Alçaklık ve küstahlık

Aziz Şah – Tarih: 15 Kasım 2022

Yer: Silihtar

Mehmet Ali Talat, ‘‘KKTC’nin kuruluşu için’’ Ersin Tatar’ı tebrik etmek amacıyla Silihtar’da yerini almış. Salonda ne Derviş Eroğlu var ne Mustafa Akıncı, sadece Talat KKTC kutlamasına katılma gereği hissetmiş eski ‘‘cumhurbaşkanlarından’’…

Silihtar’ın salonunda şu isimler var: TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu ve Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı faşist Büyük Birlik Partisi’nin Genel Başkanı Mustafa Destici.

Hürriyet gazetesinde Sedat Ergin 19 Kasım’da yazdı. Öyle salonlara tabii ki Kıbrıslı çanak yalayıcı gazeteciler bile giremez, işgalcinin iliştirilmiş ‘gastecisi’ olmanız gerekir. Sedat Ergin yazıyor, biz de Mehmet Ali Talat’ın kenara çekilip emekliliğini yaşamak yerine işgalcinin kuyruğunda dolaştığını öğreniyoruz.

Boşuna değil ki Mehmet Ali Talat şöyle diyordu Erdal Güven’e:

KKTC ilan edildikten ve Anayasa kabul edildikten sonra, 1980’lerin sonunda bir parti meclisi toplantısında söz aldım… Dedim ki: ‘‘Arkadaşlar, göreceksiniz gün gelecek bu Kıbrıs’ta KKTC’yi biz savunacağız CTP olarak. Bunu hem dünyanın bizi sıkboğaz etmesine, hem Rum tarafının bizi dışlayan tutumuna, hem de Türkiye’deki bazı çevrelerin müdahalelerine karşı yapacağız’’…

***

Laf dönüp dolaşıp üçüncü işgal Harekâtı Annan Planı’na geliyor Silihtar’da.

-“Adaya yatırımlar Annan Planı sayesinde geldi” diyor Mehmet Ali Talat.

Sedat Ergin şöyle yazıyor:

-‘‘(…)Tatar, KKTC’deki yatırımların artmaya başladığından da söz ediyor. Limak Holding’in Onursal Başkanı Nihat Özdemir’in Gazimağusa’nın hemen kuzeyindeki İskele Bafra bölgesinde 200 milyon dolar tutarında golf sahası olan bir otel yatırımı yapacağını kendisine bildirdiğini anlatıyor.

Tabii yatırımlar konusu açılınca Annan Planı 2004 yılında referanduma sunulduğunda KKTC’de başbakanlık koltuğunda oturan ve bu plana kuvvetli bir destek vermiş olan İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat konuya giriyor. Talat, Annan Planı’nın yatırımlar açısından yararlı olduğunu belirtip, “Adaya yatırımlar Annan Planı sayesinde geldi” şeklinde konuşuyor.(…)’’…

***

Talat’ın ‘‘yatırım’’ dediği şey silah zoru ile evlerinden ve topraklarından tehcir edilmiş/kovulmuş Rumlarım mallarının üzerine beton boca edilmesi.

TC mafyasının kara parasını Annan Planı sayesinde Kıbrıs’ta betona yatırıp aklaması Talat’ın ‘‘yatırım’’ dediği şeydir.

Annan Planı 1974’te işgal edilen toprakların mal sahibinin değil gaspçısının/işgalcisinin ‘‘hakkı’’nı koruyordu, Talat’ın “Adaya yatırımlar Annan Planı sayesinde geldi” diye övündüğü de buydu. Moğol istilası gibi geçtiler Kıbrıs’ın üzerinden…

İşte başkasının malını gasp etme alçaklığına ‘yatırım’ diyor Talat.

Talat ‘‘Amerika Orta Doğu’nun özgürlük feneridir’’ diye boşuna demiyordu. Başkasına ait toprakları yağmalama ve yağmalatma özgürlüğü verdi Amerikan emperyalizmi kendilerine…

İkinci yağmayı-ganimet devrini CTP başlattı. CTP önce 90’larda İTEM Yasası’nı, 2005’te de Taşınmaz Mal Komisyonu yasasını çıkardı.

Sedat Ergin şöyle yazıyor:

‘‘(…)Özellikle araziler üzerinde çıkabilecek mülkiyet sorunları yatırımları caydırdığı için, Talat o dönemde (2005) çıkartılan Taşınmaz Mal Komisyonu kurulmasına ilişkin yasanın yatırımcılar açısından bir güven ortamı yarattığı görüşünü belirtiyor’’…

Taşınmaz Mal Komisyonu ile malları yağmalanan mal sahiplerinin AİHM’e gitmesinin önünü kestiler. Nerede görülmüş malı yağmalanmış insanın malını yağmalayanın kurduğu Komisyon’da hak aradığı!

Adalet yoksa barış da yoktur. Zaten Kıbrıs’ta sorun bir barış sorunu değildir, işgal sorunudur. Başkasının toprağını işgal/gasp edip sonra malını size hibe etmesini talep ederek bunu ‘müzakere/görüşme’ ya da ‘Taşınmaz Mal Komisyonu’ olarak adlandırırsanız bu alçaklık ve küstahlıktır.

İşte Talat’ın “Adaya yatırımlar Annan Planı sayesinde geldi” ve ‘‘Taşınmaz Mal Komisyonu yatırımcılar açısından bir güven ortamı yarattı’’ sözleri bu alçaklığın belgesidir.

Küstahlık ise ısrarla “Biz evet dedik onlar hayır” tekerlemesini tekrar etmek ve ‘‘Kıbrıs’ta barış engellenemez’’ diye slogan atmaktır.

(17 Aralık 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author