“İçişleri verileri”nin başına İranlı mühendis mi koydunuz?

Aziz Şah – Büyük harflerle “skandal” ve “sahtekârlık” diye vermişler haberi: İki İranlı girişimci “KKTC İçişleri Bakanlığı”nın veri tabanını patlatıp ikamet izni çıkarmış yüzlerce kişiye.

“Girişimci” diyorum, dikkat edin, “Yabancı yatırımcı” yani…

Siz yabancı yatırımcıya karşı mısınız? Yalnızca silah zoruyla gasp edilmiş Rum mallarını satın alan yabancıları mı “girişimci”den sayıyorsunuz?

***

Birileri gelip verimli topraklarımıza beton döküp toprağın kökünü kurutunca “yabancı girişimci” oluyor değil mi?

Verimli toprağa beton dökenler “girişimci” değildir, eko-kırımcıdır, soykırımcı!

Verimli toprakların hızla yok olduğu bir çağda toprağa beton dökmek soykırımcılıktır.

“Gıda güvenliği” bugün çağımızın en önemli sorunudur. “Güvenlik” deyince sizin aklınıza sadece “Türk askeri Kıbrıs’tan hiçbir zaman gitmeyecek” tekerlemesi gelir…

21’inci yüzyılda insanlığın bambaşka “güvenlik” meseleleri var ve hiçbiri silahla çözülmez!

Sizin umurunuzda mı toprak verimliliği ve gıda güvenliği? Siz vatan toprağını satar, üstüne beton dökene de “yabancı girişimci” dersiniz…

***

“KKTC İçişleri”nin veri tabanını ele geçiren bu iki İranlı da girişimcidir! “Bilişim sektörü”ne giriştiler…

Senelerdir imzalanan protokollerle hazırlanan E-Devlet altyapısının ne kadar çürük olduğunu gösterdiler. Kurduğunuz sanal sistemlerin ne kadar güvensiz olduğunu…

E-Devlet protokolleri imzalandı Ankara ile. Kıbrıs’ın kuzeyindeki bütün sistem, muhaceret ve her türlü işlem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sistemine entegre ediliyor. Her alanda Türkiye ile entegrasyon politikasının “E-Devlet” ayağını da İranlı mühendisler mi yapıyor?

İçişleri ve Sağlık Bakanlıkları ile Çalışma Dairesi’nin veri tabanına ulaşabiliyormuş bu iki İranlı kahraman!

Gerçek bir devlette bırakın bakanı, başbakanı, hükümeti… Devlet yıkılır böyle bir olayda!

Dua edin ki KKTC sahtedir… Ne halkı var size hesap soracak, ne yargısı, ne istifa edecek siyasetçileri var!

***

Durumun vahametini anlamanız açısından anlatayım:

Türkiyelilere, İsraillilere, İranlılara, Ruslara, Ukraynalılara ve 72 milletten yabancıya Türk ordusunun silah zoruyla ele geçirdiği Rumlara ait malları satıyorsunuz…

Rumların gasp edilmiş toprakları üzerinde binalar inşa ediyorsunuz.

Türkiye’den ve üçüncü ülkelerden yabancılar da gelip Rumlara ait araziler üzerine inşa edilen konutları satın alıyor!

Bu yaptıklarınızın hepsi suçtur, uluslararası hukukta savaş suçu!

Silah zoruyla gasp edilmiş toprakları sahte tapuyla başkalarına satıyorsunuz…

Bu iki kahraman İranlı ne yaptı? Rumlara ait sattığınız malların da içinde olduğu veri tabanını patlattı…

İster misiniz bu verileri Kıbrıs Cumhuriyeti’ne satmış olsunlar?

Bu iki İranlı sadece “oturma izni” mi sattı?

Bir Kıbrıslı yoldan geçerken fotoğraf çekse, “askeri bölgeyi ihlal”den 3 sene hapis cezası vereceğiniz verilerin başına İranlı mı koydunuz?

Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki en önemli veri Rumlara ait malların kimlere satıldığıdır.

2004’ten beridir Rumlara ait malları sattığınız kişiler, hakkında uluslararası hukuk davası yürütülebilecek “dünya vatandaşı” yabancılardır. Rum mallarını satın alanların isim listesinin ve özel bilgilerinin olduğu “veri tabanı”nı İranlı mühendislere mi teslim ettiniz?

***

Berikat KKTC gerçek bir devlet değildir…

Ne demektir bir devletin İçişleri ve Sağlık Bakanlığı ile Çalışma Dairesi verilerini yabancılara teslim etmek…

Dedikleri doğrudur. Bir kalbur samanı iki eşeğe pay edemezsiniz…

“Güvenlik meselesi” kırmızı çizginizdir değil mi?

“Türk askeri sonsuza dek Kıbrıs’ta kalacak” değil mi?

“Kanla aldınız” vermezsiniz değil mi?

“Kanla aldık” dediğiniz toprakların bütün verilerini İranlı mühendislere mi verdiniz?

“Kanla alıp” yabancılara sattığınız Rum mallarının bilgilerinin bulunduğu “KKTC İçişleri veri tabanı”nın başına İranlı mühendis mi koydunuz? Skandal budur işte!

Ya Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sattılarsa bu verileri?

Siz meseleyi “oturma izni” mi zannediyorsunuz?

Berikat KKTC gerçek bir devlet değil, en ciddi meseleniz “oturma izni”dir… 

(8 Eylül 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author