Ayrılıkçı düşmanlık tohumları

Aziz Şah – İki cephe var Kıbrıs’ın işgal bölgesinde boş yere didişen…

‘Kıbrıs sorunu federal temelde çözülmeden hiçbir şey olmaz’ diyen federalistler ile ‘KKTC’yi restore edeceğiz’ diyen öteki federalistler.

Diyeceksiniz ki, nasıl oluyor da ‘didişen’ iki cephe de federalist?

Federalist olmakta bir şey yok:

-Yerleşimci taşıma nüfusu ‘KKTC vatandaşı’ olarak savunuyorsun, İTEM yasası ile ganimetlediğin Rum mallarına Taşınmaz Mal Komisyonu marifetiyle çöktüğünü söylüyorsun, burnuna yasemin kokusu geldiğinde Maraş’ın Rum sahiplerine iadesi aklına geliyor duygulanıyorsun, Kıbrıslı mültecilerin evlerine geri dönüş hakkını reddediyorsun çünkü ‘iki bölgeli iki toplumlu federasyon’ istiyorsun, Kıbrıs’ın askersizleşmesi değil garantörlük olmazsa olmazındır, herşeyden iki tane istemeyi siyasi eşitlik zannediyorsun…

Ayrılıkçı değil, ortak vatan fikrinde samimi iseniz; Kıbrıs toplumunun sadece YÜZDE 18’ini oluşturduğumuzu unutmayacaksınız!

Kıbrıs’ta siyasi çözüm mü istiyorsunuz? 

Yüzde 18’lik toplum içinde Türkçe olarak, kendi kendinizi kandırmak ve Türkiye’ye şirin görünmek için ne kadar yalan söylerseniz söyleyin, Dikilitaş’tan aşağısı insan hakları sözleşmeleri, mülteci hakları ve uluslararası hukuktur!

Yüzde 18’lik toplumun federalisti iseniz; Garantörlük, yerleşimci nüfus, mülkiyet hakkı ve Mültecilerin Geri Dönüş Hakkı konusunda Türkiye’den farklı olarak ne söylüyorsunuz?

Kıbrıslı olarak mı konuşuyorsunuz, Türkiye’nin kuklası olarak mı?

Söylediğiniz her yalanla şovenizm düğümü atıyorsunuz: Örneğin Kasım 2021’de Crans Montana belgeleri Rum basınında yayınlandı.

-‘Rumlar siyasi eşitliği kabul etmediği için masa dağıldı’ diye yalan söyledi bize federalistler senelerce. Belgeler yayınlanınca gördük ki, tek kabul edilen siyasi eşitlikti!

Buna karşın Türkiye yazılı taahhüt vermeyi reddettiği ve Garantörlük sisteminin konuşulmasını 15 sene sonraya ötelediği için masa dağıldı. Türkiye’nin bu ‘çözümsüzlük çözümdür’ politikasına da Mustafa Akıncı ile Özdil Nami arka çıktı!

Cuma günü (24 Haziran) KKTC’ciliği kabaran Tufan Erhürman mecliste, ‘‘siyasi eşitliğimizi kabul etmedikleri için Crans Montana’yı terk ettik’’ dedi… Hep Crans Montana’yı Rumlar terk etti derlerdi, bu defa doğruyu söyledi! Ancak Erhürman’ın bir federalist olarak ısrarla yalan söylediği konu, Crans Montana belgelerinde çoktan deşifre oldu!..

Rum basını Kasım 2021’de deşifre etti Crans Montana belgelerini… Mustafa Akıncı tek kelime yorum yapmadı belgeler konusunda. CTP ise yalan söylemeye devam ediyor: ‘‘Müzakere masasını Anastasiadis’in uzlaşmazlığı, siyasi eşitliği kabul etmemesi çıkmaza soktu’’ diyerek…

Söyledikleri yalanlardan dolayı Kıbrıslılardan özür dilemeleri gerekirken, tekrar ettikleri her yalanla bir şovenizm düğümü daha attılar ve atmaya devam ediyorlar…

Anlamadığınız şudur: Sizin yalanlarınız yüzde 18’lik nüfus içinde, Mesarya ile Beşparmaklar arasında şovenist mastürbasyondur!

Kıbrıs’ın geriye kalan toplumu doğrusunu biliyor. Belgeleri gördü ama siz Sarayönü siyaseti ile yalan söylemeye devam ediyorsunuz…

Tarihteki her yalan bir şovenist düğümdür.

CTP’li Özdil Nami Crans Montana’da TC’nin ‘kırmızı çizgileri’ni savunarak yurdumuzun askersizleştirilmesine karşı çıktı. Belgede şöyle deniyor:

-‘‘Sayın Nami, (…) Garantileri ve askeri isteyenin Türkiye değil Kıbrıslı Türkler olduğunu belirtti. Türkiye’nin, Kıbrıslı Türklerle diyalog ile kendisi için değil ama Kıbrıslı Türkler için bu haklarını feda edebileceğini, Türkiye’nin daha ileri hareketlerde bulunmaya hazırlık yapabileceğinin işaretini verdiğini anlattı’’…

CTP’lilere ‘sizi yok sayıyoruz’ diyen TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ‘Rumlar siyasi eşitliği kabul etmedi’ diyor, Tufan Erhürman da aynı yalanı söylüyor!

Bolşevikler 1917’de iktidara geldiğinde Lenin ilk iş olarak Çarlık Rusya’nın altına imza koyduğu gizli anlaşmaları açıkladı. Açık Diplomasi dendi buna…

Kıbrıs’ta ise kendine ‘solcu’ diyenler –Crans Montana belgeleri örneğinde olduğu gibi- yayınlanan belgeler konusunda bile yalan söyleyebiliyor!

Her yalan bir şovenizm düğümü atar tarihe, düşmanlık tohumu olur…

(14 Temmuz 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author