Kutlu Adalı cinayetinin 27’inci yılı: ANKARA’DAKİ FAİLİ MEÇHULLER DAVASI’NDA KİMSE BERAAT ETMEDİ!

Aziz Şah – Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçildiği 28 Mayıs seçiminden önceki son iş günü, 26 Mayıs Cuma günü Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi senelerdir süren Susurluk-JİTEM/Faili Meçhuller Davası’nda bütün sanıklara beraat verdi…

Mehmet Ağar’a beraat…

Korkut Eken’e beraat…

Kayıp UZİ’lere beraat…

Faili Meçhuller Davası düştü. Bunun bir önemi var mı?

Biz Kutlu Adalı’nın davasını gütmeye devam edeceğiz. Bizim davamız mahkemelere sığmaz. Kaldı ki Ankara’daki davada Adalı’nın adı da yoktu…

Çünkü Adalı Kıbrıs’ın işgal bölgesinde, 40-50 bin Türk askerinin “gözetimi altında” tellerle çevrili bir askeri bölgede öldürüldü. Çünkü Adalı Ankara’da öldürülmedi, TC’nin sömürgesinde öldürüldü. Bu yüzden zahmet edip adını bile yazmadılar Faili Meçhuller Davası’na, çünkü Kıbrıslının sömürgeci anakara Ankara’da adı yok.

Bu tür davaların hepsi siyasi aparattır; Demokles’in kılıcı, kaldıraç, tahterevalli, silgi ve kurşun kalem işlevi görür siyasi davalar.

Tepenizde sallanan bir Demokles’in kılıcı oluverir, ya herro ya merro der size. Çöken bir iktidarı ya da yeni bir rejimin taşlarını taşıyan kaldıraç olur. Devlet içindeki dengeleri sağlayan bir tahterevalli oluverir. Kişisel yazgınızı silen ve yazan silgi ve kurşun kalem olur siyasi davalar.

Bugün kapatılır, yarın başka bir konjonktürde yeniden açılır. Bugün beraat eden, yarın mahkum olur. Beraat eden de paçayı kurtarmamıştır. Bunu en iyi kendisi bilir.

Çünkü devletin amacı adalet değildir. İktidar bloğu içerisinde konsolidasyondur. 1990’lı yıllara damga vuran yüzlerce cinayetten bir demet seçip “Faili Meçhuller Davası” diyorsanız adına, bu “iktidar bloğu” içindeki güç mücadelesinin karikatürü olur ancak.

7 Temmuz 1991’de Kürt aydını Vedat Aydın’ın kontrgerilla tarafından öldürülmesi ile başlayan seri cinayetler 6 Temmuz 1996’da Kıbrıslı Kutlu Adalı’nın öldürülmesi ile tamamlanır.

Ankara’da açılan Faili Meçhuller Davası’nda ise 1993-96 yılları arasında işlenen 19 cinayetten “seçmece” yapıldı. “Karpuz sergisi” değil faili meçhul davaları, istediğiniz cinayeti dosyaya katıp, istemediğinizi dışarıda bırakacaksınız…

Davada Kutlu Adalı ile 21 gün arayla, Adalı gibi UZİ ile öldürülen Kıbrıs’ta kumarhanesi olan Ömer Lütfü Topal’ın adı vardı. Davada bir de Susurluk’un kasası olan Kıbrıs’taki off-shore First Merchant Bank’ın hissedarı MİT muhbiri Tarık Ümit de vardı. Ankara’daki “Faili Meçhuller Davası”nda Kıbrıs’la bağlantılı bir kumarhane kralı ve bir MİT’çinin adı vardı, ama Kıbrıslı Kutlu Adalı’nın adı yoktu…

Bu cinayetlerin düğümü 24 Mart 1978’de öldürülen Savcı Doğal Öz ve 28 Eylül 1979’da öldürülen Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul tarafından çözülmüştür. Öz ve Yurdakul kontrgerilla hakkında yazdıkları raporlardan sonra öldürüldüler!

Doğan Öz de, Cevat Yurdakul da, hem kendi cinayetlerini hem de kendilerinden sonra öldürülecek olanların cinayetlerini çözdükleri için öldürüldüler.

Ne tesadüf ki hem Adana’da Cevat Yurdakul’un hem de Lefkoşa’da Kutlu Adalı’nın cinayetlerini kontrgerillanın kullandığı takma isimlerden biri olan “Türk İntikam Tugayı” (TİT) üstlendi.

Ne tesadüf ki Kutlu Adalı cinayetinden sonra 1998’de İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal’ın öldürülmesi emrini vermekten 19 yıl hapse çarptırılan TİT yöneticisi Semih Tufan Gülaltay da Rauf Denktaş tarafından bir günde “KKTC vatandaşı” yapıldı.

Ne tesadüf ki Kutlu Adalı’yı öldüren “kayıp UZİ’ler”i Özel Harekât Dairesi Başkanlığı’na hibe eden Hospro Şirketi’nin sahibi Ertaç Tinar da Rauf Denktaş tarafından “KKTC vatandaşı” yapıldı.

Kutlu Adalı başta olmak üzere Türk kontrgerillası tarafından 1980’ler, 1990’lar ve 2000’lerde öldürülen bütün aydınların cinayetlerini Savcı Doğan Öz aydınlattı. Kontrgerilla raporunu yazdı, Başbakan Bülent Ecevit’e gönderdi, Ecevit ise “soğuk karşıladı”…

Bugün 6 Temmuz, Adalı’nın katledilişinin 27’inci yılı!

Kutlu Adalı’nın adı yoktu Ankara’daki Faili Meçhuller Davası’nda. Dava düştü, herkes beraat ettiğini zannetti, kimse beraat etmedi…

(6 Temmuz 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author