Kostas Katselli’nin Girne’den kovulması

Aziz Şah – Ledra Palace’ın karşısında oturuyorum. Kahvemi yudumlarken Dome Otel’in sahibi Kostas Katselli’yi düşünüyorum…

Ledra Palace’la Katselli’nin ne alakası var, diyeceksiniz…

20 Temmuz 1974 işgalinden sonra bir seneden biraz daha fazla zaman geçmiş…

Girne’den askeri araca bindirilip Ledra Palace’a getirildi Bay Katselli…

20.000 Kıbrıslı Rum işgal bölgesini terk etmemişti o sıralar…

20.000 kişinin içerisinde Dome Otel’in sahibi Kostas amca da vardı.

Ledra Palace’ın karşısında oturuyorum.

Dipçikle vurarak ite kaka güneye sürdükleri Kostas Katselli geçiyor gözümün önünden…

Sendeleyerek yürüyor…

Yere düşüp kalkıyor…

Geri dönmeye çalışıyor, bir daha vuruyorlar dipçikle…

Bir daha yere düşüyor…

Geriye baka baka yürüyor…

Dipçikle vura vura sırtına güneye sürüyorlar Kostas amcayı…

‘‘Silah zoruyla evlerinden kovulan Kıbrıslılar’’ kalıbını yüzlerce kez yazmışımdır yazılarımda. Dome Otel’in sahibi Kostas Katselli’nin yaşadığı buydu…

14-15 Ağustos’ta Türkiye’nin İkinci Harekâtı’nın yıldönümünde iki yazı yazdım, ‘‘Kıbrıs’ta yerleşimci sömürgeciliği: BELLAPAİSLİ VE KARPAZLI RUMLARIN KOVULMASI (1-2)’’ başlıklı…

Birkaç gün sonra telefonum çaldı,

-‘‘Gazetede yazını okudum, gel da sana Girne’den kovulan Rumlarla ilgili anlatacaklarım var’’ dedi. Telefonun ucundaki Kıbrıs Cumhuriyeti’nde mutlu olduğumuz ilk günlerde devlet bürokrasisinde yer alan bir büyüğümüzün oğluydu… Gittim, başladı anlatmaya…

Dome Otel’in sahibi Katselli’nin otelinden nasıl ‘kandırılarak’ çıkarıldığını ve kuzeyden kovulduğunu anlattı. Katselli’yi Ledra Palace’a getiren Kıbrıslı Türklerden dinlemiş hikâyeyi…

Otelin tarihinden başladı anlatmaya. Kostas amca ‘Amerikan rüyası’na gidip işçi olmuş bir zamanlar, orada büyük otellerde çalışmış, sonra Kıbrıs’a dönmüş, kara sevdaya tutulduğu Dome Otel’i inşa etmiş…

Bir insan bir otele aşık olur mu, işte Kostas amca aşıkmış…

20 Temmuz 1974 işgalinden sonra Bay Katselli başına gelecekleri bildiği için otelden ayrılmıyormuş hiç.

İşgalden sonra yaklaşık bir buçuk sene geçmiş, çoğunluğu Karpaz’da olmak üzere 20.000 Rum işgal bölgesini terk etmemek için direniyordu o sıralar.

Kostas amca çok hastalanmış… İşte o zaman kandırmışlar onu biricik aşkı Dome Otel’den ayrılmaya.

-Seni hastaneye götüreceğiz, diye bindirmişler askeri araca…

Gelmişler Ledra Palace’a…

İndirmişler Kostas amcayı…

-Hade buradan güneye yürü, demişler…

-Canını kurtardığına şükret, demişler…

İte kaka, dipçikle vurarak Ledra Palace’ın önünden kovmuşlar Kostas amcayı…

Bu hikâyeyi bir ay oldu öğreneli. Bir şey benim yüreğimi garıştırdı mı kolay kolay yazamam… Beklerim, beklerim… İçime sinsin diye, en iyi şekilde yazmak için, ama gene de sinmez içime…

Ledra Palace kapısından her geçişimde Kostas amca gibi sendeliyorum, onu görür gibi oluyorum…

Kostas Katselli’nin dipçikle vura vura güneye tehcir edilmesinin hikâyesi Kıbrıs’ta yerleşimci nüfus sömürgeciliğinin hikâyesidir.

Kostas Katselli’nin dipçikle vura vura güneye tehcir edilmesinin hikâyesi Denktaş’ın ve Türkiye’nin ‘‘nüfus mübadelesi anlaşması’’ yalanının da hikâyesidir.

Türkiye Kıbrıs’ta imzaladığı uluslararası anlaşmaları paçavraya çevirdi. İmzaladığı anlaşmalara uymayan bir devlet, ‘‘nüfus mübadelesi anlaşması’’ diye bir safsata uydurdu. Denktaş’tan Hakkı Atun’a, Türkiyeli akademisyenlerin yazdığı kitaplardan Türkiye basınında çıkan yazılara kadar birçok yerde karşınıza çıkabilir ‘‘nüfus mübadelesi anlaşması’’ yalanı!

Var olan anlaşmalara uymayan Türkiye, var olmayan bir anlaşma uydurmuştur Kıbrıs’ta kendi savaş suçlarını örtmek için…

İşte, Kostas amcanın Dome Otel’den askeri araca bindirilip Ledra Palace’a getirilerek sırtına dipçikle vura vura sırat köprüsünden geçer gibi o tampon bölgeden geçişi bugüne kadar kitaplarda, gazete sayfalarında, Denktaş’ın nutuklarında yeniden ve yeniden tekrar edilmiş ‘‘nüfus mübadelesi’’ safsatasını buruşturup çöpe atan bir hikâyedir.

Ledra Palace’dan geçerken sırtıma vurulan dipçikleri hissediyorum, dönüp geriye bakıyorum, önüme bakıyorum, hiçbir yerdeyim…

(20 Kasım 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author