Zivaniyanın ateşiyle atılmış temsilciler öne, en ateşli iki dilli nutukları onlar atmışlar.
Öküzün herhangi bir başının bir boynuzuna bir karton levha asmışlar görülmemiş bir cesaretle:
“Büyükbaşlarınıza sahip olun, dibimize darı ekmesinler, niyazimizin niyazıdır bu”
Aman aman, aman zaman!
Niyaz sözünü okuyunca toz olmuş goncoloz, sırra kadem basmış bin başın bini de!
Parti disipliniyle elde edilen seçim zaferini takip eden bu militanca ara bölge eyleminden sonra bir daha tek bir baş öküz bile karaya çıkmamış, balıklar ve midyeler denizde boğulurken, kuşlar yere çakılmışlar.
Dört özgürlük hakkının hepsini silip süpürmüş havada uçuşan mişarolar.
İsrâfil surunu urmuş, mahlûkat yerinden durmuş.
Dikensiz ayrelliler bitmeye başlamış ovada.
Türkçe konuşmaya başlamış cümle âlem.
Alan razı, veren daha da çok razıymış.
Bir şey almadan bir şey verilmez.
Neo-liberal bir devrimmiş bu.
Onlar ermiş muratlarına.
Dibelik rivayet.
Kerevet.
Evet.
***

İşgalci askerlerin merteksiz bıraktığı Xerovounos evlerinin damları çökeli çok seneler oldu.
Ayşabanın babasının diktiği incir bir kırk beş yaş daha aldı yalnız başına, o kuru tepede.
Korsanlardan korkulan zamanlardan kalma, denizi gözleyişlerini hatırlıyor.
Ufukta eşgeren dumanı en erken gören genç kadınlardanmış o.
Tepeden aşağı akışan delikanlılar düşüyor rüyalarına.
Limana yanaşan maden gemilerine koşarlarmış.
Hamal yazılmak içinmiş bu yarış, aş için.
En ağır yükü, en hızlı onunki taşırmış.
Limnidi’de okuyor manisini şimdi.
Denize değil, dağa bakarak.
Anadilinde okuyor.
Bu Türkçesi:

Eşgerinca caminin oraşdan
İçim gomşular içerim yanır
Belinde gırmızı kuşağınan
Aman gomşular içerim yanır.

Derler bana bu içer tütün
Derler bana ki gumarcıdır
Derler bana hem da şarabcı
Aman gomşular içerim yanır. (2)
***

Bu da bir Aybifan meselidir, inanırsan.
Bal olan yerde sinek çok olur, konan sinek kalkanı aratırmış.
Eskiden, çok eskiden korkunç bir dev daha çıkıp gelmiş denizden.
Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte; bir ayağı Beşparmaklar’da, bir ayağı Kakopetria’daymış.
Yakıp yıkıyormuş voyvoda, korkuyla kaçışanları kaptığı gibi midesine indiriyormuş.
Camilere, kiliselere sığınmışlar; birlikte adak adamışlar Apostolos Andreas manastırında.
Mum yakmadıkları şapel, bez bağlamadıkları yatır kalmamış ama hiçbir işe yaramamış.
EU ile USAID harfleriyle kutsanmış yeni kurtarıcılar yetişmiş imdatlarına euro ve dolarlarıyla.
Kırsal kalkınma sektör programları mı istersin, yoksa barış ve yeniden yapılandırma fonları mı?
Yani, ciğer bağlanmış butları görünce, ağızlarının suyu akarak düşmüş seninkiler artlarına.
Yine de yetmezmiş bendaşinolara(1) yiyip yuttukları, hep daha da fazlasını isterlermiş.
Golifa gibi para saçan liberal rüzgârı alarak arkalarına, engellenemez dedikleri barış uğruna fedakârca ticaret yapmışlar Buffer Zone içinde.
Pek saygıdeğer Slovakya elçisinin iki toplumlu siyasi partiler toplantısından çıkışta olmuş olanlar.
Kapılarda kuyruk olanların gösterdikleri çifte kimliklere siyivermiş dev hazretleri.
Çilentidir demişler.
Ara bölgenin dışında bıçak açmayan ağız çukurlarını görünce gademhane sanmış sıçınan dev.
Amerikan bezi pankartlara silmiş koca kıçını, iki dilli sloganlar arasında.
Zıp zıp zıplayarak cıbbana çaldıklarına şahittir şairim.
Derken, devin yolu bizim tarafa düşmüş.
Solya civarında, Aybifan köyüne.
Sonraları yerle bir olmuş bir yerdir, şimdi Fasula.
Bir anneyle bebeğine göz koyup, tam yutmak için kapacakken görmüş seçim sandığını.
Loğusa anneye oyunu kime atması gerektiğini anlatıyorlarmış.
Hani şu, ara bölgenin dışında sağır, dilsiz ve kör olanlar bülbül kesilmişlermiş.
Kuru fışkıya su dökülmüş, kokusu fena çıksa da yalanıp yutulmuş seçim.
Aman aman, aman zaman!
Sandık sonuçlarını görünce tabanları yağlamış dev!
Gidiş o gidiş.
Bir daha tek bir dev bile karaya çıkmamış, balıklar ve midyeler denizde boğulurken, kuşlar yere çakılmışlar.
22 Ocak’ta Afrika’ya linç girişimini seyretmesi emredilen polis müdürü istifa etmiş.
Bizim olduğumuz her yer bizimdir yazılı kâğıtları yel üfürmüş, su götürmüş.
Kerhane ve kumarhane patronları tövbe edip emekliye çıkmışlar.
Çilek için Limnidi’ye gelenler çöp atmaz olmuşlar dağ yoluna.
Teknecik santralinin bacasına filtre takılmış falan.
O günden beri havada kuyruk çırpıyor bizim kara kedi.
Hani şu, aramızdan geçti deyip durduğunuz.
Türkçe miyavlıyor gelip geçene.
Sevmediniz bu meseli belli.
Dibelik rivayet.
Evet.
***

Ah Şifaba.
Yine seslensen ohtonun başından, hüzünlü mavi gözlerinle baksan yine.
Cennet hurması kesmiş olsan yine bana, toprak tüten elciklerini öpüp başıma koysam.

(1) Bendaşino, beş başlı boynuzlu yılan
(2) Xerovounos manisi, kaynak eski Limnidi muhtarı Ersoy Köycü

(15 Haziran 2019 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author